Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu hukuki açıklama ışığında somut olayda, davacının diğer ortakların yükümlülüklerini yerine getirmedikleri ve davacıya karşı saldırgan tutum ve davranışlar sergiledikleri, ortaklığın devamının kendisi için imkansız hale geldiği, gönderdiği ihtarnameye rağmen olağanüstü genel kurul toplantısının yapılmadığı iddialarına dayanarak ortaklıktan çıkma talebinde bulunduğu, davalı vekilinin ----- tarihli beyan dilekçesinde açıkça davacının ortaklıktan çıkma talebini kabul ettiklerini beyan ettikleri, davayı kabul de tıpkı feragat gibi davanın esasına ilişkin ve talep sonucunun kabulü nedeniyle HMK 308-309 md kapsamında davayı sona erdiren inşai kurucu irade beyanı niteliğinde olup, tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davalının ortaklıktan çıkma talebi yönünden davayı açıkça kabul beyanı da dikkate alınarak, mahkememizce kabul beyanı doğrultusunda davanın kabulüne dair karar vermek gerekmiştir....

    Mahkememizce bozma kapsamında yapılan incelemeyle TTK m. 551/son’a göre ortağın çıkarılması halinde, ortaklıktan çıkarılmasına karar verilen ortağın payının gerçek değerinin hesaplanması gerektiğinden hüküm tarihine en yakın tarihteki sermayesinin rayiç değerinin tespit edildiği, bu konuda mahkememizce bozmadan önce alınan 24.10.2013 tarihli ilk rapor ve bu tarihten sonra alınan 04.07.2014 tarihli ikinci rapor arasında çelişki oluştuğundan dolayı bozma kapsamında yeniden bilirkişi incelemesi yapılmış ve iki rapor arasındaki farkların araştırılarak hükme yakın tarihte davacının çıkma payının hesaplanması istenmiştir, buna göre birinci heyetten alınan 05.12.2018 tarihli ilk ve itirazla alınan 07.05.2019 tarihli ek raporda davacının çıkma payının önce 413.256,56-TL, ek raporla da 393.356,56-TL olarak belirlenmiş ise de, bu raporda şirkette mevcut olmayan stokların da değerlendirilmesi ve gerçek / reel çıkma payının hesaplanmadığı göz önüne alınarak bilirkişiler ..., ... ve ...’dan oluşan ikinci...

      Davacının istifa tarihi 09.03.2010 olduğuna göre çıkma payı alacağı istifa ettiği yılın bilançosunun görüşüldüğü genel kuruldan bir ay sonra yani 2011 yılı içerisinde muaccel olacaktır. Ne var ki, somut olayda davacı üyenin çıkma payı alacağı henüz muaccel olmadan 29.06.2010 tarihli genel kurulda davacının çıkma payı alacağı benimsenerek ödenmesi konusunda karar alınmıştır. Bu karar, ödeme yapılmamasına ve ödemenin ertelemesine değil, ödeme yapılmasına yönelik olup, çıkma payının ödenmesi benimsenmiş olmakla Kooperatifler Kanunu'nun 17. maddesine uygun bir erteleme kararı değildir....

        Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının, davalı kooperatifin üyesi iken yönetim kurulunun 17.12. 2002 tarihli kararı ile ortaklıktan çıkarıldığı, o zamana kadar davacı tarafından kooperatife 3.170,00 TL ödeme yapıldığı, anasözleşmeye göre, davacının ödediği miktarın kendisine en geç 31.01.2003 tarihine kadar geri ödenmesi gerektiği, bu geri ödemenin yapıldığı yönünde bir iddia ve delil bulunmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin ticari ilişki olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 3.170,00 TL'nin 31.01.2003 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir....

          Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 27.05.2014 tarih ve 2014/91-2014/157 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete %10 oranında hissedar olduğunu, şirketin kuruluşundan bu yana şirket faaliyeti ve kazancına dair müvekkiline herhangi bir bilgi sunulmadığını, hissesine düşen kâr payına yönelik ödeme yapılmadığını ileri sürerek ortaklıktan çıkmaya izin verilmesine, şirketin feshine ve tasfiyesine, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000,00 TL kâr payının ve 7.000,00 TL ortaklık payının 21.05.2001 tarihinden itibaren %27 ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Noterliği kanalıyla keşide ettiği 16.07.2013 tarihli ve 11404 yevmiye numaralı ihtarname ile kooperatife bildirdiğini, ihtarnamenin 24/07/2013 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, çıkma payının iadesini talep etmesine rağmen davalının 05.08.2013 tarihli yazısı ile müvekkilinin istifasının yönetim kurulunca işleme alındığını bildirdiğini, ancak çıkma payının iadesine yönelik bugüne dek cevap vermediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile çıkma payının tespiti ile şimdilik 20.000,00 TL'nin 09.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir....

              tespit etmesi gerektiğini, mahkemece, şirketin ve davacı dışındaki diğer ortakların menfaatlerini göz ardı etmiş olup, şirketin veya diğer ortakların fahiş belirlenen ortaklıktan çıkma payını ödeyecek parası bulunmadığından, çıkma kararının ortaklığın sona ermesine sebep olacağını, zaten gelirlerde ve karlılıkta bir azalma yaşandığını, ayrılmanın gerçekleşmesi şirketin dağılmasına sebep olacak nitelikte olduğunu, ortaklıktan çıkma davalarında, çıkma kararı ile sadece çıkma payının tespiti yapılması gerekirken, mahkemece taleple bağlı kalınarak 5.000 TL çıkma payının davalı şirketten tahsiline karar verilmesinin de doğru olmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir....

              Bu nedenlerle, pay devrinin TTK'nun 595. maddesinde öngörülen usule uygun olarak gerçekleşmemesi nedeniyle davacının ortaklıktan çıkma talebi yerinde bulunmamakta olup, açılan davanın TTK 595/5. maddesinde belirtilen ortağın haklı sebeple şirketten çıkması nedenine dayalı olmaması da gözönünde bulundurularak, davacının bu yöndeki talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Ayrıca pay devri ve dolayısıyla ortaklıktan çıkma talebinin pay sahibi olunan şirkete karşı yöneltilmesi gerekmekte olup, şirket ortağının açılan davada husumet ehliyeti bulunmamaktadır. Bu itibarla davalı şirket ortağı ...'a karşı yöneltilen davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....

                -K A R A R- Davacı vekili, müvekilinin davalı kooperatifçe 01.09.2009 tarihinde üyelikten ihraç edildiğini, davalıya gönderilen ihtara rağmen 70.000,00 TL çıkma payı alacağının ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 36.431,00 TL çıkma payı alacağının 2009 yılı bilançosunun kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı kooperatif vekili, davalıya çıkma payının ödeme şekli ve zamanı hususunda genel kurul kararı alındığını, geriye dönük ödemeler için de karar alınacağını savunarak, haksız davanın reddini istemiştir....

                  ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/99 Esas KARAR NO : 2023/470 DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) DAVA TARİHİ : 14/02/2023 KARAR TARİHİ : 14/06/2023 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; 25/02/2011 tarihinden bu yana......

                    UYAP Entegrasyonu