"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Edimin ifasına fesat karıştırma, ihmali ve icrai davranışla görevi kötüye kullanma, özel belgede sahtecilik HÜKÜM : Beraat Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: 5237 sayılı TCK'nın 236. maddesinde edimin ifasına fesat karıştırma halleri yasa koyucu tarafından tahdidi olarak sayılmış olup, maddede sayılan seçimlik hareketlerin ya da faillik durumunun genişletilmesinin anılan Yasanın 2. maddesindeki kanunilik ilkesine aykırılık teşkil edeceğinde bir kuşku bulunmadığı, her ne kadar bir kısım öğretide özgü suç olarak kabul edilmese de madde metni gerekçesiyle birlikte incelendiğinde; 2. fıkranın “a” ve “b” bentlerinde yüklenici konumundaki kişiler ve temsilcileri ile edimin ifası sürecinde görev alan ilgili kamu görevlilerinin, “c”, “d” ve “e” bentlerinde ise edimin ifası sürecinde görev alan ilgili kamu görevlilerinin suçun faili olabileceği, dolayısıyla söz konusu suçun...
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO:2023/349 Esas KARAR NO :2024/681 DAVA:İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) DAVA TARİHİ:25/05/2023 KARAR TARİHİ:23/10/2024 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında kargo sözleşmesi imzalanmış olduğunu, müvekkilinin taşıma taahhüdünü sözleşmede yer aldığı ve gerektiği gibi yerine getirdiğini, fatura düzenleyip davalıya ulaştırdıklarını ancak davalı tarafından edimin ifa edilmediğini, alacağın tahsili amacıyla davalı taraf ile defalarca iletişime geçmelerine rağmen borcun ödenmediğini, bunun neticesinde icra takibi başlattıklarını, davalı tarafından takibe itiraz edilmesi neticesinde takibin durduğunu ve davalının itirazında kötüniyetli olduğunu beyanla davalının .... İcra Müdürlüğünün ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık, mahkemece taraflar arasındaki 06.01.1997 tarihli protokolden kaynaklanan alacak olarak nitelendirilmiş olup, aynı protokolden kaynaklanan başka bir uyuşmazlığın temyiz incelemesi Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 09.07.2004 tarih 2009/827 E.- 2009/9663 K.sayılı ilamı ile çözümlenmiştir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 13.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 13.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 10.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, müvekkilinin protokolden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacı tarafından yapıldığı iddia edilen ödemelerin ne için ve kim tarafından yapıldığının belli olmadığını, ödemelerin bazılarının murisin terekesine ait borçlar olmadığını, davacının kötüniyetli olduğundan müvekkili lehine tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmalık, mal rejiminin tasfiyesine yönelik protokole uyarınca davalının davacıya borcunun olup olmadığı, kötüniyet tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava, itirazın iptali (mal rejiminin tasfiyesine yönelik protokole dayalı) istemine ilişkindir. 2....
Tarafların aralarında 19.04.2017 tarihli sözleşme ve ek protokol yaptıkları, bu sözleşme uyarınca taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, yine aralarında 27.04.2018 tarihinde "Protokol başlıklı" sözleşme yaptıkları, bu sözleşme uyarınca davalı hizmet verenin sözleşme ve protokolden kaynaklı borç yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeni ile davacı------ tutarında bir bedel daha ödeyeceğini, bu nedenle zarara uğradığını, davalının davacı şirkete toplam 581.314,37 TL borcu bulunduğunu, kayıtsız ve şartsız kabul ettiği tartışmasız anlaşılmakla birlikte davacının protokolde yer alan; davacının ödemek zorunda kalacağı bedeller ile uğrayacağı bakiye zararlar kapsamında işbu davaya konu edilen takibe konu alacak miktarı kadar davacının davalıdan talep edebileceği zarar tazminine ilişkin alacağı bulunup bulunmadığı uyuşmazlık konusudur....
Burada hemen belirtilmelidir ki, Borçlar Kanununda bir tanımı yoksa da ifa, borç ilişkisinde borçlunun yüklendiği “edim”in sözleşme ve yasanın belirlediği çerçevede yerine getirilmesi demektir.Eğer edim bir şey (vermek) veya (yapmak) şeklinde ise ifa, o şeyi alacaklıya ifa maksadı ile teslim etmek, ya da o işi yapmak suretinde belirir.Edim bir şeyi (yapmamak) dan ibaret ise ifa, borçlunun bu taahhüdünü ihlal etmemesi halinde gerçekleşir. İfanın konusu,borçlanılan edimdir. Edimin konusu ile ifanın konusu ilke olarak aynıdır.Borçlu,alacaklıya yalnız borçlanılan edimi ifa etmek suretiyle borçtan kurtulur; bu suretle borç sona erer. Alacaklı da esas itibariyle borçludan yalnız borçlanılan edimin ifasını talep edebilir. Alacaklı ve borçlu borçlanılan edimle bağlı olup, başka bir edim ifa konusu olamayacağı gibi talep de edilemez....
Bozmaya uyularak gereği yerine getirilmek, delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükmü usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA 22/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Dosyada yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacı şirket ile davalı şirket arasında imzalanan 01/01/2019 tarihli Kaba İnşaat Taşeron Sözleşmesi'nden kaynaklı davalı tarafa teminat karşılığında verildiği iddia edilen ONB Finansbark'a ait keşidecisi ... olan 100.000,00 TL bedelli, ... no'lu çek nedeniyle davacının herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığının tespiti ve söz konusu teminat çekinin davacıya iade edilmesi istemi ile iş bu davanın açıldığı görülmüştür. Taraflar arasında imzalanan Kaba İnşaat Taşeron Sözleşmesi uyarınca tarafların edimlerini ayrıntılı olarak belirtildiği ve davacı tarafından davalıya 100.000,00 TL bedelli ve sözleşmede tarif edilen çekin teslim edildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafça sözleşme gereği edimin yerine getirildiği iddia edilmiş, buna ilişkin kayıtların da dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır....
olan ve TCK'nın 236/2-d maddesi uyarınca edimin ifası sürecinde görev alan kamu görevlisi tarafından işlenebilen edimin ifasına fesat karıştırma suçuna iştirak eden diğer kişilerin azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilecekleri, somut olayda ise kamu görevlileri hakkında açılmış bir dava bulunmadığı, suçun adli birimlere intikalinden önce 26/11/2007 tarihinde köylere hizmet götürme birliği tarafından yapılan ihtara rağmen söz konusu yolun ihale şartnamesinde belirtilen koşullara uygun olarak düzenlemediği gerekçesiyle söz konusu yol yapım çalışmasına ilişkin ......
, “c”, “d” ve “e” bentlerinde ise edimin ifası sürecinde görev alan ilgili kamu görevlileri suçun faili olabileceğinden, dolayısıyla söz konusu suçun özel faillik niteliği taşıyan kimselerce işlenebileceğinde bir tereddüt bulunmadığının kabulü gerektiğinden, 5237 sayılı TCK'nın 40/2. maddesine göre özgü suç niteliğinde olan ve TCK'nın 236/2-d maddesi uyarınca edimin ifası sürecinde görev alan kamu görevlisi tarafından işlenebilen edimin ifasına fesat karıştırma suçuna iştirak eden diğer kişilerin azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilecekleri, somut olayda ise kamu görevlileri hakkında açılmış bir dava bulunmadığı, idare tarafından sözleşmenin feshine karar verilmiş olması nedeniyle de kamu görevlilerinin hukuka aykırı bir eylemlerinin de tespit edilemediği, faili olmayan suçta şerikliğin de mümkün olamayacağı nazara alınarak sanığın beraati yerine, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi, Kabule göre de; Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015...