İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, kredi sözleşmesinden doğan borca karşılık ipotek verenin 3. şahıs konumunda olduğu, 3. şahıs tarafından verilen ipotek akit tablosundan asıl borçlunun borcunun rehin ile teminat altına alındığının anlaşıldığını, rehin açığı belgesine dayanılarak borçtan şahsen sorumlu olmadığı anlaşılan davalı ipotek verenin 3. kişinin rehin açığı belgesine konu davacının bakiye alacağından hukuken sorumluluğu bulunmadığı, davalı aleyhine takip başlatılması ve itiraz üzerine takibin devamına yönelik olarak işbu davanın açılmasının hukuki dayanaktan yoksun olduğu, davalının icra takibine vâki itirazının haklı olduğu, davanın haklılığının sabit olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Mesela; müflisin satış, trampa veya hibe yolu ile taşınır ve taşınmaz bir malını başkasına devretmesi, bir mal üzerinde rehin veya irtifa hakkı tesis etmesi, bir borcunu ödemesi, takas etmesi, alacağını tahsil etmesi, alacağından feragat etmesi, alacağını başkasına temlik etmesi... gibi" şeklinde belirtildiği, müflis/alacaklı vekilinin tüm hacizlerin kaldırılması talebinin yerleşik Yargıtay kararlarına göre borcun haricen ödendiğine karine teşkil ettiği, bu hali ile müflis alacaklının alacağını tahsil etmesinin İİK’nun 191. maddesi kapsamında kısıtlandığını, bu aşamada tahsil harcı yatırılmış olsa dahi hacizlerin kaldırılması işleminin ancak oluşturulan iflas idaresinin iznine bağlı olduğundan bahisle şikayetin reddine karar verilmiştir....
İcra müdürlüğünce yapılan 28.5.2015 tarihli dosya hesabına göre bakiye borç miktarının 268.491,79 TL olduğu ve bu tutarı karşılar nitelikte olan 274.000,00 TL bedelli teminat mektubunun 15.6.2015 tarihinde icra müdürlüğüne sunulduğu anlaşıldığından, borçlu tarafından, dosya borcunun tamamı (asıl alacak ve fer'ileri) icra dairesine depo edilmiş olmakla, mahkemece, aşkın hale gelen hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, ikinci kez 287.000,00 TL tutarındaki teminat mektubu alınmak suretiyle hacizlerin kaldırılması yerinde olmadığı gibi mahkemece fuzuli olarak alınan 287.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun borçluya iadesi talebinin reddi de isabetsizdir....
İcra Müdürlüğü’nün 2019/948 E. ve 2019/949 E. sayılı dosyaları ile takip başlatıldığını, iptali istenen takiplere konu üç taşınmaz her ne kadar hesap kat ihtarında belirtilmiş olan aynı kredi borcunun tahsili amacıyla teminat olarak alınmış olsa da, ipotek resmi senedi ve akit tablosu incelendiğinde rehinlerin toplu rehin olduğuna dair herhangi bir ibarenin bulunmadığını, rehin tesis anında taraflar her bir taşınmaz için tesis edilen rehnin bağımsız ayrı bir rehin olduğunu özellikle ipotek limitlerini belirterek her bir taşınmaz için ayrı ipotek senedi düzenleyerek rehinlerin tesis edilmiş olmasıyla iradelerini ortaya koyduklarını, toplu rehin olgusunun açıkça belirtilmediğini, takip talepleri ve icra emirlerinde ipotek limitiyle sınırlı olmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla tahsil talebinde bulunulduğunu, mükerrer tahsilatın söz konusu olmayacağını ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....
- İpotek kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ve bir taşınmaz değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı bir ayni haktır. İpotek tesisi için rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasındaki anlaşmanın (rehin sözleşmesi) bulunması ve rehin sözleşmesinin Türk Medeni Kanununun 856. maddesi gereğince tapu siciline tescil edilmesi gerekir. Alacak sona erdiği halde alacaklı, terkin taahhüdünü iradesiyle yerine getirmezse, taşınmaz maliki ipoteğin fekkini (kaldırılmasını) dava yolu ile isteyebilir. -Bir davada alacağın varlığını ispat etmek alacaklı olduğunu iddia eden tarafa aittir. Buna göre ispat yükü dava konusu ipotekten lehine hak çıkaran ve bu ipotek nedeniyle alacaklı olduğunu isteyen davalı taraftadur....
(Yargıtay 3.HD. 02/07/2014 tarih, 2014/3996 E., 2014/10923 K.) 21.05.2015 tarih 11223 yevmiye sayılı resmi akitte "...alıcı T1 bizzat yukarıda belirtilen beyanlar ve rehin hakları sütununda yer alan tüm takyidat/ belirtmeleri bilerek ve kabul ederek bu satışı aynı bedelle kabul ettiğini ..." ibaresi yer almakta olup, bu ibareden taşınmazı satın alan davacı T1’in, davalı T3’in bankaya olan kredi borcunu dolayısıyla ipotek borcunu şahsen üstlendiği sonucuna varılamamaktadır....
Makinanın teferruat listesine şerh verilmediğinden haczinin mümkün olmadığı belirtilmiş, mahkemece bilirkişinin bu beyanı dikkate alınarak bu makine ile ilgili haczin kaldırılması isteğinin reddine karar verilmiştir. Türk Medeni Kanununun 686. maddesinde açıklandığı gibi bir mahcuzun teferruat niteliğinde olup olmadığının açıkça tespit edilmesi zorunludur. Söz konusu makinanın ipotek listesinde belirtilmemiş olması, onun teferruat niteliğinde olup olmadığının incelenmesine engel değildir. Zira, Türk Medeni Kanununun 862/1. maddesi gereğince rehin, taşınmazı bütünleyici parçaları ve eklentileri ile birlikte yükümlü kılacağı için teferruat niteliğinin araştırılması gerekir. Şayet yapılacak inceleme sonucunda şikayete konu malın teferruat niteliğinde olduğu belirlenirse İİK'nun 83/c maddesi ve TMK'nun 862/1. maddesi uyarınca rehin kapsamında kalacağından ayrı haczi mümkün değildir. Mahkemece eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsizdir....
Şikayetçiye icra emri, kıymet takdiri raporu ve satış ilanı usulüne uygun tebliğ edilerek, 14.06.2010 tarihinde gayrimenkul 70.000,00 TL ye ihale edilmiştir. Alacaklı vekili talebi üzerine, icra dairesince ihale bedeli alacağı karşılamadığından İİK.nun 152.maddesi gereğince 14.12.2010 tarihli ve 114.289,00 TL'lik rehin açığı belgesi düzenlenmiştir. Rehin açığı belgesinde borçlu olarak sadece ipotek veren sıfatına sahip malik Kubilay Kılıç gösterilmiştir. Malik ... 26.01.2012 harç tarihli dilekçesinde; diğer şikayet nedenleri yanında takipte ipotek limitinin aşılamayacağı ve ipotek veren 3. kişi olarak hakkında rehin açığı belgesi düzenlenemeyeceği yönündeki şikayetlerini de bildirmiştir. Mahkemece istem süreden reddedilmiştir....
Somut olayda, dava konusu uyuşmazlığın konut satımından kaynaklı tapu iptal ve tescili ile ipotek ve hacizlerin kaldırılmasına ilişkin olduğu, her ne kadar dava öncesinde davalı hakkında iflas kararı verilmiş ise de; davada, davalı/müflis şirketin iflas masasına giren mal ve haklara ilişkin alacak iddiasının söz konusu olmadığı, diğer bir deyişle davanın kayıt kabul davası niteliğinde bir alacağa ilişkin bulunmadığı ve davacının tapu iptali ve tescil istemi ile ipotek ve hacizlerin kaldırılması talebi yönünden İİK'nın 235. maddesinin uygulama alanının bulunmadığı, davacı ile davalı müflis şirket arasında 6502 sayılı Kanun kapsamında tüketici işlemi bulunduğu, davacının satıcı ve yüklenici olan davalı muflis şirket karşısında tüketici konumunda olduğu, dolayısıyla tüm davalılar yönünden özel görevli mahkeme olan tüktici mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmakla; husumet iflas masasına yaygınlaştırılmak suretiyle uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde çözümlenmesi gerekmektedir....
İpotek, kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ve bir taşınmaz değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı bir ayni haktır. İpotek tesisi için rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasındaki anlaşmanın (rehin sözleşmesi) bulunması ve rehin sözleşmesinin Türk Medeni Kanununun 856. maddesi gereğince tapu siciline tescil edilmesi gerekir. Alacak sona erdiği halde alacaklı, terkin taahhüdünü iradesiyle yerine getirmezse, taşınmaz maliki ipoteğin fekkini (kaldırılmasını) dava yolu ile isteyebilir. Borcun ifa edilmesi sebebiyle açılan ipoteğin kaldırılması davasında rehin verenin rehinli alacaklıya karşı borcunun bulunup bulunmadığı, yani kaldırma talebinin şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususu belirlenmelidir. Alacağın varlığı ve ödenip ödenmediğine ilişkin delillerin toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekir....