İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; işçi ile işveren arasında sözleşmenin sona ermesinden sonraki dönem için rekabet yasağına ilişkin bir anlaşma olmadıkça, Borçlar Kanunu'ndaki hükümler tek başına işverene talep hakkı vermediği, taraflarca rekabet yasağı konusunda anlaşma yapılmışsa işveren, sözleşmeye aykırı davranıldığını ileri sürerek cezai şart ya da tazminat talebinde bulunabileceği, burada borcun kaynağı kanun değil, iş sözleşmesi olduğu,iş sözleşmesi devam ederken işçinin sadakat borcu gereği zaten rekabet yasağı bulunduğundan bu konuda ayrı bir anlaşmanın varlığına gerek olmadğı, rekabet yasağının ihlali halinde işveren, iş sözleşmesine aykırı davranıştan ötürü sözleşmeyi haklı nedenle feshedebileceği gibi, varsa zararının tazminini de isteyebileceği,Türk Borçlar Kanunu'nun rekabet yasağının sona ermesini düzenleyen 447.maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak ya da işçi tarafından haklı nedenle feshedilmiş olması halinde rekabet yasağının sona ereceği...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : Mahkemece; işçi ile işveren arasında sözleşmenin sona ermesinden sonraki dönem için rekabet yasağına ilişkin bir anlaşma olmadıkça, Borçlar Kanunu'ndaki hükümler tek başına işverene talep hakkı vermediği, taraflarca rekabet yasağı konusunda anlaşma yapılmışsa işveren, sözleşmeye aykırı davranıldığını ileri sürerek cezai şart ya da tazminat talebinde bulunabileceği, burada borcun kaynağı kanun değil, iş sözleşmesi olduğu,iş sözleşmesi devam ederken işçinin sadakat borcu gereği zaten rekabet yasağı bulunduğundan bu konuda ayrı bir anlaşmanın varlığına gerek olmadğı, rekabet yasağının ihlali halinde işveren, iş sözleşmesine aykırı davranıştan ötürü sözleşmeyi haklı nedenle feshedebileceği gibi, varsa zararının tazminini de isteyebileceği,Türk Borçlar Kanunu'nun rekabet yasağının sona ermesini düzenleyen 447.maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak ya da işçi tarafından haklı nedenle feshedilmiş olması halinde rekabet yasağının sona ereceği...
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; Davacı tarafından, talep edilen cezai şart bedeli tam olarak belirlenebilir nitelikte olduğundan işbu davanın belirsiz alacak veya kısmi dava şeklinde açılması mümkün olmadığını, davacının hukuki yararının bulunmadığını, bu sebeple, işbu davanın esasa girilmeksizin usulden reddinin gerektiğini, Rekabet Yasağı ve Sır Saklama Yükümü Sözleşmesi’nin geçersiz olduğuna hükmedilerek huzurdaki davanın esastan reddini, sayın mahkeme aksi kanaatte ise, Rekabet Yasağı ve Sır Saklama Yükümü Sözleşmesi’nin sona erdiğine hükmedilerek huzurdaki davanın esastan reddini, Rekabet Yasağı ve Sır Saklama Yükümü Sözleşmesi’nin ihlal edilmediğine hükmedilerek huzurdaki davanın esastan reddini, mahkeme aksi kanaatte ise, Rekabet Yasağı ve Sır Saklama Yükümü Sözleşmesi’ndeki cezai şart hükmünün geçersiz olduğuna hükmedilerek huzurdaki davanın esastan reddini, cezai şart miktarının tenkisini, yargılama gideri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine...
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ile davalı arasında 11.06.2007 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşme ve eki niteliğindeki rekabet yasağı sözleşmesi ile davalı hakkında rekabet yasağının öngörüldüğü, 24.12.2009 tarihinde davacı şirketteki çalışması sona eren davalının 28.01.2012 tarihinde dava dışı şirkette çalışmaya başladığı, davalının sonradan çalışmaya başladığı şirket ve bu şirketin organik bağı bulunan şirketin davacı şirketle aynı sektörde faaliyet gösterdikleri, taraflar arasındaki sözleşmede rekabet yasağının üç yıllık süre ve Ege, Marmara ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri ile sınırlandırıldığı, ancak yer bakımından getirilen rekabet yasağının, Türkiye'nin belli başlı sanayi şehirlerini kapsaması nedeni ile davalının iktisadi geleceğini hakkaniyete aykırı şekilde güçleştirdiği, yine üç yıllık sürenin de makul görülmediği, dolayısıyla taraflar arasında akdedilen sözleşmedeki rekabet yasağı şartının geçerli olmadığı, kaldı ki rekabet...
Buna göre rekabet yasağı sözleşmesinden söz edilebilmesi için ilk olarak işçinin fiil ehliyetine sahip olması ve iş sözleşmesinin kurulması sırasında veya iş ilişkisi devam ederken işçinin sözleşmenin sona ermesinden sonra rekabet etmeyeceğine ilişkin bir hükmün yazılı olarak iş sözleşmesine konulması veya bu konuda ayrı bir sözleşmenin (rekabet yasağı sözleşmesi) yapılması gerekmektedir. Fiil ehliyetine sahip işçi tarafından yazılı olarak yapılan rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için iki temel şartın daha birlikte yer alması zorunludur. Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesinin ilk şartı, işverenin bu sözleşme nedeniyle korunmaya değer haklı bir menfaatinin bulunmasıdır. Zira rekabet yasağının getirilmesindeki amaç, işçinin işyerinde öğrendiği üretim sırlarını veya işverenin işleri hakkındaki bilgisini iş ilişkisi sona erdikten sonra işverenle rekabet edecek tarzda kullanmasının önüne geçilmesidir....
Bu hüküm iş ilişkisinin devam ettiği döneme ilişkin olup iş ilişkisi sona erdikten sonra işçinin rekabet yasağı TBK 444 vd maddede düzenlenmiştir. Bu maddede işçinin işverene karşı herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekte, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Bu şekilde yapılmış yazılı bir rekabet yasağı sözleşmesi olmadıkça madde de belirtilen hususların meydana gelmesi işçinin sorumluluğunu gerektirmez. Rekabet yasağı sözleşmesi bulunması hâlinde bu yasağa aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlüdür (TBK 446/1)....
Maddesinde açıkça rekabet yasağı kaydının, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerli olduğu düzenlenmiştir. Buna göre rekabet yasağının konusu işçinin iş ilişkisi içinde öğrendiği işverene ilişkin bilgiler oluşturmaktadır. TBK'nın 446. maddesinde de, rekabet yasağına aykırı davranan işçinin, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlü olduğu ve işçinin kararlaştırılmışsa cezai şarttan da sorumlu olduğu düzenlenmiştir....
Somut olaya döndüğümüzde, rekabet sözleşmesinde rekabet yasağı süresinin 1 yıl ve rekabet mahalli olarak Marmara Bölgesi'nin belirlendiği, bu surette rekabet yasağı sözleşmesinin süre ve yer bakımından TBK 445/1. maddeye uygun olduğu, davalının davacı iş yerinden ayrıldıktan sonra 1 yıl dolmadan davacının faaliyet gösterdiği alanda ve aynı il sınırları içerisinde başka bir işletmede işe girmesi karşısında, rekabet yasağının aynı il sınırları içinde geçerli olduğunun kabulü ve coğrafi sınırın aynı il ile sınırlandırılması neticesinde, TBK'nın 445/2. maddesindeki hüküm ve koşullar bakımından rekabet yasağı hükmünün geçerli olduğu ve davalı tarafından rekabet yasağının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Öte yandan yukarıda da açıklandığı üzere ayrılan işçinin söz konusu gizli bilgileri kullanmış olması veya kullanılan gizli bilgilerin fiilen önceki işverene zarar vermesi şart olmayıp, böyle bir ihtimalin varlığı yeterlidir....
Rekabet yasağının yürürlüğe girip girmemesi şöyle sınıflandırabilir:İşçi sözleşmesinin işçi tarafından feshi; iş sözleşmesinin işçi tarafından haklı nedenle feshi: Rekabet Yasağı Uygulanmaz; İş sözleşmesinin işçi tarafından süreli feshi (istifa) : Rekabet Yasağı Yürürlüğe Girer; İşçi sözleşmesinin işveren tarafından feshi; iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedenle feshi: : Rekabet Yasağı Yürürlüğe Girer; iş sözleşmesinin işveren tarafından işletme gerekleriyle süreli feshi: : RekabetYasağı Uygulanmaz; iş sözleşmesinin işveren tarafından işçinin yetersizliğinden ve davranışlarından kaynaklanan nedenlerle süreli feshi: Rekabet Yasağı Yürürlüğe Girer; iş sözleşmesinin işveren tarafından kötü niyetle feshi: Rekabet Yasağı Uygulanmaz; İş sözleşmesinin işveren tarafından haksız feshi: Rekabet Yasağı Uygulanmaz......
İşçi işe alındığı andan işten çıkarılacağı ana kadar işverene karşı rekabet yapamaz. Zira, söz konusu zaman parçası içinde yapılmış rekabet, sadakat borcuna aykırılık oluşturur. İşçinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25./II. b, d ve e bentleri gereğince doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması sadakat borcunun ihlali olarak kabul edilmiş; bu halde işverenin iş akdini feshedebileceği gibi tazminat da isteyebileceği hükme bağlanmıştır. Rekabet etmeme borcu ise işçinin öteki borçları gibi her iş sözleşmesi için söz konusu olan borçlardan değildir. İş sözleşmesinin devamı süresince işçinin işverenle rekabet etmemesi sadakat borcu içinde yer alan bir yükümlülüktür. Buna karşılık, taraflar iş ilişkisi devam ederken sözleşmenin bitiminden sonra işçinin rekabet etmeyeceğine ilişkin bir hükmün iş sözleşmesine konulmasını veya bu konuda ayrı bir sözleşme (rekabet yasağı sözleşmesi) yapılmasını kararlaştırabilirler....