Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, Rekabet Kurulunun 2002/2 sayılı kararı, bayilik sözleşmelerinin sona erdirilmesini gerektirmeyip, aksine rekabet yasağının süresini ve grup muafiyetinden faydalanma hususunu düzenlediği, kaldı ki, davaya konu bayiilik sözleşmesinin Rekabet Kurulunun 2002/2 sayılı kararında yer alan 18.09.2005 tarihinden sonraki tarih olan 24.01.2007 tarihinde düzenlendiği, Rekabet Kurulunun kararında yer alan 18.09.2005 tarihinden sonra düzenlenen sözleşmelerdeki sözleşme süresi ne olursa olsun grup muafiyetinin 5 yıl süre için yararlanacağının bildirilmesine rağmen 5 yıllık sürenin sonu beklenmeden sözleşmenin davacı tarafından Rekabet Kurulunun 2002/2 sayılı kararı uyarınca geçersiz hale geldiğinden bahisle sona erdirildiği, sözleşmenin sona erdirilmesinde davalının herhangi bir kusurunun bulunmadığı gibi sözleşmenin davalı yanca da feshedilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

    Davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde ; Dava, rekabet yasağı sözleşmesine aykırılıktan kaynaklanan cezai şart alacağı istemine ilişkindir....

    ın müvekkili şirket ile akdetmiş olduğu İş Sözleşmesinde kararlaştırılan rekabet yasağı hükmüne aykırı olarak dava dışı ... Anonim Şirketinde çalışmaya başlaması nedeniyle 41.427,12TL cezai şart bedelinin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın görevsiz mahkemesinde açıldığını, hizmet sözleşmesinde yer verildiği belirtilen rekabet yasağı hükmünün yok hükmünde olduğunu, cezai şart isteminin yerinde olmadığını ve tazminat verilmesinin mümkün olmadığını savunarak haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece "İş sözleşmesine bağlı olarak çalışan işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonra sonraki dönem için rekabet etmeme yasağının TBK' nun 6. Bölümünde yer alan 444....

      İş sözleşmesi devam ederken işçinin sadakat borcu gereği zaten rekabet yasağı bulunduğundan bu konuda ayrı bir anlaşmanın varlığına gerek yoktur. Rekabet yasağının ihlali halinde işveren, iş sözleşmesine aykırı davranıştan ötürü sözleşmeyi haklı nedenle feshedebileceği gibi, varsa zararının tazminini de isteyebilecektir. Türk Borçlar Kanunu'nun rekabet yasağının sona ermesini düzenleyen 447.maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak ya da işçi tarafından haklı nedenle feshedilmiş olması halinde rekabet yasağının sona ereceği düzenlenmiş olup, haklı fesih müessesesinin iş hukuku ilkeleri çerçevesinde ticaret mahkemesince değerlendirilmesinin güçlüğü ortadadır. Uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan Türk Borçlar Kanununun 444 ve devamı maddelerine dayalı olarak İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevlidir....

        Rekabet etmeme borcu ise, iş sözleşmesinin sonuçlarından olan; işçinin işverene sadakat borcu içinde yer alan bir yükümlülüktür. Taraflar iş ilişkisi devam ederken sözleşmenin bitiminden sonra işçinin rekabet etmeyeceğine ilişkin bir hükmün iş sözleşmesine konulmasına veya bu konuda ayrı bir sözleşme (rekabet yasağı sözleşmesi) yapılmasını kararlaştırabilirler. Rekabet yasağının ihlaline bağlı taraflarca kararlaştırılmış olan belli bir ödemeyi öngören yaptırım, niteliği itibarıyla bir cezai şart hükmüdür. İş ilişkilerinden doğan rekabet yasağının düzenlemesinin dayanağı iş ilişkisidir. İş uyuşmazlıklarının çözümü genel yargıdan ayrılarak İş hukukuna has yani bu hukukun amacına hizmet edecek şekilde kolay, hızlı ve ekonomik usul kurallarıyla yargılayan; uzman, özel (spesifik) bir yargıya bırakılmıştır....

          BİRLEŞEN DAVADA DAVANIN KONUSU: CEZA KOŞULU ALACAĞI (İşçinin Rekabet Yasağı) Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle asıl ve birleşen davanın kabulüne dair verilen karara karşı, asıl ve birleşen davada davalılar tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....

            Asıl dava, sözleşmenin haksız feshedildiği iddiası ile açılan alacak ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, karşı dava ise, rekabet yasağının ihlal edildiği iddiası ile cezai şart istemine ilişkindir. Asıl davada davacı vekili, yanlar arasında düzenlenen danışmanlık sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği, rekabet yasağının ihlal edilmediği, sözleşmeye aykırılık iddiasının geçerli olmadığı gerekçeleri ile ödenmeyen danışmanlık bedelinin tahsili ile sözleşmenin haksız feshi ve haksız ithamlar nedeni ile manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı/karşı davacı vekili ise; davacı/karşı davalının sözleşme ile belirlenen münhasırlık ilkesi ve rekabet yasağını ihlal ettiğini, rakip firmaya sözleşmeye aykırı olacak şekilde hizmet sunduğunu, bu nedenle sözleşmeyi haklı nedenle feshettiklerini, cezai şart koşullarının oluştuğunu belirterek, rekabet yasağının ihlali iddiası ile cezai şartın karşı taraftan tahsilini talep etmiştir....

            Taraflar arasında düzenlenen iş aktinin 7.maddesinde davacı, iş akdinin sona ermesinden iki yıl içerisinde benzer işin yürütüldüğü işyerinde görev almamayı, işyerine ait sır niteliğindeki bilgilerle özel bilgileri 3. şahıslarla paylaşmamayı, rekabet yasağının ihlali durumunda en son aldığı brüt ücretin bir yıllık toplam brüt maaşı tutarında cezai şart kararlaştırılmış ise de; davalının haksız rekabet nedeniyle şirketi maddi yönden zarara uğrattığı iddiasını destekler nitelikte dosya kapsamında delil bulunmadığı, dinlenen tanık beyanlarından da davalının görev tanımına göre işyerine ait sır niteliğindeki bilgilere sahip olmadığı, haksız rekabet sebebiyle bir zararın oluştuğu ve sorumlusundan bu zararın tazmini hususunda zarara sebebiyet verecek fiil, zarar, uygun illiyet bağı, kusur, dürüstlük kuralına aykırılık hususlarının davacı tarafından ispatlanamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir....

              Bu hükme göre borçlunun borca aykırı davranması halinde alacaklı hem aynen ifayı hemde kararlaştırılan cezanın ödenmesini talep edebilmesi için alacaklının borcun ifasını ceza koşulu alacağını saklı tutarak kabul etmesi gerekmekte olup, ifanın ceza koşulu alacağını saklı tutmadan kabul edilmesi halinde alacaklı ceza koşulu talep etme hakkını kayıp edecektir. Alacaklı ifaya eklenen ceza koşulu alacağını kayıp etmemesi için bu hakkını saklı tuttuğunu en geç ifa anına kadar açıkça ortaya koymalıdır. Alacaklı taraf bu iradesini açıklamadığı takdirde ceza koşulu talep edebilme hakkını kayıp eder. Ceza koşulu alacağa bağlı ( fer'i ) nitelikte bir alacak olduğundan ifa ile birlikte TBK 131 maddesi gereğince son bulur. (Prof. Dr. Ahmet M. Kılıçoğlu Borçlar Hukuk Genel Hükümler Sayfa 808-809 ) Somut olayda; Davacı ... A.Ş ile davalı... Ltd Şti( Birleşme/devir sonucu yeni ünvan; ......

                Şu halde, rekabet yasağının ihlal koşullarının bulunmaması nedeniyle davanın esastan reddine yönelik mahkeme gerekçesinde isabet bulunmamaktadır. Öte yandan, mahkemece, dava yanlış nitelendirilmek sureti ile varlığı ileri sürülen fiiler bakımından TTK'nın haksız rekabet hükümlerini düzenleyen 56. maddesine dayalı olduğu kabul edilmiş ve buna bağlı olarak aynı kanunun 60. maddesi hükmü uyarınca zamanaşımının dolması nedeniyle de reddine karar verilmiştir. Halbuki, yukarıda da açıklandığı üzere, dava, TTK'nın 626. maddesinde düzenlenen şirket müdürünün rekabet yasağına ilişkin istemler içermekte olup, mahkemenin bu kabulü, davanın nitelendirilmesi ve uygulanacak kanun maddeleri bakımından yanılgıya düşülmüş olması nedeniyle yerinde olmadığı gibi, bir davadaki istemler bakımından, herhangi bir ayrım da gözetilmeksizin, davanın hem esastan ve hem de zamanaşımından reddi cihetine gidilmesi usul hükümleri bakımından da yerinde değildir....

                  UYAP Entegrasyonu