ve yardımda bulunulmadığını ve müvekkilin zararının daha da artmasına sebep olduğu belirtilerek ayıplı mal iadesi ve davalıya malen ve nakden ödenen toplam 19.482,25- TL bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Davacı, davalıdan aldığı mobilya ürünlerinin ayıplı çıkması sebebi ile yatak ve yemek odası takımlarının yenisi ile değiştirilmesini ve oturma grubu için ödediği bedelin iadesini talep etmiştir. Mahkemece, davacının yemek ve yatak odası takımları için ücretsiz tamir hakkını kullandığı, sonradan tercihini değiştiremeyeceği ve oturma grubunun alınmasından 3 yıl sonra bedel iadesi talep edilmesinin hakkaniyet ile dürüstlük kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle 2013/11130-25550 davanın reddine karar verilmiştir. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 4 maddesinin 2. fıkrası “Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür....
Diğer yandan davacının TBK 138 maddesi uyarınca sözleşmeden dönme talebinde ise sözleşmenin yapılmasından sonra gerçekleşen OHAL şartları ve piyasadaki fiyatlandırmalarda yaşanan yükselişler göz önünde bulundurulduğunda talep haklı görülmüştür. Sözleşmeden dönme talebi neticesinde davacının davalı tarafa ödediği bedelin iadesi de talep edilebilecektir. Cezai şart yönünden ise davacının fesih yerine sözleşmeden dönme talebini kullandığı anlaşılmakla ancak verilenlerin iadesi talep edilebilecek olup davalıdan kaynaklı bir haklı neden gerçekleşmemiştir bu nedenle cezai şart talep edilmesi mümkün değildir....
Davacı 17/10/2016 tarihli ihtarnamede satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini, olmadığı takdirde ise sözleşmeden dönülerek satış bedelinin iadesini, dava dilekçesinde ise sözleşmeden dönülerek satış bedelinin iadesi ile satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini terditli olarak talep etmiştir. Ancak yenilik doğurucu hakların terditli olarak kullanılması mümkün değil ise de 19/01/2022 tarihli oturumda 227/1-1 maddesinde düzenlenen sözleşmeden dönme hakkının kullanıldığı açıklığa kavuşturulmuştur. Bununla birlikte aynı kanun hükmünde; alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkimin, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebileceği (m.227/4); satılanın değerindeki eksikliğin satış bedeline çok yakın olması halinde ise alıcının, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabileceği (m.227/5) belirtilmiştir....
nden 07.07.2010 tarihinde dava konusu otomobili satın aldığını, aracın ön camından ve kapılarından içeriye su aldığını, arka kapısının bir defasında seyir halinde iken kendiliğinden açıldığını, vitesinde zorlama olduğunu, rampalarda çekiş kuvvetinin anormal şekilde düştüğünü, bu sorunlar nedeniyle değişik zamanlarda servisçe yapılan müdahaleler nedeniyle bir takım arızaların giderildiğini ancak tüm problemlerin çözülemediğini ve aracın ayıplı olduğunu ileri sürerek; sözleşmeden dönmek suretiyle aracın davalılara iadesine ve araç için ödenen 38.000.00 TL, kasko sigortası için ödenen 950.00 TL, aracın finansmanı için davacı tüketici tarafından kullanılan kredinin dava tarihine kadar ödenen faiz, vergi ve masraf gideri olarak 1.596.42 TL, dört kez servise gitme masrafı 400.00 TL, aracın ilk kez serviste kaldığı 16.10.2010 ile 23.10.2010 tarihleri arasında kiralanan araç için ödenen bedel 300.00 TL, navigasyon cihazı ücreti 2.750.00 TL, dört adet çelik jant bedeli 2.400.00 TL, ve motorlu...
Mahkemece, davanın gayriresmi gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi nedeniyle sözleşmenin geçersizliği iddiasına dayalı olarak ödenen bedelin tahsili istemine ilişkin olduğu, alacağın dayanağı olan sözleşmede ihtilafların halli için İstanbul mahkeme ve icra dairelerinin yetkili kılınmış olması nedeniyle davalının yetki itirazının reddedildiği, taraflar arasında 05.12.2007 tarihinde davalının davacıya bir dükkan satımıyla ilgili olarak gayriresmi şekilde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşme nedeniyle davacının toplam 485.000,00 TL ödeme yaptığı, ancak taşınmazın tapuda davacıya devrinin yapılmadığı, davacının satış işleminden vazgeçerek 12.11.2008, 02.12.2009, 08.04.2010 tarihlerinde maddi sıkıntıda olduğunu, dükkanı bu nedenle iade etmek istediğini davalıya bildirdiği, ödenen bedelin iadesi içinde sonrasında icra takibine başladığı, taşınmazın devrine ilişkin sözleşmenin şekil şartına uygun biçimde yapılmadığından taraflar yönünden bir bağlayıcılığı olmadığı (MK. 706...
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. DELİLLER : Tüm dosya kapsamı DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, tüketicinin açtığı ayıplı mal nedeniyle sözleşmeden dönme ve bedel iadesi taleplerine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili istinaf yoluna başvurmuştur....
Noterliğinin 03/04/2017 tarih ve ... yevmiye nolu ihtarnamesi ile söz konusu durumun bildirildiğini ve ürünlerin kabul edilmediğini, ürünleri iade alınarak aynı sürede ödenen bedelin iadesinin talep edildiğini, ancak ihtarnamenin gereğinin yerine getirilmediğini, tüm bu sebeplerle müvekkili tarafından Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin ... D.İş sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını ve 18/04/2017 tarihli bilirkişi raporu ile işlemlerin ayıplı olarak yerine geldiğinin tespit ettirildiğini, müvekkilinin söz konusu işlerden beklenen yararı saklayamadığını, müvekkilinin bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme hakkını kullanmak için dava açmak zorunda kaldığından bahisle, sözleşmeden dönme haklarını kullanarak ayıplı malın iadesi ile satım bedeli olan 25.000,00 TL'nin satım tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte olmak üzere davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir....
onay verilmediği için cihaz işlemsiz olarak geri iade edildiğinin, yazdığını, daha sonra işbu uyuşmazlığın çözümü için dava şartı arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, burada da anlaşma sağlanamadığını, müvekkil şirket tüm bu nedenlerle çok mağdur olduğunu, müvekkilin ödediği bedelden her iki davalıda müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, tüm bu nedenlerle, ayıplı mal (cep telefonu) satışından kaynaklı sözleşmeden dönme seçimlik hakkının kullanılması ile satılanı iade ederek; 13.395,01 TL ödenen bedelin iadesi istemi ile başvuru zorunluluğu hasıl olduğunu, ayıplı mal (cep telefonu) satışından kaynaklı sözleşmeden dönme seçimlik hakkının kullanılması ile satılanı iade ederek; şimdilik 100,00 -TL ödenen bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir....
Somut olayda; davalı tarafından davacıya satılan aracın km'sinin düşürüldüğü ve ayıplı olduğu alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından sabit olup, satıcının ayıbın varlığını bilmese bile alıcıya karşı sorumlu olduğu, ayıbın niteliği gereği davacının sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talep etme hakkını kullanmasında hakkaniyete aykırı bir durum bulunmadığı ve mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından; davalı vekilinin yerinde bulunmayan bütün istinaf itirazlarının HMK'nun 353/1.b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....