Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalılar vekili; sözleşmenin devamı sırasında davacı taraf ile yapılan görüşmeler sonucunda sözleşmenin 15.10.2008 tarihi itibariyle karşılıklı olarak feshedilmesi konusunda sözlü olarak mutabık kalındığını, davacının 24.10.2008 günü sözleşme gereği kurduğu lpg tesisatının demontajını yaparak eksiksiz olarak teslim aldığını, buna ilişkin irsaliye belgesinin tanzim edildiğini, sözleşmenin sona erdirildiğinin EPDK'ya bildirilmesi gerektiği için davacıya sözleşmenin karşılıklı olarak sona erdirildiğine ilişkin ihtarname gönderildiğini, ancak bunun üzerine davacı tarafın davaya dayanak yapılan ihtarnameyi düzenleyerek kendilerine gönderdiğini, ihtarnameye verilen cevap ile davacı taleplerinin reddedildiğini belirterek nakte çevrilen teminat mektubu ile ilgili dava hakları saklı kalmak kaydıyla davanın reddini istemiştir....

    Gümrüğü'ne sevkinden sonra tekrar yer teslimi talep edildiği, makinelerin 2016 yılı Eylül ayından 10 Mayıs 2017 tarihine kadar antrepoda bekletildiği, davacının tek taraflı olarak projeden vazgeçtiği, müvekkilinin borcu ifa etmesinin imkansız hale geldiği hususunun dikkate alınmadığı, davacının talebi üzerine makinelerin üçüncü kişiye satıldığı, mahkemece müvekkilinin uğradığı zararların dikkate alınmadığı, davacıdan kaynaklı nedenle borcun ifa edilmediği ve müvekkilinin usulüne uygun miktarla temerrüde düşürülmediği, haksız fesihte bulunan davacı aleyhine temerrüt hükümlerinin uygulanması gerektiği, davacı tarafın TBK 484 madde hükmü gereğince müvekkilinin tam zararı karşılanmak suretiyle sözleşmenin karşılıklı mutabakatla ikale edileceğini beyan ettiği, ancak göründüğü kadarıyla bundan rücu ettiği, davacının temerrüde dayalı fesih iddiasının gerçek olmadığı, sözleşmenin yürürlükte olduğu, borcun ifası için yer teslimini talep ettikleri, sözleşmenin TBK 484 madde gereğince feshedildiğinin...

      Şti. temsilcisi sanıkların bulaşık yıkama makinalarını teslim etmelerine rağmen montajlarını yapmamak suretiyle edimin ifasına fesat karıştırdıkları iddiasıyla açılan kamu davasında, davaya konu edimin hizmet niteliğine ilişkin olması nedeniyle eylemlerinin TCK'nın 236/2-e maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, ancak; 5237 sayılı TCK'nın 236. maddesinde edimin ifasına fesat karıştırma halleri yasa koyucu tarafından tahdidi olarak sayılmış olup, maddede sayılan seçimlik hareketlerin ya da faillik durumunun genişletilmesinin anılan Yasanın 2. maddesindeki kanunilik ilkesine aykırılık teşkil edeceğinde bir kuşku bulunmadığından, her ne kadar bir kısım öğretide özgü suç olarak kabul edilmese de madde metni gerekçesiyle birlikte incelendiğinde; 2. fıkranın “a” ve “b” bentlerinde yüklenici konumundaki kişiler ve temsilcileri ile edimin ifası sürecinde görev alan ilgili kamu görevlilerinin, “c”, “d” ve “e” bentlerinde ise edimin ifası sürecinde görev alan ilgili kamu görevlilerinin suçun...

        Sözleşmenin 8. maddesinde, “İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Karşıyaka Belediyesi arasında akdedilen sözleşmeden doğacak ihtilaflar nedeniyle sözleşmenin yürütülmesi imkansız hale gelirse 1.000,000 Euro cezai şart pazarlamacıya(Çamlıköy..Ltd.Şti.) ödenecektir” hükmü mevcuttur. Tarafların kararlaştırdığı cezai şart TBK'nın 179. maddesinde ifadesini bulan “seçimlik ceza” mahiyetindedir. Seçimlik ceza da alacaklı sözleşmenin ifasını veya cezayı isteme hakkına sahiptir. Somut olayda, ceza maddesinde belirtildiği gibi sözleşmenin ifası –belirtilen ihtilaf nedeniyle- imkansız hale geldiğine göre, davacının cezai şart talebinin kabulü gerekir. Yerel mahkemenin isabetli tespitleri ve cezanın tenkis konusundaki takdiri de yerinde olduğuna göre kararın onanması gerekirken Sayın çoğunluğun “cezai şartın koşullarının oluşmadığı ve sözleşmenin feshedilmemiş olması gerektiği” yönündeki görüşlerine katılmadığımdan bozma kararına muhalifim....

          Uyuşmazlığın esasına gelince; davada sözleşmenin iptâli yanında eksik iş istenilmekle amacın sözleşmenin ifası doğrultusunda olduğu anlaşıldığından, mahkemecede eksik imalât ve zarar bedeline hükmedildiğinden davacının iradesinin fesih yönünde oluştuğuna dair kabulde isabet yoktur. Yaptırılan bilirkişi incelemesinde eserdeki eksik imalât ile diğer bölümlere verilen zararlar tespit edilmiştir. Kararın gerekçesinde belirtildiği şekilde eserin tümüyle reddi gerektiğine dair bir görüşe yer verilmemiş, yüklenicinin hakediş miktarı da hesaplanmamıştır. Bu haliyle raporun yeterli olduğu kabul edilemez....

            Davalı vekili cevabında, davacının sözleşmenin uygulanabilmesine imkan verecek gerekli koşulları hiçbir zaman sağlayamadığını, bu nedenle bir müddet askıda kalan sözleşmenin daha sonra feshedildiğini, sözleşmenin 2.ve 4. maddesi gereği, davacının üzerine düşen öncelikli ediminin ve hizmet bedeli talep edebilmesi önkaşulunun müvekkiline ait helikopterin, ... işletme ruhsatı ile Türkiye hava sahası içerisinde ticari veya özel amaçlarla uçuşunu sağlamak olduğunu sözleşmenin 5-2 ve 5-4. maddelerine göre ücret talep edebilmenin önkoşulunun helikopterin, ... İşletme Ruhsatı altında işletildiği süre ve işletme anlaşmasının yürürlükte bulunduğu süre içinde olduğu ancak helikopterin ......

              Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, sözleşme konusu taşınmazın 15.06.2009 tarihi itibariyle inşaata hazır hale getirildiği ve davalının 03.08.2009 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi ifaya davet edildiği, davalı yüklenicinin bu bildirim üzerine inşaata başlanması için gerekli hazırlıkları yapması, uygulama projelerini hazırlatıp belediyeye onaylatması ve inşaat ruhsatının temini için ilgili belediyeye başvurması gerekli ve zorunlu olduğu, geçen yaklaşık 18 aya rağmen sözleşmenin ifası için yüklenicinin hiç bir hazırlık yapmamış olması edimin ifasından kaçındığı sonucuna ulaşılmasına neden olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile anılan sözleşme ve ek sözleşmenin feshine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....

                - K A R A R - Davacı vekili, davalı ile üretmiş olduğu suların müvekkili tarafından satışı hususunda tek satıcılık sözleşmesi düzenlediklerini, akdin ifası sırasında davalının aynı bölge için üçüncü kişilerle yeni sözleşmeler akdettiğini, müvekkilinin satışlarının düştüğünü, kar ve kazanç kaybına uğradığını ileri sürerek zararının tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin geçici bir süre için düzenlenmiş sözleşme teşebbüsü olduğunu, davacının ruhsatını 28.8.2008 tarihinde alabildiğini, davacının sözleşmedeki yetki sınırlarını aştığın ileri sürerek, davanın reddini istemiştir....

                  Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı sözleşmenin feshi ve alacak istemine ilişkindir. Somut olayda, taraflar arasında imzalanan 21.11.2012 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin akabinde davalı yüklenici tarafından taşınmaz üzerinde sadece temel çalışması yapılmış ve inşaat bu hali ile terk edilmiştir. Davacı arsa sahibinin davalı yükleniciye tapu devri yapmadığı kayıtlarla sabit olup, tanzim edilen sözleşme içeriğinde de avans niteliğinde tapu devri yapılacağına ilişkin hüküm bulunmamaktadır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin ifası için tapuda taşınmaz devri yapılması şart olmayıp fiilen inşaat faaliyetlerine hazır şekilde yer tesliminin yapılması yeterlidir. Kaldı ki davalı yüklenicinin sözleşmeyi, belirlenen süre geçmesine rağmen, ifa edeceğine dair beyanı da bulunmamaktadır....

                    Mahkemece, toplanan delillere göre, taraflar arasındaki 25.09.2006 tarihli sözleşmenin 25.09.2011'de sona ereceğinin kararlaştırıldığı, davacı tarafça fesih iradesinin 18.06.2010 tarihinde davalıya ihtar edildiği, yani sözleşmenin öngörülen süreden önce davacı yanca sona erdirildiği, öte yandan 15.10.1999 tarihinde davalı tarafından davacı lehine 15(yıl) süreli intifa hakkı tesis edildiği, davacı tarafça yapıldığı iddia edilen kalıcı teknik yatırımların işletme sözleşmesinin bir gereği olarak sözleşmenin süresine bakılmaksızın yapılması gereken yatırımlar olduğu gibi tarafların bayilik sözleşmesini de 5'er yıllık olmak üzere sınırlı olarak yaptıkları ve sözleşmenin ifası için her halükarda bu yatırımların davacı tarafça yapılması gerektiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu