nin düzenlediği vasiyetname ile kendisinin ve annesinin miras dışı kaldıklarını öğrendiğini, bu nedenle vasiyetnamenin iptali davası yanında mirasbırakanın sağlığında davalı erkek çocukları lehine yaptığı kazandırmalara yönelik muris muvazaası nedeniyle tapu iptali-tecil ve tenkis davaları açtığını, ancak davalıların hazırladıkları üç adet protokol ile kendisine uzlaşma teklif ettiklerini, bunlardan birinin imzalandığını, diğer protokolün pürüzler kalktıktan sonra imzalanacağının kararlaştırıldığını, protokol uyarınca davalılar aleyhine açtığı davalardan feragat ettiğini; ancak imzalanacağı bildirilen protokolün imzalanmadığını, davalıların aldatıcı beyanlarla şimdiye kadar kendisini oyalayıp kandırdıklarını anladığını ileri sürerek taksim protokolünün iptaline ve feragat ettiği davalardaki feragatlerin feshine karar verilmesini istemiştir....
Dava konusu cezai işlemlerin dayanağı olan protokol maddelerinde değişiklik olduğu sabit olup, 2016 yılında yürürlüğe giren protokolün ilgili maddesinin olaya uygulanıp uygulanamayacağı üzerinde durulmalıdır. Zira 2016 protokolünün 6.12. maddesinde 2016 protokolünün uygulanabilmesi için “ ...cezai şart uygulanan eczacının bu işleme karşı dava açmış olması ve açılan davanın Protokolün yürürlüğe girdiği tarihte kesinleşmemiş olması hali....” yeterlidir....
uhdesinde fazla kaldığını kabul ettiği 4,5 villanın da bedelini ispat ettiği masrafları düşerek davacıya ödeyeceğini, davalının ne noter ihtarında ne de dava sırasında yaptığı masraflara ilişkin bir belge sunmadığını, zira kaba inşaatlar bittikten sonra tek kuruş masraf yapılmadığını, inşaatlar kaderine terk edildiğini, protokolün tamamına bakıldığında, davalının müvekkiline borçlu olduğunu ve bu kapsamda borcun ifası ile davalardan vazgeçme karşılığında 4,5 villanın müvekkile verilmesinin kararlaştırıldığının görüleceğini, ortada gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi olmadığını, davalının ortaklık kapsamındaki borçlarını ödemesi için kararlaştırılan bir husus bulunduğunu, müvekkilinin protokolün genel şartlarına uyduğunu, protokol kapsamındaki parayı davalıya ödediğini, protokolün 5. maddesi yorumlanırken protokolün diğer maddelerinden bağımsız hareket edilemeyeceğini, zira diğer maddelerde adi ortaklıkla ilgili müvekkilinin yaptığı ödemeler, verdiği hisselerden bahsedildiğini, 5. maddenin...
Sokak No: ... adresinde bulunan ve işbirliği protokolü uyarınca davacı tarafından kullanılan taşınmazın, protokolün iptal edilmesi nedeniyle davacının tahliyesine ilişkin Muratpaşa Kaymakamlığının ... tarih ve ... sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır. İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : ... İdare Mahkemesinin temyize konu kararıyla; davacı ile Antalya Büyükşehir Belediyesi arasındaki protokolün iptali sebebiyle davacının taşınmazları herhangi bir sözleşmeye dayanmadan kullandığı ve fuzuli şagil durumuna düştüğünden 2886 sayılı Kanuna göre tahliye edilmesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Mahkemece, sözleşmenin feshi kararının iptaline, protokolün 6.3.3 maddesi gereği kurumun uygulama kararı aldığı 36.280,00 TL cezanın kaldırılarak yerine 2.775,05 TL para cezası ve bir kez uyarı yapılabileceğine, yine protokolün 6.3.10 maddesi gereği 7.256,11 TL para cezası ve bunun bir kez uyarısının iptaline, 6.3.19 maddesi gereği 10.000,00 TL para cezasının iptaline, yine protokolün 4.3.6 maddesi gereği kurum zararı olan 555.01 TL'nin 291.12 TL’na 13.07.2010 tarihinden 263,89 TL’na 16.08.2010 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir....
Başkanlığı arasında imzalanmış olan protokolün 6.3.24 maddesi gereğince uygulanan sözleşmenin feshi ile (1 yıl süreyle) sözleşme yapılamayacağına dair cezai işlemin ise 2012 yılı protokolünün 5.3.14 maddesi gereğince sözleşmenin feshi ile (3 ay süreyle) sözleşmenin yapılamayacağı şeklinde uygulanması gerektiğinin tespitine, bu hale göre kurumun uygulamış olduğu cezanın bu şekle dönüştürülmesine, bu duruma göre taraflar arasındaki muarazaanın giderilmesine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Davaya konu, 2009 yılı protokolünün 6.3.24 maddesinin, 01.01.2016 tarihinde yürürlüğe giren 2016 protokolünün, protokolün yürürlüğe girdiği 01.01.2016 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırıldığı sabit olmakla beraber 6.12 maddesinde “Bu Protokolün yürürlük tarihinden önce herhangi bir nedenle Kurumca veya Kuruma devredilen kurumlarca sözleşmesi feshedilen ve/veya cezai şart uygulanan eczacının bu işleme karşı dava açmış olması ve açılan davanın Protokolün yürürlüğe girdiği tarihte...
. 2- Asıl dava davacısı önce protokolün yürürlükte olduğunun ve temlik alan davalı varlık yönetim şirketini de bağlayacağının tesbitini istemiş, ıslahla davasını menfi tesbit davasına dönüştürmüştür....
Bankası vasıtası ile 50.000,00 TL, 09/10/2020 tarihinde 30.000,00 TL olmak üzere toplam 80.000,00 TL ödeme yaptığı, tarafların protokolün diğer maddelerindeki taleplerinin hukuki yorum gerektirdiği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir. Taraflar arasındaki 01/09/2020 tarihli protokolün varlığı hususunda itilaf bulunmayıp; protokol maddelerinin yorumlanması hususunda itilaf bulunmaktadır. Dosyamız arasında mevcut ... Bankası ait dekontun incelenmesinde; 30/09/2020 tarihinde 50.000,00 TL, 09/10/2020 tarihinde 30.000,00 TL olmak üzere toplam 80.000,00 TL ödemenin yapıldığı, protokolün yapılan incelemesinde taraflara karşılıklı olarak hak ve yükümlülükler tanıdığı, taraflar arasındaki protokolün 1. Ve 3. Maddesi gereğince 66.500,00 TL gelir vergisi ile davacı yanın ayrılma bedeli olan 80.000,00 TL olmak üzere toplam 146.500,00 TL'nin 31/12/2020 tarihinde ödemeyi aksi halde protokolün 5....
Davalı, tahliye davası ve açılan alacak davasında dava konusu protokolün geçersizliğinin ileri sürülmediğini, bu nedenle bu davanın açılmasında hukuki yararın bulunmadığını, kaldı ki tahliye aşamasında dava konusu protokolün icranın geri bırakılması niteliğinde bir belge olduğunun Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nce kabul edilip HGK'nca tasdik edildiğini, tüm bu sürecin tereddütsüz bir temsil yetkisinin varlığına karine teşkil ettiğini, protokolün sulh niteliği taşıdığını ve asli edimlerinin bilirkişi raporu ile belirlenen tazminatın ödenmesi, otel satılırsa tahliye edilmesi, satılmazsa kira sözleşmesinin yenilenmesi olduğunu, satış gerçekleşmediğinden tali nitelikteki diğer edimlerin muaccel hale gelmediğini, davacı idarenin protokolün 1 ve 3 nolu edimlerini yerine getirmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir....
Noterliğinin 10.03.2017 tarihli 03588 yevmiye nolu kat karşılığı inşaat sözleşmesini imzaladığı belirtilerek protokolün iptalinde davacının hukuki yararı bulunmadığı gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf mahkemesince, davanın reddine yönelik hukuki yarar yokluğu gerekçesinin usul, kanun ve dosya kapsamına aykırı olduğu gerekçesi ile kararın kaldırılarak, sözleşmenin (protokolün) iptali koşulları bulunmadığından davanın esastan reddine karar verilmiştir. Davacı vekili, temyiz isteminde bulunmuştur....