bir tereddüt bulunmadığının kabulü gerektiği, 5237 sayılı TCK'nin 40/2. maddesine göre özgü suç niteliğinde olan ve edimin ifası sürecinde görev alan kamu görevlisi tarafından işlenebilen edimin ifasına fesat karıştırma suçuna iştirak eden diğer kişilerin azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilecekleri ve kamu görevlisi olan asker şahıslarla ilgili evrakın tefrik edilerek Kara Kuvvetleri Komutanlığı 5....
Mahkemenin nitelendirmesine göre, uyuşmazlık; taraflar arasındaki likit azot gazı alımı işini içeren sözleşmenin ifası sırasında davacıya ait iki adet likitgaz tankını verilen zararın tazmini istemine ilişkin olup, dava tarihinde yürürlükte olan BK'nın 98/2. maddesi yollamasıyla 41. maddesi uyarınca haksız fiil sorumluluğunun uygulanması gerektiğinden hükmün temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın, temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 4. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 20.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki sözleşmenin ifası, mümkün olmazsa alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 6.70 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 6100 sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde davacı taraf yönünden karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemenin nitelendirmesine göre, uyuşmazlık; eser sözleşmesi niteliğindeki dış cephe, kapı, pencere, imal ve montaj işlerini içeren ve davacı ile davalının ortağı olduğu dava dışı kooperatif arasındaki sözleşmenin ifası sırasında ödenen işçi alacağının rücuen tahsili için girişilen takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, hükmün temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın, temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 21. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 31.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait taşınmaz ile çevresindeki bir kısım taşınmazların tevhit işlemi yapılarak inşaata başlanabileceği, buna göre sözleşmenin tevhidi yapılacak parsel maliklerinin en son sözleşme tarihinden itibaren sözleşmenin 18 aylık süresinin başlaması gerektiğini , inşaat sözleşmesininde 24 ay olarak belirlenip sözleşmenin 25/10/2013 tarihinden itibaren 25/10/2015 tarihi itibariyle inşaatın bitiminin söz konusu olabileceği, imar uygulaması tevhitlerinin 12/12/2012 tarihinde sonuçlanacağı, davanın açılma tarihi ile henüz sözleşmenin ifası yönünden davalı temerrütü olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. 1)Taraflar arasındaki 14.04.2011 günlü arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde inşaatın, tevhit işlemleri yapıldıktan ve belediyeye ait hisselerin alımından sonra başlayacağı ve taşınmazın diğer hissedarlarının da sözleşmeye katılacakları ifade edilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava düzenleme şeklinde taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, ipoteklerin fekki, tazminat, sözleşmenin ifası mümkün değilse sözleşmenin feshi ile ödenen bedellerin ve menfi zararların tahsili istemine ilişkindir....
nedeniyle sözleşmenin ifası yerine kaim olmak üzere sözleşmenin fesih edilmeksizin müspet zararın kar mahrumiyeti için şimdilik 30.000 TL'ye hükmedilmesini talep etmiştir....
A.Ş arasında 20/09/2012 tarihinde alt yüklenici sözleşmesi akdedildiğini, müvekkili ile davacı arasında akdedilen sözleşmenin, davacı ile dava dışı ... ile akdedilen sözleşmenin ifasına yönelik bir sözleşme olduğunu, sözleşmenin ifası sürecinde gecikmeler yaşandığını, bu gecikmelerin neticesinde davacı ile ... arasındaki sözleşme uyarınca davacının hak edişlerinden kesintiye gidildiğinin beyan edilmekte olduğunu, davacı tarafın kendi alacaklı olan ...'ya başvurmadan müvekkili şirketten zararlarını rücuan talep etmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin akdedilen sözleşmedeki hizmeti sağlayabilmesi için öncelikle dava dışı ... teknik hizmet satın alması gerektiğini, bunun akabinde sözleşmenin ifasına başlayabileceğini, bundan sonra ise davacının kendisine yüklenen edimleri ifa ederek projeyi ...'...
Şti. nin Kamu İhale Kurumuna yaptığı itirazen şikayet başvurusunun reddi üzerine idare mahkemesinde açtığı iptâl davası sonucunda idare mahkemesinin verdiği karar üzerine davacılar ile yapılan sözleşmenin tasfiyesine karar verildiğinden artık yargı kararı sonucu sözleşmenin uygulama imkânı kalmamış, ifası imkânsız hale gelmiş ve hukuki imkânsızlık doğmuştur. Aynı şekilde dava dışı şirketle yapılan sözleşmenin de yine yargı kararına istinaden uygulama imkanı kalmadığından tasfiye kararı geri alınarak işin kalan kısmı davacılar iş ortaklığına tamamlattırılmıştır. Davalı idarenin Kamu İhale Kurulu ve idari yargı kararı dışında sözleşmeyi fesih beyan ve iradesi bulunmamaktadır. İdari yargı kararına istinaden davacı yükleniciler ile yapılan sözleşmenin ifası durdurulup tasfiye cihetine gidilmiş olup idari yargı kararı nedeniyle davalı idarece sözleşmenin fiilen uygulama imkânı kalmadığından işin durdurulması ve tasfiyeye gidilmesinde davalı idareye kusur yükletilmesi mümkün değildir....
Bu hükme göre, edimin ifası mücbir sebepler nedeniyle imkansız hale gelmiş ise, taraflar sözleşme bedelini ve/veya uğradıkları zararlarının tazminini talep edemeyeceklerdir. Burada belirtilen "sözleşme bedeli" davalı yüklenici şirketin edimi ifa etmesi halinde hak kazanacağı ücret olup, ifanın imkansız hale gelmiş olması nedeniyle geri vermekle yükümlü olduğu bedelin bu kapsamda değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu durumda, davalı yüklenici, edimin ifası imkansız hale geldiğinden, artık sözleşme bedelini talep hakkına sahip bulunmayıp, bilakis TBK'nın 136/2. maddesinin 1. cümlesi hükmü uyarınca, henüz sözleşme ifa edilmeden önce peşin olarak tahsil ettiği bedeli, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davacı tarafa iade ile yükümlüdür. Mahkemece, bu husus gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, sözleşmenin bahsi geçen hükmüne yanlış anlam verilmek suretiyle, davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır....