Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasında 07.07.2013 tarihinde ... 10 yıllık devre tatil sözleşmesi imzalandığı ve davalı tarafça da cayma hakkının kullanılmaması nedeniyle sözleşmenin yürürlükte olduğu anlaşılmaktadır. 4077 sayılı yasanın 8. maddesinde sözleşmeden dönme hiçbir objektif koşula bağlanmamış olup tüketicinin iradesine bağlanmıştır. Tüketici süresi içinde sözleşmeden caymazsa sözleşme başlangıcından itibaren hüküm doğurur. Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşme geçerli olmadığından ve bu sözleşmeye istinaden bir alacak talep edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmiş ise de; sözleşmenin geçersiz olduğunu ileri sürme hakkı davalıya ait olup davalı tarafından bu hak kullanılmadığına göre, yürürlükte olduğu anlaşılan 07.07.2013 tarihli sözleşme hükümleri değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....

    Bu sözleşmenin 6. maddesi hükmü “Taraflardan herhangi biri sözleşmeden kısmen ya da tamamen caydıkları veya sözleşmeyi ihlâl ettikleri takdirde kusurlu taraf, diğer tarafa işbu sözleşmede yazılı arsanın emlak beyan değeri kadar para ile müteahhit tarafın o ana kadar yapmış olduğu belgeli masrafların üç katı kadar parayı toplam olarak, kanuni faizleriyle birlikte cezai şart bedeli olarak ödeyeceklerdir.” içeriklidir. Yanlar arasındaki sözleşmenin bu hükmü, Borçlar Kanunu’nun 158/son maddesi hükmü gereğince “dönme cezası” niteliğindeki ceza koşulunu düzenlemektedir....

      Ne var ki Borçlar Kanununun 249 ve 250.maddelerinde kiracı yararına tanınmış sözleşmeden dönme yetkisi sürekli bir sözleşme ilişkisi niteliği taşıyan kira sözleşmelerinde ifa sürecine geçilene dek söz konusu olabilir. Buna karşılık ifa sürecinde ortaya çıkan bozuklukta kiracı artık sözleşmeden dönmek yerine ancak sözleşmeyi ileriye dönük feshedebilir. Kiralananın teslim alınmasından ve kullanılmaya başlanmasından sonra ortaya çıkan bozukluklardan ötürü fesih dönmenin tersine geriye değil ileriye etkili olur. Bu durum 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren Türk Borçlar Kanununun 126.maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Anılan madde hükmüne göre ifasına başlanmış sürekli edimli sözleşmelerde borçlunun temerrüdü halinde alacaklının sözleşmeyi feshederek sözleşmenin süresinden önce sona ermesi yüzünden uğradığı zararların giderilmesini isteyebileceği belirtilmiştir....

        Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraf arasında imzalanan 05/01/2018 tarihli Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinde yetkili mahkeme İzmir olarak belirlendiğini, bu nedenle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, gayrimenkul satış vadi sözleşmesinden 8 ay 12 gün sonra dönme bildiriminde bulunulduğunu, tüketici mevzuatına uygun olarak sözleşmenin alıcının sözleşmeden 6 ay ile 12 ay arasındaki dönemde dönmesi durumunda satıcı alıcıdan KDV hariç satış bedelinin %6 'sı kadar dönme tazminatı tahsiline yetkisi bulunduğunu, sözleşmenin 05/01/2018 tarihinde imzalandığını, davacının 17/09/2018 tarihinde ihtar ile dönme bildiriminde bulunduğunu, müvekkilinin 19/09/2018 tarihinde tebliğ aldığını, müvekkili tarafından dönme tazminatı tahsil edilmek suretiyle 180 günlük süre içinde iade edildiğini, bu nedenle davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....

        Huzurdaki davada iflas takibine konu edilen alacağın mevcudiyeti ve tabi olduğu şartlara ilişkin değerlendirme yapılması gerektiğinden, davanın çözüme kavuşturulabilmesi için, a)Takibe konu alacağın kaynağını oluşturan sözleşmenin geçerli olup olmadığı; b) Davacı'nın sözleşmeden doğan alacağının sözleşmeden dönme tarihi itibariyle muaccel olup olmadığı; bu alacak hakkında borçlunun temerrüde düşüp düşmediği ve buna bağlı olarak Davacı tarafından sözleşmeden dönmenin hukuka uygun olup olmadığı hususlarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Dava konusu sözleşmenin tarafları 1. maddede tanımlanmış olup, 1.3. madde uyarınca .... Sağlık Hizmetleri “Satıcı” olarak tanımlanırken, Davacı ... “Alıcı” olarak tanımlanmıştır. Sözleşmenin ilgili hükümleri incelendiğinde, sözleşmenin konusunun Davalı .... Hizmetleri’nin paylarının Davacı’ya satışı olduğu anlaşılmaktadır....

          Bu durumda davacı gerçekleştirilen imalâtın kabule zorlanamayacak derecede ayıplı olması nedeniyle sözleşmeden dönmekte haklı olduğu ve yüklenici bedele hak kazanamadığından dava dilekçesinde tarih, numara ve meblağları belirtilen çeklerin ......

            Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin ilgili ihtarname ile davacının geriye etkili olarak sözleşmeden döndüğü kanaatinin olaya, dosya içeriğine, yasa ve yüksek yargı içtihatlarına aykırı olduğunu, davada tek taraflı dönme-fesih irade beyanının varlığı ve bunun karşı tarafa ulaşması durumu söz konusu olup, taraf iradelerinin fesih yönünde birleşmesi veya mahkeme kararı alınmasının söz konusu olmadığını, davacı tarafın, davalının ifa iradesi nedeniyle tek yanlı fesih iradesinden döndüğü ve sözleşmenin aynen ifası yönünde ihtar ve dava açtığını, bu nedenle davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı T3 A.Ş' ye karşı açılan davaya ilişkin olarak ".. Pasif husumet yokluğu..." sebebi ile red kararı gerekçesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı sözleşmede kalana karşı sözleşmenin devri 03.10.2017 tarihinden önce doğan tüm alacak ve borçlardan devreden T3 A....

            sözleşmenin değişen koşullara uyarlanmasının sağlanması yönüyle sözleşmeden dönme yönünde uyarlamaya yönelik müdahalede bulunulması, sözleşmeden dönme yolunda haklı nedenle bulunmadığından değerlendirilmesi halinde ise sözleşmeyi fuar etkinliğinin 19.02.2022 açılış, 28.02.2022 kapanış olarak tarih bağlamında uyarlanması ilişkin sözleşmeye müdahale edilmesi talep edilmiştir....

              Bu tür cezai şarta ise uygulama ve doktrinde “dönme cezası” ifayı engelleyen ceza denilmektedir. Bu cezanın amacı hiç şüphesiz sözleşmeden dönmeyi engellemektir. Taraflardan biri, sözleşmeyle kendisine tanınan bu hakkı kullanarak yani cezayı ödeyerek yükümlülüğünden kurtulmuş olur. Bu cezanın istenebilmesi için mutlaka bir tarafın sözleşmeden dönmüş olması ve haksız yere dönülmesi gerekir. Eldeki davada, ne vaat alacaklısı ne vaat borçlusu sözleşmeden dönmemiştir. Sözleşmenin ifasının teminen vekil olarak tayin edilmiş kimsenin azledilmesi sözleşmeden dönme anlamına gelmez. Orta yerde sözleşmeden dönen taraf olmadığından davacının dönme cezasına ilişkin isteminin açıklanan nedenlerle reddi yerine kabulü doğru değildir. Diğer taraftan, dava konusu taşınmazlardan 36775 ada 9 parsel sayılı taşınmazda davalının murisinin payı murisi tarafından sözleşmeden önce 19.10.1994 tarihinde dava dışı üçüncü kişiye satış yoluyla tapuda devredilmiştir....

                Mahkemece, asıl davanın, taraflar arasındaki sözleşme ile belirlenen işin davalı tarafça ayıplı olarak yapılması nedeniyle doğan zararların tazmini, sözleşmeden dönme nedeniyle ödenen bedelin iadesi ve manevi zararın tazmini, karşı davanın ise bakiye alacağın tahsili talebi olduğu, davacı tarafça davalının yaptığı işin gizli ayıplı olduğu, davalının ayıplı ifası nedeniyle başkaca işlerin zarar gördüğü ve onarılması için yapılan masrafların ödenmesi talep edildiği, alınan bilirkişi raporları ve davalının cevap dilekçesinin içeriği dikkate alındığında, davalı tarafça davacının peşinatı geç ödemesinden kaynaklı olarak sözleşmeye göre kullanılması gereken malzemenin kalan süre içerisinde ayarlanması mümkün olmadığından, sözleşmede belirlenmeyen ve davalının elinde bulunan hazır malzemeler ile imalatın yapıldığı ve yağan yağmur nedeniyle su akıntısına neden olduğu, davacının talebinin sözleşme nedeniyle ödenen peşinatın iadesini de kapsadığından sözleşmeden dönme iradesini ortaya koyduğu, sözleşmeden...

                  UYAP Entegrasyonu