Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, tedarik sözleşmesi uyarınca davacının sipariş ettiği malların bir kısmının süresinde teslim edilmemesinden dolayı, bedeli ödenen, ancak ifa imkansızlığı nedeniyle sonradan teslim alınamayan malların bedelinin istirdatı istemine ilişkindir....

    - KARAR - Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince davalı arsa sahiplerinin, üzerlerine düşen edimlerini yerine getirmedikleri halde sözleşmeyi haksız feshettiklerini ileri sürerek, sözleşme gereği yaptıkları ödemeler ile sözleşmenin ifa edilmemesinden doğan zararlarının tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalılar, davacının, inşaata, sözleşmeye uygun ve süresinde başlamadığı için sözleşmeyi fesihte haklı olduklarını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacının inşaata süresinde başlamamakta kusurlu olduğu, bu nedenle davalıların fesihte haklı oldukları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle ileri sürülen temyiz nedenlerine göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....

      (BK.nun 158/1) maddesinde ise; "Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir." hükmü yer almaktadır. Cezai şart; asıl borca ilişkin fer'i bir hak olup, geçersiz sözleşmelerde yer alan cezai şartlar da geçersizdir. Geçersiz sözleşmelere dayanarak taraflar birbirlerinden cezai şart isteyemezler. Davaya konu taşınmaz da tapuya kayıtlı olup satışına ilişkin sözleşme, resmi şekilde düzenlenmediği için geçersizdir. Buna göre sözleşme ile kararlaştırılan cezai şarta ilişkin hükümleri de geçersizdir. Buna göre; davacının bu sözleşme kapsamında cezai şart talep etmesi yasal olarak mümkün değildir. Bundan ayrı olarak genel itibariyle müspet zarar sözleşmenin ifa edilmemesinden doğan zararı, menfi zarar ise, sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından kaynaklanan zararı ifade etmektedir.(HGK’nun 29.09.2010 gün ve 2010/14- 386 E. 2010/427 K.)....

      te yapılacağı da kabul edildiğinden sözleşmenin ifa yerinin ... olduğu anlaşılmaktadır. HUMK'nın 10. maddesi uyarınca sözleşmenin ifa edildiği yer mahkemesi de yetkili bulunduğundan, davalının yetki itirazının reddine karar verilerek uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken taraflar arasında sözleşmenin sadece malzeme teslimine ilişkin maddesi gözetilerek montajın varlığı üzerinde durulmadan yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 08.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2017/4 Esas KARAR NO: 2021/239 DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 02/01/2017 KARAR TARİHİ: 10/03/2021 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket ve bu şirketi temsilen, aynı zamanda da danışman sıfatı ile diğer davalı ------- isimli kişinin de sözleşmede hakem sıfatına haiz olduğunu, sözleşmenin, %15'i tutarındaki ödemenin davalılara yapıldığı---------tarihinde sona erdiğini, davalılarca; sözleşmenin konusu olan ve müvekkiline ait, -------------- çıkarılması hususlarının süre dahilinde gerine getirilemediğini, müvekkilinin ise vekaletname ve peşinat ödemesi dahil üstlendiği tüm yükümlülükleri ifa ettiğini, sözleşmenin yürürlükte olduğu tarihler arasında davalılara yazılı olarak ve defalarca edimlerini ifa edemeyecekler ise ifa imkansızlığı nedeniyle sözleşmenin feshedileceği...

          temerrüdün oluşmadığı açıklandığından akdin icrasından vazgeçilip tazminat isteminde bulunulmasında gecikmeden sözedilemeyeceğine BK'nın 106/II. maddesindeki seçeneğin hâl ve şartlar gözetilerek vakit geçirilmeksizin derhal kullanıldığının anlaşılmasına göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Dava, Borçlar Kanunu'nun 106/II. maddesi uyarınca akdin icrasından vazgeçilerek borcun ifa edilmemesinden dolayı oluşan zarar ve ziyanın tahsili istemiyle açılmıştır....

            TBK'nın 125. maddesi uyarınca temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir.Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir....

              Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur. Somut uyuşmazlıkta, yukarıda açıklandığı üzere davalı satıcı, davacının bir kusuru olmaksızın sözleşme ile yüklendiği mal teslim etme edimini yerine getirmeyerek temerrüde düşmüştür. Ancak davacının sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle ne suretle kar kaybına uğradığı açıklanamadığı gibi, bu hususta herhangi bir delil de sunulmamıştır....

                Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur (Prof. Dr. H. Tandoğan Türk Mesuliyet Hukuku 1961 s. 426 vd.). Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur. Sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı alır. Burada sözleşmenin feshedilmemesinden değil, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir." (Örnek: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 05.07.2006 tarihli, 2006/13-499 Esas, 2006/507 Karar sayılı ilâmı)....

                  Maddesinde ifa yeri düzenlenmiş olup, Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır; 1. Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde, 2. Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde, 3. Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde, ifa edilir. Alacaklının yerleşim yerinde ifası gereken bir borcun doğumundan sonra alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi sebebiyle ifa önemli ölçüde güçleşmişse borç, alacaklının önceki yerleşim yerinde ifa edilebileceği belirtilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmede teslim yeri ve usulü belirtilmediğine göre, TBK'nın anılan yasal düzenlemesi uyarınca çözüme gitmek gerekmektedir. Bu yasal düzenlemeye göre de, parça borcu olması ve para borcu olmaması nedenleriyle davalı borçlunun yerleşim yeri ifa yeri olmaktadır....

                    UYAP Entegrasyonu