Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Buna göre rekabet yasağı sözleşmesinden söz edilebilmesi için ilk olarak işçinin fiil ehliyetine sahip olması ve iş sözleşmesinin kurulması sırasında veya iş ilişkisi devam ederken işçinin sözleşmenin sona ermesinden sonra rekabet etmeyeceğine ilişkin bir hükmün yazılı olarak iş sözleşmesine konulması veya bu konuda ayrı bir sözleşmenin (rekabet yasağı sözleşmesi) yapılması gerekmektedir. TBK’nın 445/1. maddesi “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz” hükmünü haizdir. Buna göre rekabet yasağının, işçinin ekonomik geleceğinin ölçüsüz ve hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye girmesini önleyecek şekilde süre, yer ve konu (işin türü) bakımından uygun sınırlar içinde kararlaştırılmış olması gerekir; aksi takdirde rekabet yasağı sözleşmesi geçersizdir....

    A.Ş' nin de davacı şirketle aynı sektörde faaliyet gösterdiği anlaşılmakla, bu yönlerden rekabet yasağı sözleşmesi şartlarının geçerli olduğu düşünülebilir ise de; mahal bakımından bir sınır belirlenmediğinden sözleşmenin geçerli olmadığı değerlendirilmiştir. Kaldı ki, hizmet sözleşmesinin ve bu sözleşmenin bir parçası olan rekabet yasağı şartının ve rekabet yasağı sözleşmesinin kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin olmasına göre 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 7.maddesi gereğince, görülmekte olan bu davaya uygulanması gereken T.B.K.'nun 420/1. madde hükmü uyarınca, hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan cezai şart geçersizdir.Cezai şartı öngörülen sözleşmede sadece davalı işçi aleyhine cezai şart konulmuş, davacı işveren aleyhine cezai şart konulmamış olduğundan sözleşmedeki rekabet yasağı şartı bu sebeple de geçersizdir....

      CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle:iş sözleşmelerinden kaynaklanan rekabet yasağı ihlali iddialarını incelemede görevli mahkeme iş mahkemeleri olduğunu, dava mükerrer dava olduğunu,------esas sayılı dosyası ile birleştirilmesi gerektiğini, davacı sözleşmeden ve yasadan kaynaklanan yükümlülüklerine uymaması sebebiyle müvekkili sözleşmesini haklı sebeple feshedildiğini, hmk madde 447/2 gereği rekabet yasağı sona erdiğini, sözleşmede yer alan rekabet yasağı hükmü geçer olduğunu, cezai şart fahiştir. davacının rekabet yasağının somut koşullarının oluştuğu iddiaları dayanaksız olduğunu, davalı müvekkil iş sözleşmesini haklı sebeple feshedildiğini, rekabet yasağı uygulanabilecek nitelikte bir işte çalışmadığını bu nedenlerle öncelikle görev ve iş bölümü itirazlarımız doğrultusunda dosyanın görevli iş mahkemesine gönderilmesini, dosyanın ------Esas sayılı dosyası ile dosyamızın birleştirilmesini, ------ Esas sayılı dosyasında ana uyuşmazlık konusunun iş akdinin müvekkil tarafından...

        ilişkin olan TBK 445. maddesine de aykırı olacağını, rekabet yasağına ilişkin işin niteliği bakımından yapılması lazım gelen sınırlama düşünüldüğünde, iş sözleşmesinde yer alan rekabet yasağı maddesinin geçerli olamayacağı rekabet yasağının işverene ait işlerden hangisi ya da hangileri ile sınırlandırıldığı net bir şekilde belirtilmediğinden geçersiz olduğunu, rekabet yasağına ilişkin bu hükmün bir an için uygulandığı düşünüldüğünde müvekkilinin 7 bölgeden oluşan ülkemizin hiçbir bölgesinde çalışamayacağını, (madde metninde açıkça rekabet yasağı kapsamına konulan 5 bölgenin ülkemiz yüzölçümünün %82’sini oluşturduğunu) bu maddenin uygulanmasının, müvekkilinin yıllarca emek verdiği sektörde iki sene boyunca çalışamaması anlamına geleceğini, bu durumun ekonomik geleceğini tehlikeye atmayıp adeta kendisini ve ailesini açlığa mahkum edeceği anlamına geldiğini beyan ederek, haksız ve kötü niyetli davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir....

          her ne kadar davacı ile davalı ... arasındaki rekabet yasağı hükmünü içeren protokol 28/08/2007 tarihli olsa da, protokolde iş akdinin sona ermesinden sonrası içinde rekabet yasağının düzenlenmiş olması nedeniyle, iş akdinin sona erdiği 21/09/2012 ve davalı ...'ın diğer davalı şirkette işe başladığı 01/03/2013 tarihi itibariyle somut uyuşmazlıkta 6098 sayılı TBK'nın rekabet yasağı sözleşmesine ilişkin 444 ve devamı maddelerinin uygulanması gerekmektedir.........

            İşçinin bizatihi hizmet sözleşmesinden ve buna bağlı olarak oluşan iş (hizmet) ilişkisinden kaynaklanan rekabet etmeme ve işverene ait sırları saklama yükümlülüğü, TBK’nın 396. maddesinde tanımlanan ve kanundan kaynaklanan işçinin özen ve sadakat borcu ile ilişkili olup TBK’nın 444. maddesinde tanımı yapılan ve taraf iradesine bağlı olarak ortaya çıkan rekabet etmeme taahhüdü (rekabet yasağı) ise, açıklanan bu karakteri nedeniyle, işçinin kanundan kaynaklanan özen ve sadakat yükümlülüğünün bir devamı yahut işçinin bu borcunun, sözleşme sona erdikten sonra da devamına olanak sağlayan bir düzenleme niteliğinde değildir....

              Maddesinde yer alan rekabet yasağı düzenlemesi zorunlu unsur olan “YER” açısından bir sınır içermediğinden geçersiz olduğunu, kanunda geniş coğrafi alan veya uzun süre içeren rekabet yasağı maddelerinde mahkemeye coğrafi alan veya süreyi makul sınırlara çekebilme yetkisi tanındığını, yerel mahkemenin madde içeriğinde bulunmayan coğrafi alan unsurunu varmış gibi kabul etmesi kanuna ve hukuka aykırı olduğunu, bu husus kanunun mahkemeye tanıdığı sınırlama yetkisi dahilinde olmadığını, rekabet yasağı maddesi yer-coğrafi alan açısından sınırlama içermediğinden geçersiz olup, yerel mahkeme sınırlama yetkisini iş bu davada yanlış şekilde kullandığını, Rekabet yasağı maddesinde rekabet sınırlamalarını açıkça içermediğinden yerel mahkemenin davanın kabulüne ilişkin hükmü hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, Ancak iş bu davada ihtilafın çözümünde sadece yer unsuru açısından değil, öncelikle iş akdinin feshinin işverenin kusuru ile gerçekleşip gerçekleşmediğinin de tespit edilmesi gerekmekte olduğunu...

                Davalı vekili, iş akdinin davacı tarafından sona erdirildiğini, rekabet yasağı sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacının bir zararının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesinde belirlenen 3 yıllık sürenin BK'nın 349. m. gereğince işçinin iktisadi hayatını hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürdüğü, sözleşmede yasağın geçerli olduğu bölgenin belirlenmesinin sözleşmeyi geçersiz kılacağı yine, davalının çalışması sırasında öğrendiği bilgilerin ticari sır olarak nitelendirilemeyeceği, tanıdığı müşterilerin yeni çalışmaya başladığı iş yeri tarafından da zaten bilindiği, kullanılmasının davacıya önemli bir zarar verdiğinin veya vereceğinin kanıtlanamadığı, sözleşmenin geçersiz olduğu ve davalı eyleminin rekabet yasağı kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir....

                  Diğer yandan taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinin, davalıya davacı şirketin çevresi hakkında bilgi edinme imkanı sağladığı, nitekim tanık beyanlarının da bu durumu doğruladığı, davalının davacının müşterilerine ulaştığını ve müşterilerini aldığını sosyal medya hesabında beyan ettiği, taraflar arasındaki Rekabet Yasağı Taahhüdünün, TBK m.445/l'e uygun olarak yazılı şekilde yapıldığı ve rekabet etmeme süresinin 2 yıl ile sınırlandırıldığı anlaşılmıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının taraflar arasındaki "Rekabet Yasağı Taahhüdü''’ne aykırı davrandığı, böylelikle davanın kabulü gerektiği, taraflar arasındaki Rekabet Yasağı sözleşmesinde, davalının son brüt ücretinin 24 katı cezai şart ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, davalının brüt ücretinin 3.681,17 TL olduğu dikkate alındığında cezai şart tutarı 3.681,17 x 24 = 88.344 TL olduğu, davacının davayı 50.000 TL üzerinden açtığı ve 88.344 TL üzerinden ıslah ettiği, her ne kadar davalı ...'...

                    Rekabet yasağına ilişkin 6098 sayılı ...’nun 444–447.maddeleri hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler içinde düzenlenmiştir. Her iki kanunda da rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin kurulması ve sınırları özellikle işçinin korunması ilkesi dikkate alınarak düzenlenmiştir. Gerçekten, işçinin çalışma hakkı, rekabet yasağına ilişkin sözleşmelerin yer, süre ve konu itibariyle sınırlandırılmasını gerektirmektedir. İşçi ile işveren arasında sözleşmenin sona ermesinden sonraki dönem için rekabet yasağına ilişkin bir anlaşma olmadıkça, Borçlar Kanunu'ndaki hükümler tek başına işverene talep hakkı vermez. Başka bir anlatımla, taraflarca rekabet yasağı konusunda anlaşma yapılmışsa işveren, sözleşmeye aykırı davranıldığını ileri sürerek cezai şart ya da tazminat talebinde bulunabilecektir. Bu nedenle, burada borcun kaynağı kanun değil, iş sözleşmesidir. İş sözleşmesi devam ederken işçinin sadakat borcu gereği zaten rekabet yasağı bulunduğundan bu konuda ayrı bir anlaşmanın varlığına gerek yoktur....

                      UYAP Entegrasyonu