Hükmü, davacı temyiz etmiştir. 1-Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden 16640 m2 yüzölçümündeki 252 sayılı parselde davacının 195/16640, davalının ise 325/16640 payı bulunduğu, kısaca 252 sayılı parselde paylı malik oldukları anlaşılmaktadır. Kuşkusuz, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşların payına elatmalarının önlenmesini her zaman isteyebilir. Ancak, o paydaşın taşınmazda payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa elatmanın önlenmesi davası dinlenemez. Yerleşik Yargıtay uygulamasına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorunu elatmanın önlenmesi davasıyla değil kesin sonuç sağlayacak taksim veya şüyuun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözülebilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 27.03.2014 gününde verilen dilekçe ile paylı mülkiyette ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03.07.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan ... Belediye Başkanlığı vekili ve ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, paylı mülkiyette ortaklığın giderilmesine ilişkindir. Davacı, davalılarla dava konusu taşınmaz olan 6889 ada 4 parsel sayılı taşınmazda paylı malik olduğunu, ortaklar arasında akdedilmiş herhangi bir taksim anlaşmasının bulunmadığını, ortaklığın satış suretiyle giderilmesini talep etmiştir. Davalılar, davanın reddini talep etmişlerdir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalılar ......
Çekişme konusu 126 ada 15 parsel kadastro yoluyla paylı mülkiyet şeklinde 1/15 payı davacı ..., 1/15’er payları dava dışı....nün diğer mirasçıları .....adlarına, 5/15 pay ......ile kalan 5/15 pay ise davalı ... oğlu ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Dosya içerisindeki tapu kaydından da anlaşıldığı gibi, tapu pay malikleri arasındaki ilişki elbirliği mülkiyeti şeklinde olmayıp, paylı mülkiyet esasına göredir. Paylı mülkiyette her paydaşın kendi payı yönünden, diğer paydaşlardan bağımsız mülkiyet hakkı vardır. Başka bir anlatımla paylı mülkiyette pay malikleri diğer paydaşların olurlarını almadan tek başına dava açıp yürütme hak ve yetkisine sahiptirler. Ne var ki Mahkemece, yanılgıya düşülerek dava, dava şartı yokluğundan reddedilmiştir. Tapu kaydına göre 1/15 pay maliki olan davacı ...’nün kendi payı yönünden iddia ve savunma çerçevesinde taraf delilleri ..........
Davalı T4 vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın açılmasında hukuki bir yarar bulunmadığını, paylı mülkiyette veya elbirliği mülkiyette hissedarların her birinin yasal önalım hakkının olduğunu, davacı tarafça herhangi bir başvuru veya uzlaşma görüşmesi çağrısı yapılmaksızın davanın açıldığını, ayrıca taraflar arasında fiili taksimin gerçekleştiğini belirterek davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığın giderilmesinin satış suretiyle yapılabileceği, aynen taksimin mümkün olmadığı gerekçesiyle Konya ili Akşehir ilçesi Gölçayır Mah. 102 ada 17 parsel , 102 ada 31 parsel, 102 ada 32 parsel, 117 ada 79 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın tüm hak ve mükellefiyetleri ile birlikte umum arasında açık artırma suretiyle satılarak giderilmesine karar verilmiştir....
Türk Medeni Kanununun 688. maddesinde paylı mülkiyette paydaşlardan her birinin kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olduğu hüküm altına alınmıştır. Paylı malikler arasında zorunlu dava arkadaşlığı da bulunmamaktadır. Somut olayda, çekişme konusu 99 ve 100 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarından davalı tarafta isimleri yazılı kişiler adına paylı mülkiyet biçiminde kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Kayıt maliklerinden ... ve ... dava açılmadan önce ölmüşlerdir....
Türk Medeni Kanunu'nun 698.maddesinde "Hukuki bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir. Paylaşmayı isteme hakkı, hukuki bir işlemle en çok on yıllık süre ile sınırlandırılabilir. Taşınmazlarda paylı mülkiyetin devamına ilişkin sözleşmeler, resmi şekle bağlıdır ve tapu kütüğüne şerh verilebilir. Uygun olmayan zamanda paylaşma isteminde bulunulamaz." hükmü bulunmaktadır. TMK'nun 699.maddesi "Paylaşma, malın aynen bölüşülmesi veya pazarlık ya da artırmayla satılarak bedelinin bölüşülmesi biçiminde gerçekleştirilir. Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin istemi üzerine hakim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir....
Taraflar arasındaki paydaşlıktan çıkarılma davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 09.05.2022 gün ve 2021/7118 Esas, 2022/3280 Karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R HUMK’nun 440/III-2 maddesine göre, istisnaları hariç olmak üzere, sulh hukuk mahkemesi kararları karar düzeltmeye tabi değildir. Bu dava da yasanın öngördüğü istisnalardan olmadığına göre karar düzeltme istemi incelenemez. Yukarıda açıklanan nedenlerle, karar düzeltme isteğini içeren dilekçenin REDDİNE, Yatırılan karar düzeltme harcının yatırana iadesine, 25.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
ÖNALIM HAKKI SAHİBİ) başlıklı Madde 732- Paylı mülkiyette bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını tamamen veya kısmen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlar önalım hakkını kullanabilirler. Denilmek suretiyle ön alım hakkı sahibi diğer paydaşlar olarak tarif edilmiştir. Kanun maddesinin açık lafzından da anlaşılacağı üzere ön alım hakkı diğer paydaşlar tarafından kullanılabilen bir haktır. Davacı , sahip olduğu payları üçüncü kişilere devrederek paydaşlıktan ayrılmış ve ön alım hakkı sahibi sıfatını yitirmiştir. Yargıtay 14. HD 2014/1495- 2600 sayılı kararında belirtildiği üzere; "Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır....
Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır." düzenlemesini içermektedir. TMK'nun el birliği mülkiyet hükümlerini düzenleyen 703.maddesinde ise "Elbirliği mülkiyeti, malın devri, topluluğun dağılması veya paylı mülkiyete geçilmesiyle sona erer. Paylaştırma, aksine bir hüküm bulunmadıkça, paylı mülkiyet hükümlerine göre yapılır." düzenlemesi bulunmaktadır. Bu yasal düzenleme uyarınca paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir. Bu nedenle davacının satış suretiyle paylaşma istemesi davalıların aynen paylaşma istemesine engel teşkil etmez....
Dava konusu taşınmaz paylı mülkiyet hükümlerine tabi olarak davalı ... ile dava dışı paydaşları adına tapuda kayıtlıdır. Paylı mülkiyette paydaşlar arasında mecburi dava arkadaşlığı mevcut olmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı söz konusudur. Paylı mülkiyette her paydaşın payı oranında bağımsız mülkiyet hakkı mevcut olup, bu payda tasarruf edebilir. Her ne kadar davacı 114 ada 1 parselin tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemişse de; diğer paydaşlar aleyhine harcını yatırmak suretiyle usulüne uygun dava açılmadığından, çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, aleyhine dava açılmış olan 1/7 pay maliki ... yönünden delillerin toplanıp tartışılıp değerlendirilerek uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, sadece bir paydaş aleyhine dava açılamayacağı gerekçesiyle usul ve yasaya aykırı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır....