"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, paydaşlar arasında taşınmazın kullanım ve taşınmazdan yararlanma şeklinin belirlenmesi isteğine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14/son maddesi gereğince 01.03.2013 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Hukuk Dairelerinin iş bölümünü düzenleyen 21.01.2013 tarihli ve 2013/1 sayılı Kararı uyarınca ve davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz inceleme görevi Yargıtay 1. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden Yargıtay 1. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 20.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
O halde hakim, paydaşlık ilişkisinin devamında fayda ve zorunluluk olan hallerde, paydaşların sicilden kaynaklanan haklarını ihlal etmeksizin, diğer paydaşların hakları ile bağdaştığı ölçüde, somut olayın özelliğini, taşınmazın konumunu, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetlerini, tarafların ihtiyaç ve gereklerini gözetmek suretiyle paylı malın kullanılmasının zaman veya yer itibariyle paydaşlar arasında ne şekilde bölünebileceğini saptayıp buna göre karar vermek durumundadır. Bunun için de, taşınmaz başında keşif yapılarak, uzman bilirkişilerden açıklanan ölçütleri yansıtan, paylı taşınmazın zaman ve yer olarak bölünme biçimini belirleyen, çeşitli seçenekleri içeren rapor alınması, bunlardan en uygun olanına hükmedilmesi gereklidir. Hal böyle olunca; yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak taraflar arasındaki kullanım biçiminin belirlenmesi gerekirken HMK.'...
e ait 10 nolu parseldeki 4113.16 m2 hisseye ve 38 nolu parseldeki 1510.50 m2 hisseye davalı ... tarafından vaki elatmanın önlenmesine, 23/02/2016 tarihli fen bilirkişisi ... ait bilirkişi raporu kroki-2 de belirtilen ve 10/G ile gösterilen alan ile kroki-3 te 38/E harfi ile gösterilen kısım için TMK 693/2 maddesi uyarınca kullanmak ve yararlanmak üzere davacının kullanımına bırakılmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve TMK 693/2 maddesi gereği taşınmazda kullanma ve yararlanma biçiminin hükmen belirlenmesi isteklerine ilişkindir....
DAVA TARİHİ : 24.10.2011 KARAR : Karar verilmesine yer olmadığı Taraflar arasındaki TMK'nın 693/2 nci maddesine dayalı taşınmazda kullanma, yararlanma biçiminin hükmen belirlenmesinin istenmesi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 1. Hukuk Dairesince, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Mahkeme kararı davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili; 889 (yeni 1262) parsel sayılı taşınmazda TMK 693/2'ye dayalı olarak kullanma yararlanma biçiminin hükmen belirlenmesini dava ve talep etmiştir. II. CEVAP Davalı, derdestlik itirazında bulunarak davanın reddini savunmuştur....
Somut olayda; davacı vekilinin, TMK 693. maddesi gereğince muris Ahmet YILDIZ'dan miras kalan taşınmaz mallar üzerinde hakim tarafından yararlanma ve kullanma hakkının belirlenmesi talepli paylı mülkiyette kullanma ve yararlanma hakkının tespiti istemiyle ihtiyati tedbir talepli dava ikame edildiği, yerel mahkemece ihtiyati tedbir talebinin 23.11.2022 tarihli Tensip Tutanağının 30. maddesi ile reddedildiği, verilen ara kararın davacı tarafından istinafa taşındığı görülmüştür. Mahkemece yapılan yargılama sırasında, davacı vekilinin talebi üzerine 23/11/2023 tarihli tensip zaptı 30 nolu ara kararı sonucunda; ihtiyati tedbir talebinin HMK'nın 389. maddesine uygun düşmediğinden ve ihtiyati tedbirin şartları oluşmadığından bu aşamada Reddine, yönelik karar verilmiştir....
Mad. 693’e göre; “Paydaşlardan her biri, diğerlerinin hakları ile bağdaştığı ölçüde paylı maldan yararlanabilir ve onu kullanabilir.”. Buna göre, her paydaşın, paylı mülkiyet konusu şeyin tamamı (veya bir kısmı) üzerinde yararlanma hakkı bulunmaktadır. Bu hak, ne mekân (yer), ne de zaman itibariyle sınırlandırılmıştır. Fakat paydaşlar, yasanın yalnızca her paydaşın kullanma ölçüsünü belirtmesi nedeniyle bu hususta değişik düzenlemeler getirebilirler. Bu nedenle, taşınmazın kullanma biçimi; tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş ve uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse, kayıtla paylı, eylemsel olarak bağımsız bu oluşumun, tapuda yapılacak resmi taksime ve şüyuun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde imar uygulaması yapılmasına kadar korunması ahde vefa kuralının yanında Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde düzenlenen iyiniyet kuralının da bir gereğidir....
Kullanma olanağı sınırsız değilse (müşterek mülkiyet konusu bir apartmandaki asansörden yararlanma gibi), paydaşların örneğin yerce bölünmüş ya da zamanla değişen bir kullanma anlaşmasıyla kullanmanın biçiminde uyuşmaları gerekir. Açıktır ki, sözkonusu yararlanma, ancak, diğer paydaşların haklarına saygı gösterildiği oranda hukuksal himaye görecektir. Nitekim, Medeni Kanunda, yararlanma hakkının, “diğer paydaşların hakları ile bağdaştığı ölçüde” mevcut bulunduğunu kesin bir biçimde belirtmiştir (TMK.mad.693). Kaldı ki, TMK.mad.2 hükmü gereğince de bu sonuca ulaşılacaktır.Paya uyan bir belirtme ve sınırlandırma olmadığı takdirde, her paydaşın, öbürlerine zarar vermemesi kaydıyla taşınmazı kullanma hakkı vardır. Bu hakkın ölçüsü ise, her somut olayda durumun özelliğini gözönünde tutarak araştırılmak gerekir....
Davacı vekili, tarafların 18 parsel sayılı dava konusu taşınmaza müşterek malik olduklarını, taraflar arasında rızai taksime ve fiili kullanıma dayalı olarak araziyi kullandıklarını, taraflar arasındaki rızai taksim ve fiili kullanıma dayalı olarak davacının kullanmakta olduğu yere davalı tarafından müdahale edilerek ahır yapıldığını ileri sürerek; rızai taksim ve fiili kullanım sonucu davacının kullanımındaki arazi parçasına müdahalenin men'ine, tecavüzlü yapı ve eklentilerinin kal'ine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur . Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve kal talebinin kabulüne karar verilmiştir . Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir . Mahkemece verilen ilk kararda, fiili kullanma biçiminin oluştuğu ve çekişmeli bölümün davacıya bırakıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği , davalı ... vekili tarafından kararın temyiz edildiği, Yargıtay 1....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava, paydaşlar arasında kullanma ve yararlanma biçiminin belirlenmesi isteğine ilişkindir.Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 2797 Sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesi uyarınca temyiz incelemesi Yüksek 6.Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına gönderilmesine, 16.6.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Buna göre, her paydaşın, paylı mülkiyet konusu şeyin tamamı (veya bir kısmı) üzerinde yararlanma hakkı bulunmaktadır. Bu hak, ne mekân (yer), ne de zaman itibariyle sınırlandırılmıştır. Fakat paydaşlar, yasanın yalnızca her paydaşın kullanma ölçüsünü belirtmesi nedeniyle bu hususta değişik düzenlemeler getirebilirler. Bu nedenle, taşınmazın kullanma biçimi; tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş ve uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse, kayıtla paylı, eylemsel olarak bağımsız bu oluşumun, tapuda yapılacak resmi taksime ve şüyuun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde imar uygulaması yapılmasına kadar korunması ahde vefa kuralının yanında Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde düzenlenen iyiniyet kuralının da bir gereğidir.Açıktır ki, söz konusu yararlanma, ancak, diğer paydaşların haklarına saygı gösterildiği oranda hukuksal himaye görecektir....