Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borçlar Kanununun adi ortaklığa ilişkin 520 ve onu izleyen maddeleri gereğince adi ortaklığın kurulabilmesi için yazılı şekil gerekli olmayıp, adi ortaklık sözleşmesi sözlü olarak da yapılabilir.Taraflar arasında ekmek fırını işletilmesi hususunda Temmuz 2006 tarihinde sözlü anlaşma ile adi ortaklık kurulduğu,bilahare bu ortaklığın fiilen son bulduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.Ortaklık son bulduğuna göre tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. BK.nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye,bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin bu sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır....

    HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Asıl dava, adi ortaklıktaki tasfiye payının tahsili, olmadığı taktirde ortaklığın feshi ve tasfiyesi tahsiline; karşı dava, diğer ortak yerine ödendiği iddia olunan katılım payı ve avans ödemelerinin tahsili talebine ilişkin olup, birleşen dava ise, asıl davada ıslah yoluyla arttırılan kısım dışındaki tasfiye payının tahsili talebine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda asıl davanın kabulüne, karşı davanın ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir....

    Bu nedenle mahkememizce nispi ve mutlak bir ticari dava söz konusu olmaması sebebiyle adi ortaklık sözleşmesinin fesih ve tasfiyesinden ve ortaklık payının tahsili isteminden kaynaklanan iş bu davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu ..." gerekçeleriyle 1-Davacı ..., davalı ...'nin yasal ortağı sıfatını taşımadığı, bu nedenle şirket aleyhine açtığı fesih ve tasfiye dayalı tasfiye payı ödenmesine ilişkin alacak davasının PASİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE, 2-Davacı ...'nın davalı ... aleyhine açtığı adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine ve buna dayalı alacak talebine ilişkin davanın niteliği gereği taraflar ve adi ortaklık müessesinin feshi ve tasfiyesi TBK'nın 627 ve devamı maddelerinde düzenlendiği için Mahkememizin görevsizlik nedeniyle işbu davalı yönünden görev yönünden HMK 114/1-c ve HMK 115/2 md. uyarınca davanın USULDEN REDDİNE karar verilmiştir. Karara karşı davacı ve davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....

      ın 1/2 oranında hisse sahibi oldukları adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkin taraflarca imzalanan 18/04/2022 tarihli sözleşme hükümlerinin uygulanarak sözleşmenin kazai yoldan infazını sağlanmasını ve sözleşme hükümlerine göre taraflar arasındaki ADİ ORTAKLIĞIN FESHİ VE TASFİYESİNE, adi ortaklığın tasfiyesi sırasında taraflarca sözleşmede kararlaştırılan taksim ve tasfiye usulü uygulanarak taraflara en az zarar verecek ve yararlarına olacak biçimde tasfiyenin mümkün oldukça aynen taksim yöntemi ile infazına, adi ortaklığın tasfiyesi sırasında taraflarca imzalanan sözleşmede kararlaştırılan taksim ve tasfiye usullerinin uygulanmasına, ortaklığa ait taşınır, taşınmaz, şirket payları, nakit vesair tüm varlıkların müvekkili ...'ın 1/2, davalılar ... ve ...'...

        ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR ESAS NO : 2021/27 Esas KARAR NO : 2021/558 DAVA : Adi Ortaklığın Tasfiyesi DAVA TARİHİ : 30/09/2016 KARAR TARİHİ : 13/02/2019 KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/09/2021 Mahkememizde görülmekte olan Adi Ortaklığın Tasfiyesi davasında taraf vekillerinin feragat dilekçesi üzerine dosya ele alındı; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl ve birleşen dava adi ortaklığın tasfiyesi istemine ilişkindir. Asıl ve birleşen davada davacı vekili bila tarihli dilekçesi ile asıl ve birleşen davadan feragat ettiklerini beyan etmiş, vekaletnamenin incelenmesinde davacı vekilinin davadan feragat etmeye yetkisi olduğu görülmüştür....

          HD'nin 26.09.2013 tarih 2012/5474 E. - 2013/15559 K. sayılı ilamı ile de belirtildiği üzere; ''Taraflar arasında adi ortaklık bulunduğu ve fiilen sona erdiği sabittir. Uyuşmazlık, ortaklık konusu mallardan davacıya ait olanların demir bedellerinin ödenip ödenmemesidir. Davalı cevabında, davacının borçlarını ödemek karşılığında hissesini devraldığını bildirdiğine göre davacının istemi tasfiye payı alacağına ilişkin olmaktadır.'' Tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır....

            Buna göre; adi ortaklığın tasfiyesi için öncelikle, ortaklığın kurulduğu tarihten itibaren ortaklığın tüm muhasebesi ile ilgili defterler ve bu defterlerin dayanağı olan tüm belge ve faturaların ibrazının sağlanması, banka/kredi kartı kayıtlarına da dayanıldığı gözetilerek ilgili bankalardan bu kayıtların temini ile dosyaya kazandırılması, davacı ve davalının herbirinin yönetici ortak olduğu gözetilerek, her ikisinden yapılan tüm iş ve harcamalar ile gerekli görülecek olan diğer hususlarda hesap listesinin istenilmesi, hesap listesinin verilmemesi halinde hesap vermekten kaçınmış sayılacağının kabul edilmesi, hesap listesi verilmesi halinde, defter kayıtları ve diğer belgelerle uyumlu olup olmadığının belirlenmesi, aksi durumda emsal işletmenin kazanç durumunun araştırılması, ayrıca ortaklığın üçüncü kişilere ve kurumlara kalan borcunun olup olmadığının tespit edilmesi suretiyle, tasfiyenin yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek yapılması gerekirken,...

            İmzası davalı tarafından inkar edilmeyen bu sözleşme gereğince taraflar arasında Borçlar Kanununun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen bir adi ortaklık ilişkisinin meydana geldiğinin kabulü gerekir. Davalının ortaklığı feshettiğini bildirdiğine göre davacının dava ettiği talepler dikkate alındığında ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesini istediğinin kabulü gerekir. O halde mahkemece ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesi, tasfiyenin de bizzat yaptırılması gereklidir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. BK.nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır....

              HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;asıl dava, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi, karşı dava da adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi ve alacak talebine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; taraflar arasında akdedilen adi ortaklık sözleşmesi incelendiğinde; adi ortaklığın adının Özel Villalar Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi” olduğu, yapılacak işlerin nevi ve mahiyetinin Özel Eğitim Rehabilitasyon olduğu ve ortaklığın süresinin 17.03.2018 tarihinden başlamak Üzere 10 yıl olarak belirlendiği görülmüştür. Mahkemece yargılamada mali müşavirlerden oluşan bilirkişi kurulundan kök ve ek raporlar alınmış, Bilirkişi kök raporunda; “Dosya kapsamında yapılan incelemeler neticesinde T1 ile T3 arasında her ne kadar bir adi ortaklık sözleşmesi imzalanmış olsa da ortaklığın fiili olarak kurulmadığı görülmektedir....

              - K A R A R - Davacı vekili, davalı şirketin müvekkiline satıp, teslim ettiği aracın devrini keşide edilen ihtarnameye rağmen yapmadığını iddia ederek... plaka sayılı minibüsün mülkiyetinin müvekkili şirkete aidiyetinin tespitine ve davalı tarafın müvekkili şirkete trafikten satışının yapılması için cebren tesciline, bu talebin yerinde görülmemesi halinde 5.200.00.-YTL. tutarın davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, araç devrinin ancak noterden yapılan devir ile mümkün olduğunu, taraflar arasında satış sözleşmesi olmadığını, davacıya kesilen faturanın ortaklığın tasfiyesi ile ilgili olduğunu, davacının edimlerini yerine getirmediğini, davacının müvekkiline ait şirketin ortağı olduğunu, ortaklığın son bulması ile malların paylaştırıldığını, ancak taraflar arasında ortaklığın tasfiyesi esnasında yapılan sözleşmedeki edimlerini davacının yerine getirmediğini savunarak davanın reddini istemiştir....

                UYAP Entegrasyonu