"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 13/08/2014 gününde verilen dilekçe ile miras sözleşmesinin iptali talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12/05/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... ve ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, miras taksim sözleşmesinin iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili; muris ... mirasçıları tarafından 19.02.2014 tarih ve 1506 sayılı miras taksim sözleşmesi yapıldığını, ancak bu sözleşme uyarınca mirasçılardan Suriye uyruklu ...'e hiç bir taşınmazın verilmediğinin anlaşıldığını, mirasçılar arasında yasal paylaşım yapılması halinde ...'...
Davalı ... cevap dilekçesinde; davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususların doğru olduğunu, miras taksim sözleşmesine göre herkesin kendi üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğini, davacıdan kira alınması yönünde bir anlaşma da bulunmadığı halde kiranın bahane edilerek davacının tahliye edilmek istendiğini, sözleşmenin ifası için dava açtığını ancak sözleşmenin ifa edilmediğini, miras taksim sözleşmesinin iptali ile tüm mirasçıların miras payı oranında taksim yapılmasını istemiştir. III....
Ü.., taraflar arasında 04.09.1989 tarihli miras taksim sözleşmesi imzalandığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, paydaşlar arasında rızai taksim sözleşmesi yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir. Davacılar vekili, P.. Ü.'in paydaş olduğu 95 ada 26, 78, 194, 195 ve 196 parsel, 185 ada 32 parsel, 127 ada 6 ve 9 parsel, 311 ada 6 parsel, 166 ada 10 parsel sayılı taşınmazlarda ortaklığın giderilmesini istemiştir. Dava konusu 95 ada 194, 195 ve 196 parsel ve 311 ada 6 parsel sayılı taşınmazlar tarafların murisi P.. Ü. adına tam, 95 ada 78 parsel, 166 ada 10 parsel, 185 ada 32 parsel, 127 ada 9 parsel, 127 ada 6, 95 ve 26 parsel sayılı taşınmazlar ise paylı olarak 1991 yılı ve sonrasında yapılan kadastro işlemi nedeniyle tescillidir. Davalının dayanağı olan 04.09.1989 tarihli miras taksim sözleşmesinin muris Ö.. Ü.. terekesine ilişkin olduğu, davaya konu taşınmazlar paydaş P.. Ü..'...
Davalı vekili, davaya konu sözleşmenin geçersiz olduğunu, talebin zamanaşımına uğradığını, dava dosyasına sunulan taahhütname başlıklı 15/05/1992 tarihli belgenin rızai taksim belgesi olmadığını, davanın konusu olan taşınmazların varlığını vekil edeninin 2013 yılında tesadüfen öğrendiğini ve yasal haklarını kullanma girişiminde bulunduğunu açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, “.... dava konusu taşınmazların miras taksim sözleşmesi kapsamında kalıp kalmadığı hususunda tam kanaat oluşamaması nedeniyle davacı tarafa yemin deliline dayanıp dayanmadığı sorulmuş olup, davacı vekilince davalıya yemin teklif edildiği, davalı asilin duruşmadaki beyanında dava konusu taşınmazların taksim sözleşmesi kapsamında kalmadığını beyan ederek yemininde sebat etmesi karşısında..” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacılar vekilinin istinaf talebi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Özel Daireler arasında meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu'nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, rızai taksim sözleşmesinin tespiti isteminden kaynaklanmaktadır. Uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle hükmün temyiz inceleme görevi 8. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Dosyanın 8.Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın bu daireye gönderilmesine, 31.5.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
iptali ile müvekkillerine miras oranında kayıt ve tescil edilmesini talep etmiştir....
Keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ..., kadastro çalışmalarından 3 ay evvel davacı ve davalı taraflar arasında rızai taksim yapıldığını ve her birine belli bir yer verildiğini; davacı tanığı ..., 2006 yılında tüm taraflar arasında rızai taksim yapıldığını ve davacıların murisi ...’nin çocuklarına "çakallık mevkiinde" bir yer verildiğini duyduğunu beyan etmiş; davalı tanığı ..., çekişmeli 104 ada 21 parselin bir bölümünün evveliyatının babası ...’a ait olup davalıların murisi ...’e 50 yıl kadar önce sattığını ifade etmiş; davalı tanığı ... ise, 104 ada 21 parselin davalıların murisi Ziya tarafından satın alındığını, diğer taşınmazların ise ... adına tapulu olduğunu, ayrıca 2006 yılında davacı ve davalıları köy muhtarı olarak rızai taksim için bir araya getirdiğini ve taksim yapıldığını ifade etmiştir....
kayıtları ve resmi senetlere göre, dava konusu taşınmazların ve dava dışı 1530 parselin, dayanak miras taksim sözleşmesinin düzenlendiği 11/08/2017 tarihi itibariyle taraflar arasında elbirliği mülkiyeti hükümlerine göre kayıtlı olup, ortak murisler Enveriye ve Timur İdiz terekesine dahil oldukları, bu itibarla dayanak miras taksim sözleşmesinin TMK.nın 676. maddesi kapsamında geçerli olduğu; davacıların, miras taksim sözleşmesi gereği, sözleşmenin düzenlendiği tarihte Arslanlar Mahallesi, 1530 parselin, 1/2'şer oranda davalılara tapuda devrini sağladıkları, buna karşılık anılan taksim sözleşmesine göre davacılara tapuda devri gereken dava konusu taşınmazların davacılara devrinin sağlanmadığı; somut olayda davalı vekilinin ileri sürdüğü gibi hata ve gabin koşullarının buunmadığı anlaşılmıştır....
ile davalı yanın taksimi ispatlayamadığının açık olduğunu, her ne kadar gerekçeli kararda rızai taksimin varlığı kabul edilmiş ise de kök muris Kazım Çobanoğlu mirasçılarının tümünü kapsayacak şekilde rızai taksim yapıldığına ilişkin delil olmadığını, yargılama sırasında kök muris Kazım Çobanoğlu'nun tüm mirasçılarını kapsayacak şekilde rızai taksim olduğuna hususunun belirlenemediğini, kök murisin tüm mirasçılarının kim olduğu, aralarında rızai taksim yapılıp yapılmadığı, kimlerin kabul kimlerin reddettiği hususları belirlenmeden rızai taksimin varlığının kabulüyle hüküm verilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, her ne kadar mahkeme gerekçeli kararında uzun süreli davasız nizasız kullanıma vurgu yapmış ise de kural olarak mirasçılar arasında kazandırıcı zamanaşımı hükümlerinini uygulanamayacağını, her ne kadar mahkeme kararında murisin bağış iradesinden bahsedilmiş ise de murisin kadastro öncesi iradeye konu taşınmazlardan tamamıyla elini çekip, tümünü mirasçısına bıraktığına dair somut...
Davacılar vekili, tarafların kardeş olduklarını, taşınmazların murisleri Emin Memiş'ten intikal ettiğini, 1/5 oranında miras payları olduğunu, kadastro tespiti sırasında miras payı oranında tüm mirasçılar adına payları oranında tespit edilmesi gerekirken davalılar adına tespit edildiğini, davalılar ile aralarında rızai taksim olmadığını, davacıların kız evlat olduğu için haklarının ihlal edildiğini beyanla dava konusu taşınmazların davalılar adına olan tapu kaydının kısmen iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini talep etmiştir....