Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Söz konusu ayıplı olduğu belirtilen aküler satıma konu malların teferruatı niteliğinde olup bunlarda oluştuğu belirtilen ayıpların, akülerin değiştirilmesi ile giderilmesinin mümkün olup olmadığı, ayıbın giderilmemesi halinde akü bedellerinin tespiti ile ayıp nedeniyle bedelde indirim yapılmasının gerekip gerekmediği gerekçede tartışılmamış, sözleşmeden dönme hakkının yerinde oluğu kabul edilmiştir. Yine kabule göre TBK'nın 227/1-1 bendine göre ayıp halinde alıcının seçimlik haklarından sözleşmeden dönme halinde satılanı geri vermesi gerektiği belirtilmesine rağmen ve mahkemece sözleşmeden dönme hakkı kabul edilmesine rağmen satılanın iadesine karar verilmemesi hatalı olmuştur....

    Davalı vekili, kiralanan taşınmazın iskan ruhsatının bulunmadığının sözleşme yapıldıktan sonra ilgili mercilerde yürütülen işlemler sırasında müvekkili şirket tarafından öğrenildiğini, bunun üzerine davacı şirkete ihtarname keşide edilerek iskan ruhsatının 15 iş günü içinde alınmasını talep ettiklerini, verilen süre içinde iskan ruhsatının alınmaması nedeniyle 14/08/2013 tarihli ihtarname ile sözleşmeden dönme iradesinin bildirildiği, TBK'nın 304/1 ve 117 vd. maddeleri gereğince müvekkilinin sözleşmeden dönme hakkına sahip olduğunu ve bu hakkını mevzuata uygun kullandığını, müvekkilinin dava konusu taşınmazın hiç kullanmadığını, sözleşmenin sona ermesinden sonraki kira bedellerinden sorumlu tutulamayacağı gibi haklı nedenle sözleşmeden dönen müvekkilinden sözleşme döneminde işleyen kira bedellerinin alınmasının dahi hukuka aykırı olduğunu, müvekkili tarafından taşınmaz hiç kullanılmadığından elektrik faturalarından da sorumlu olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur...

      kapsamında değişen yeni koşullara uygunluğunun sağlanması yönüyle öncelikle sözleşmeden dönme yolunda uyarlama ya yönelik müdehalede bulunulmasını, sözleşmeden dönme yolunda haklı nedenler bulunmadığının değerlendirilmesi halinde .......

        Mad. sinde olağan üstü haller ve beklenmeyen hallerde inşaatın yapımına engel olan sebeplerin mücbir sebep olarak kabul edildiğini, müvekkil şirketin davacının mağdur olmaması adına her türlü işlem ve çalışmaları yaptığını, çaba sarfettiğini, mağduriyetlerinin giderilmesi için çözüm yolları arandığını, davacının sözleşmenin atılı maddeleri sözleşmeden dönme gereğince cezai şart talep edemeyeceğini, sözleşmeden dönme nedeniyle hesaplanacak cezanın davacının alacağından mahsup edilmesi gerektiğini, davacı tarafından dava ikame edilmeden davacının dönme veya feshine dair bir beyanının taraflarına ulaşmadığı bu nedenle davanın reddinin gerektiği beyanıyla, tapu kaydına konulan tedbirin kaldırılmasının, davacıya dava dilekçesindeki taleplerinin açıklatılmasının, alacak kalemlerinin bağlı olarak beraber talep edilemeyeceğinden davanın esastan reddedilmesi gerektiğini savunduğu anlaşılmıştır....

        Eldeki davada davacı yan, sözleşmeden dönme hakkını kullanarak, sözleşmenin ve senetlerin iptalini talep etmiş olmasına rağmen; mahkemece sözleşmedeki hükümlere atıfla sözleşmeden dönülemeyeceği gerekçesi ile sözleşmeden dönme talebi yerinde görülmemiş ise de, TBK'nun 123 ve 124. maddelerinin somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği karar yerinde yeterince araştırılmamış, tarafların kanundan doğan dönme hakkının sözleşmeyle işin başında ortadan kaldırılamayacağı, doğmayan haktan feragat etmenin de mümkün olmadığı, ayrıca sözleşmede salt ifaya ekli cezai şart düzenlenmiş olmasının aynen ifadan vazgeçme ve sözleşmeden dönme hakkını ortadan kaldırmayacağı göz önüne alınmaksızın sözleşme hükümleri gerekçe yapılarak yazılı şekilde karar tesisi isabetli görülmemiştir....

        Eldeki davada davacı yan, sözleşmeden dönme hakkını kullanarak, sözleşmenin ve senetlerin iptalini talep etmiş olmasına rağmen; mahkemece sözleşmedeki hükümlere atıfla sözleşmeden dönülemeyeceği gerekçesi ile sözleşmeden dönme talebi yerinde görülmemiş ise de, TBK'nun 123 ve 124. maddelerinin somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği karar yerinde yeterince araştırılmamış, tarafların kanundan doğan dönme hakkının sözleşmeyle işin başında ortadan kaldırılamayacağı, doğmayan haktan feragat etmenin de mümkün olmadığı, ayrıca sözleşmede salt ifaya ekli cezai şart düzenlenmiş olmasının aynen ifadan vazgeçme ve sözleşmeden dönme hakkını ortadan kaldırmayacağı göz önüne alınmaksızın sözleşme hükümleri gerekçe yapılarak yazılı şekilde karar tesisi isabetli görülmemiştir. Davalı ... şirketi yönünden; Davacı İst ...İcra Müdürlüğünün ......

          İlk derece mahkemesince yapılan açık yargılama neticesinde, davacının satış sözleşmesinin tarafı olmadığı ve bu nedenlerle sözleşmeden dönme hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği ... bu kararın davacı tarafından istinaf edildiği ve dairemizin ...-... EK sayılı kararı ile davalı ... Otomotiv'in sözleşmede garantör olarak yer alıp almadığı ve aracın sicil dosyası getirtilerek, sonucuna göre husumet itirazının değerlendirilmesi gerekçesiyle kaldırma kararı verildiği, ilk derece mahkemesince yeniden yapılan yargılama neticesinde davacının sözleşmenin tarafı olmadığı gerekçesiyle husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildiği, davacı vekilince bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır....

            Bu hüküm dönme cezası olarak nitelendirildiğinde sözleşmeden dönen taraf davacı olduğu için dönme cezası istenemeyeceği, seçimlik ceza olarak nitelendirildiğinde ise davacı tarafın sözleşmeyi feshettiğinden 1.000,00 TL cezai şartın davalıdan tahsili mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece cezai şartın tahsili isteminin reddi yerine kabulüne karar verilmesi yerinde olmadığından, karar bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 19.07.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Maddesi gereğince uygun bir süre verdikten sonra sözleşmeden dönme seçimlik hakkını kullanması mümkündür. Dönme, sözleşmeyi sona erdiren ve tarafların iradelerine bağlı sebeplerden birisidir, beyandan ibarettir. Nakit bedel karşılığı eser sözleşmelerinde tek taraflı bir irade açıklaması olan dönme beyanı bozucu yenilik doğuran bir hak olduğundan karşı tarafa ulaşmasıyla hukuki sonuçlarını doğurur. Bu nedenle nakit bedel karşılığı eser sözleşmesinden dönmek için dava açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Dönme beyanının açık olmasına gerek yoktur. Kesin veya dönme sözcüğü kullanılmasa da işin parasının geri istenmesi gibi dönme iradesini gösteren beyanlarda bulunulmuş ise sözleşmeden dönme iradesinin bildirildiğinin kabulü gerekir. Dönme halinde sona erme geriye etkili sonuç doğuracağından taraflar sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre aldıklarını karşı tarafa iade etme yükümlülüğündedir....

                Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; Ilk derece mahkemesinin 19. 09.2019 tarihli kararıyla davacının 26.05.2017 tarihli 200.000,00 TL bedelli kredi sözleşmesi nedeniyle davalı ...'ye ödemekte olduğu kredi ödemelerinin takdiren teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına karar verildiği davacının kredi taksitlerinin tamamını ödemediği anlaşılmıştır. Davacının sözleşmeden dönme hakkını kullandığı bankanın kullandırılan kredi miktarı ile sınırlı olarak sorumlu olduğu ve konut kredisi içinde olan kredi faizlerinden de davalı bankanın sorumluluğu kabul edilerek sonucuna uygun karar verilmelidir....

                  UYAP Entegrasyonu