Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Maddesinde "Herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir, özel teşebbüsler kurmak serbesttir" denildiğini rekabet yasağının bu şekilde uygulama alanı bulabilmesinin Anayasa'ya kanunlara, doktrinlere aykırılık teşkil ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT : Dava, hizmet sözleşmesine dayalı rekabet yasağının ihlali nedeniyle uğranılan zararların tazmini(tazminat), davasıdır. Davacı vekili ---- tarihli dilekçesi ile; haksız rekabetten kaynaklı tazminat davasından ve bu dava ile ilgili tüm taleplerinden gördükleri lüzum üzerine feragat edildiğini, herhangi bir vekalet ücreti talep edilmediğini, mahkemece bu yönde bir karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ---- tarihli dilekçesi ile feragati kabul ettiklerini, davacının davadan feragat etmesi üzerine herhangi bir suretle vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını belirterek feragat uyarınca işlem yapılmasını talep etmiştir....

    İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, taraflar arasında akdedilen iş sözleşmesinden kaynaklı rekabet yasağının ve sır saklama yükümlülüğünün ihlali iddiasıyla uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir....

      Davalı ... vekili, ... yıllık rekabet etme yasağının AB mevzuatına da aykırı olduğunu, zaten Rekabet Kurulu kararı ile de BK'nın ... ve 20. maddelerine aykırı bulunduğunu, 4 yıllık sürenin geçtiğini, rekabet edici bir davranışın olmadığını, esasen ödenen devir bedelinin ....000.000 USD tutarında bulunduğunu, Rekabet Kurulu'nun değer tespiti yapmadığını, hisselerin değerinin, marka, patent, çalışan kişiler dahil olmak üzere tüm maddi ve gayri maddi unsurlar dikkate alınarak belirlendiğini, rekabet etme yasağı kuralının bunun içinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Diğer davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur....

        İş Mahkemesi’nin 2011/620 esas sayılı dosyasında davalı aleyhine ihbar tazminatı alacağı için dava açıldığı, bu dava sonucunda davalının 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. maddesine aykırı biçimde istifa ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmakta olup, bu hususlarda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki iş akdinin sona erdiği 08.04.2009 tarihi ve sözleşmede yer alan rekabet yasağının ihlali olan davalının dava dışı şirkette çalışmaya başladığı 20.04.2011 tarihi itibariyle 818 sayılı Borçlar Kanunu yürürlükte olup, uyuşmazlığa 818 sayılı Yasa'nın 348 ve devamı maddelerinde düzenlenen hükümlerin uygulanması gerekmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 348/2 maddesi uyarınca “Rekabet memnuiyetine dair olan şart, ancak işçinin alıcıları tanımasından ve esrara nüfuzundan istifade ederek iş sahibine hissolunacak derecede bir zarar husulüne sebebiyet verebilecek ise, caizdir.”...

          Dava; taraflar arasında yapılmış sözleşmelerdeki rekabet yasağının ve yasadan kaynaklanan haksız rekabet hükümlerinin ihlali nedeniyle haksız rekabetin tespiti ile men'ine ve davacı tarafça uğranıldığı ileri sürülen zararların tazmini istemine ilişkindir. Davacı taraf, çalışanı olan davalının işten ayrıldığı 08/09/2015 tarihinden yaklaşık 1 yıl kadar sonra bir kısım müşteri ve çalışanlarını yeni ortağı ve çalışanı olduğu aynı alanda faaliyet gösteren dava dışı ... ... A.Ş.'ne yönlendirmek suretiyle taraflar arasında yapılmış portföy ve hisse devir sözleşmelerindeki rekabet yasağı ve TTK'daki haksız rekabet hükümlerine aykırı davranmak suretiyle davalı tarafça zarara uğratıldığını ileri sürmüş; davalı taraf ise, sözleşmelerdeki ve yasadaki rekabet yasağı ve haksız rekabet hükümlerine aykırı bir davranışlarının bulunmadığını, müşteri kaybının davacı taraftan kaynaklanan nedenlerden kaynaklandığını savunmuştur....

            İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının tüm gerekçeleri ile yasaya aykırı olduğunu, öncelikle ihtilaf konusu olan müvekkili ile davacı arasında imzalanan iş sözleşmesinin rekabet yasağı maddesinin ve bu maddede yer alan “ceza koşulunun” geçerli olup olmadığı konusunun incelenmesi gerekirken ihtilaf konusu rekabet yasağı maddesinin yasal kriterlere uygun olup olmadığı hakkında yeterince inceleme yapılmadığını, Türk Borçlar Kanunu’nun “Ceza koşulu ve ibra” başlıklı 420. maddesine göre "Hizmet Sözleşmelerine Sadece İşçi Aleyhine Konulan Ceza Koşulu Geçersizdir" hükmünün yer aldığını, TBK 420/1 maddesi uyarınca hizmet sözleşmelerine sadece işçi “aleyhine” konulan ceza koşulunun geçersiz olduğunu, dava konusu hizmet sözleşmesinin 4. maddesi incelendiğinde sadece işçi aleyhine ceza koşulu getirildiği ve işverene (davacı) bir yükümlülük getirilmediğini, Davacı tarafından 37 personele karşı aynı rekabet yasağı maddesinden dolayı İstanbul Anadolu...

              İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının tüm gerekçeleri ile yasaya aykırı olduğunu, öncelikle ihtilaf konusu olan müvekkili ile davacı arasında imzalanan iş sözleşmesinin rekabet yasağı maddesinin ve bu maddede yer alan “ceza koşulunun” geçerli olup olmadığı konusunun incelenmesi gerekirken ihtilaf konusu rekabet yasağı maddesinin yasal kriterlere uygun olup olmadığı hakkında yeterince inceleme yapılmadığını, Türk Borçlar Kanunu’nun “Ceza koşulu ve ibra” başlıklı 420. maddesine göre "Hizmet Sözleşmelerine Sadece İşçi Aleyhine Konulan Ceza Koşulu Geçersizdir" hükmünün yer aldığını, TBK 420/1 maddesi uyarınca hizmet sözleşmelerine sadece işçi “aleyhine” konulan ceza koşulunun geçersiz olduğunu, dava konusu hizmet sözleşmesinin 4. maddesi incelendiğinde sadece işçi aleyhine ceza koşulu getirildiği ve işverene (davacı) bir yükümlülük getirilmediğini, Davacı tarafından 37 personele karşı aynı rekabet yasağı maddesinden dolayı İstanbul...

              Konuya bu bağlamda yaklaşıldığında; 25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun “Görev” kenar başlıklı 5. maddesi, madde gerekçesinde de açıkça belirtildiği üzere, İş Mahkemeleri’nin görev alanını 5521 sayılı Kanun hükmüne nazaran genişletmiş, 6098 sayılı TBK’da hizmet sözleşmesine tabi işçilerin, işverenleri ile “iş ilişkisi” nedeniyle sözleşme ve kanundan doğan hukuk uyuşmazlıklarını da iş mahkemelerinin görevi kapsamına almıştır. Ancak, rekabet yasağına ilişkin TBK’nın 444 vd. maddelerinde düzenlenen hükümler, doğrudan hizmet sözleşmesinin bir unsuru olarak görülemeyeceği gibi rekabet yasağının işçi-işveren arasındaki hizmet sözleşmesinin ve buna bağlı olarak iş ilişkisinin sona ermesinden sonra hüküm ifade edecek mahiyette olması, işçinin tek taraflı bir taahhüdü suretiyle de oluşturulması mümkün bulunmakla, rekabet yasağının ihlali halinde ortaya çıkacak uyuşmazlıkların iş ilişkisinden yahut hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı kabul edilemez....

              Taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesi her ne kadar iş sözleşmesinden sonraki döneme ilişkin ise de TBK'nın 444/2. Maddesinde açıkça rekabet yasağı kaydının, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerli olduğu düzenlenmiştir. Buna göre rekabet yasağının konusunu işçinin iş ilişkisi içinde öğrendiği işverene ilişkin bilgiler oluşturmaktadır. TBK'nın 446. maddesinde de, rekabet yasağına aykırı davranan işçinin, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlü olduğu ve işçinin kararlaştırılmışsa cezai şarttan da sorumlu olduğu düzenlenmiştir. Anılan bu düzenlemeler karşısında rekabet yasağının işçi ile iş veren arasındaki iş ilişkisinden kaynaklandığı açıktır....

                TBK’nın 444 vd. maddelerinde düzenlenen rekabet yasağına ilişkin hükümlerin ve buna bağlı olarak bu yasağın ihlali halinde ortaya çıkacak uyuşmazlıkların, 7306 sayılı Kanun’un 5/1. maddesi kapsamında, iş ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlık olarak tanımlanması ve giderek İş Mahkemelerinin görevi kapsamında addedilmesi yerinde bir yaklaşım değildir. Bu çerçevede, İş Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemelerinin görev alanları bakımından bir hüküm uyuşmazlığından bahsedilemeyeceği gibi 7306 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesi ile TBK’daki rekabet yasağına ilişkin hükümlerin mutlak ticari dava olarak tanımlanmasına ilişkin TTK’nın 4. maddesi hükmünün zımnen ilga edilmiş olduğu da ileri sürülemez. Sonuç olarak, TBK’nın 444-447 maddelerinden doğan rekabet yasağının ihlaline dair uyuşmazlıklara bakma görevinin TTK’nın 4/1–c maddesi gereğince aynı Kanunun 5. maddesi uyarınca Ticaret Mahkemelerine ait olacağına, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 13 ve 43. Hukuk Daireleri ile 12 ve 14....

                  UYAP Entegrasyonu