Noterliği'nin 22.10.2021 tarih ve ... yevmiye numaralı ihtarı ile sözleşmeyi sona erdirdiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşme incelendiğinde mücbir sebep hallerinin sayılmadığını, genel hükümlere gidildiğinde; covıd-19 salgını veya bu salgın kapsamında alınan tedbirlerin sözleşmenin ifasını imkansız hale getirdiğinin ispatlanmasının davalının yükümlülüğünde olduğunu tüm bu sebeple sözleşmeden döndüğümüzün tespitini, davalı tarafa ödenen fuar katılım bedelinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000-TL'sinin ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranı işletilmek suretiyle müvekkiline iadesini, müvekkilinin sözleşmenin ifa edileceğine olan güveni kapsamında yaptığı masraflar ve ifa edilmemesinden kaynaklı uğradığı zarara binaen fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500-TL'nin ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranı işletilmek suretiyle davalıdan tahsilini, arabuluculuk aşamasında anlaşma sağlanamadığından...
Buna göre; alacaklı her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteyebilir veya derhal ifadan vazgeçip müspet zararını isteyebilir ya da ifadan vazgeçip akdi fesheder ve menfi zararını isteyebilir. Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur. Bu durumda sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı alır. Burada sözleşmenin feshedilmesinden değil, borcun ifa edilmemesinden doğan zarar söz konusudur. Menfi zarar ise, edimi yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi nedeniyle güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Bir başka anlatımla; sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Sözleşmenin feshedilerek hükümsüz olmasından sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez, istenilebilecek zarar menfi zarardır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:TÜKETİCİ MAHKEMESİ Uyuşmazlık, taraflar arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin ifa edilmemesinden kaynaklanmaktadır.Başkanlar Kurulu Kararı ile Yargıtay Yasasının 14.Maddesine göre temyiz inceleme görevi Yüksek 23.Hukuk Dairesine aittir. Bu nedenlerle dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 30.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Çünkü sözleşme feshedilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. 32. Borçlunun temerrüdü hâlinde alacaklı-yüklenici yukarıda değinildiği gibi sözleşmenin ifa edilmesi isteği yani aynen ifayı beklemek yerine sözleşmenin geriye yönelik feshi hakkını da kullanabilir. Bu hâlde alacaklı, borçlunun kusurlu olması hâlinde menfi zararını da isteyebilecek ancak müsbet zarar dolayısıyla kâr mahrumiyeti talebinde bulunamayacaktır. 33. Tüm bu açıklamalar ışığında, somut olayda davacının davalı yükleniciye gönderdiği 15.06.2010 tarihli ihtarname ile sözleşmenin ifa edilmesinin kendileri açısından imkânsız hâle geldiğini belirtip imalat bedelini talep etmesi nedeniyle sözleşmeyi geriye dönük olarak feshettiği, dolayısıyla müspet zararın istenemeyeceği, kâr mahrumiyetine ilişkin talebin reddi gerektiği açıktır. 34....
Taraflar arasındaki 10.5.1990 tarihli sözleşmenin 10. maddesiyle kararlaştırılan ceza, ifa yerine geçen cezadır. Başka bir anlatımla, yasal dayanağı BK.nun 158/I. maddesi olan seçimlik cezadır. Sözleşmede aksi kararlaştırılmadığı için, davacıya akdin ifasını ister ya da akdin ifasından vazgeçerek cezayı talep eder. Anılan ceza, ifa yerine geçtiği için, tahsili halinde, sözleşme ifa edilmiş gibi ortadan kalkar ve yüklenici ifa borcundan kurtulur. Somut olayda, davacı kesinleşen ... 2.Asliye Hukuk mahkemesinin 2009/253 Esas sayılı dosyası ile cezai şartı istemiştir. Hal böyle olunca eldeki dosyada sözleşmenin ifa edilmemesinden doğan zararın tahsiline dair davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, BOZMAYI gerektirir....
Aynı kanunun 125. maddesi kapsamında ise; karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde bir tarafın temerrüde düşmesi halinde, diğer taraf sözleşmeden dönebileceği gibi borcun ifa edilmemesinden kaynaklanan zararın giderilmesini isteyebilir. Sözleşmeden dönme halinde, alacaklı sözleşmenin hükümsüz kalması nedeniyle ödediği bedelin iadesini isteyebilir. Davacının teslimini taahhüt ettiği ürünün 3....
Dava, hukuki nitelikçe vekaletin geregi gibi özen ve sadakatla ifa edilmemesine dayalı olarak açılan fesihnamenin iptali davasıdır. Vekil; müvekkile karşı, vekaleti "sadakat ve özen ile" ifa etmekle yükümlüdür (BK. m. 390/2). Vekilin iş görme ile amaç tutulan sonucun başarılı olması için hayat deneylerine ve işlerin normal akışına göre gerekli girişim ve davranışlarda bulunması ve başarılı sonucu engelleyecek davranışlardan kaçınması özen borcunun kapsamını oluşturur. Vekil iş görürken amaçlanan sonucun elde edilmemesinden değil, bu sonuca kavuşmak için yaptığı çalışmaların özenle görülmemesinden sorumludur. İş sadakatla ve özenle görülmüşse yönelinen sonuca erişilmemiş olsa bile gereği gibi ifa vardır. Vekilin gerekli özeni göstermesine rağmen sonucun elde edilmemesinin rizikosu vekile yüklenemez. Bu riziko müvekkilin üzerinde kalır. Burada özen borcunun yerine getirilmediğini ispat külfeti müvekkile aittir....
Karşı dava yönünden yapılan değerlendirmede ise; taraflar arasındaki sözleşmenin haksız olarak davalı şirketçe feshedildiği, davacının sözleşmenin feshinde kusurunun bulunmadığı, haksız feshe bağlı olarak davacının taraflar arasındaki sözleşmenin 11.2 maddesi uyarınca hem cezai şart hem de davalının temerrüdüne dayalı zararını talep edebileceği, davacının sözleşmenin haksız feshine dayalı olarak sözleşmenin kalan süresi için kar kaybını talep ettiği, söz konusu kar kaybı talebinin TBK'nın 125/2 maddesi gereği sözleşmenin ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesi olduğunun kabulü gerektiği, alınan 01/03/2021 tarihli bilirkişi heyet raporu ile davacının sözleşmenin feshinden sonrasına ilişkin zararının 1 ay süre için hesaplandığı, mahkememizce yapılan değerlendirmede de 1 aylık sürenin makul kabul edildiği, zira davacının sözleşmenin feshinden sonra 1 aylık sürede yeni bir sözleşme yaparak elindeki gübreleri satabileceği, öte yandan davacının sözleşmenin feshinden önceki döneme ilişkin...
Burada sözleşmenin feshedilmemesinden değil, borcunun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir. Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar . Bu husus BK’nun 108. maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....
ifa edilmiş olması gerektiği hükmü getirilmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nda bu şekilde bir hüküm bulunmamakla birlikte Yargıtay İçtihatlarında edim ihtirâzi kayıt konulmaksızın ifa edilmiş ise, ifada bulunmakla onu yerine getirme güç ve imkanına sahip olunduğu ve değişen şartlara rağmen edimin ifa edilebileceğini kabul edilmiş olduğundan sözleşmenin uyarlanmasının istenemeyeceği kabul edilmiştir (Yargıtay 15....