Davacı anne tarafından boşanma ile velayeti babaya verilen ortak çocuk 29/10/2009 doğumlu Sudenaz'ın yaşı gereği anne şefkatine muhtaç olduğu, babanın çocuğa bakmadığı ve ilgilenmediği iddiası ile velayetin babadan alınarak kendisine verilmesi talebi ile velayetin değiştirilmesi davası açılmış, yapılan yargılama sonucunda, mahkemece davanın kabulü ile velayetin babadan alınarak anneye verilmesine karar verilmiş, verilen kararın davalı baba tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 25/11/2019 tarihli, 2019/7260 esas ve 2019/11495 karar sayılı ilamıyla hükmün onanmasına karar verilmiş, davalı baba tarafından süresi içerisinde karar düzeltme talebinde bulunulmuştur. Dosyanın yeniden yapılan incelemesinde, velayet düzenlemesinde çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararının üstünlük tanınması gereklidir....
Sayılı ilamı ile boşandıkları, kararın 19.02.2019 tarihinde kesinleştiği, karar yerinde baba ile ortak çocuk arasında her pazar 12.00- 13.00 saatleri arasında şahsi ilişki tesisine karar verildiği, çocuğun 2014 doğumlu olduğu, karar tarihinde çocuğun 3 yaşında olduğu, eldeki dava ve karar tarihi nazara alındığında çocuğun yaşının büyüdüğü anneye ihtiyaçları anlamında bağımlılığının nispeten azaldığı, babanın çocukla düzenli şahsi ilişki kurduğunun bizzat davalı tanıkları tarafından dile getirildiği, aradaki psikolojik bağın devam ettiği, babanın yaşam koşullarının çocuk için tehlike arz ettiğinin iddia ve ispat edilemediği , istinafa konu şahsi ilişkinin süresinin annenin velayet hak ve yetkilerini ortadan kaldıracak mahiyet arz etmediği anlaşılmakla şahsi ilişkiye yönelik kadının istinafının reddine karar vermek gerekmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı baba vekili istinaf dilekçesinde özetle; müşterek iki çocuklarının bulunduğunu, bu çocukların velayetinin babaya verilmesinden sonra uzun bir süre çocuklar ve baba arasında hiç bir problem yaşanmadığını, ancak müşterek çocuk Gülten Sıla'nın ergenlik dönemine girmesi ve annesi ile sık sık görüşmeye başlaması neticesinde babası ile sorun yaşadığını, müvekkilinin her ebeveyn gibi korumacı yaklaşarak müşterek çocuğun yaşı ile uyuşmayan hareketlerini düzgün bir dille ikaz etmeye çalıştığını, ancak müşterek çocukça yanlış anlaşıldığını, davacı annenin de müşterek çocuğu olumsuz etkileyerek çocuğun müvekkiline karşı daha da hırçınlaştığını, müşterek çocuğun daha rahat bir yaşam tarzını tercih etmek istemesi nedeni ile anne ile yaşamak istediğini söylediğini, dosyaya ibraz edilen fotoğraf görüntüleri ve video kayıtları ile çocuğun yaşına uygun giyinmediği ve uygun hareketler sergilemediğinin sabit olduğunu, bu nedenle velayetinin anneye verilmesinin çocuğun...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Velayetin düzenlenmesi ve değiştirilmesi kamu düzenine ilişkin olup, bu davalarda re’sen (kendiliğinden) araştırma ilkesi geçerlidir (HMK.md.385/2). Düzenlemede, ana ve babanın istek ve tercihlerinden önce, çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişimi önem ve öncelik taşır. Bu bakımdan, velayet hakkına sahip olanın "davayı kabul" açıklaması bu davalarda tek başına sonuç doğurmaz. Müşterek çocuk 02.11.2005 doğumludur. Taraflar boşanmışlar, boşanma kararıyla velayeti anneye bırakılmış, karar 28.11.2007 tarihinde kesinleşmiştir. İşbu dava ise, yaklaşık beş yıl sonra 15.03.2012 tarihinde açılmıştır....
Velayet hakkının kapsamı Türk Medeni Kanunun 339. maddesinde düzenlenmiş olup buna göre velayetin kapsamında yer alan çocuğun adının ana ve babası tarafından konulacağı belirtilmiştir. Somut olayda, dava dilekçesinde küçük olup velayeti annede bulunan küçük ...'nın "Alyu" olan soyadının ''Altundağ" olarak değiştirilmesi istenmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Dava Evlilik birliği dışında doğan küçük ... 'nın babasının tanımasıyla kazandığı "Alyu" soyadının velayet hakkı kapsamında annenin soyadı olan "Altundağ" soyadı ile değiştirilmesi istemine ilişkin olup velayet hakkına dayanılarak açılmıştır. Başka bir ifade ile, soyadının değiştirilmesi istenilen ... ergin kişi değil, çocuktur, davacı annenin velayeti altındadır. Buna göre; taraflar arasındaki uyuşmazlık, evlilik birliği dışında doğan, velayeti annede olan çocuğun, babanın tanımasıyla kazandığı soyadının, davacı annesinin soyadı ile değiştirilmesinin mümkün olup olmadığı noktasındadır....
ile davalı-karşı davacı baba ve ortak çocuk 28.08.2012 doğumlu.... arasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılmasını talep etmiş, mahkemece; babanın davasının reddine, annenin kişisel ilişkinin kaldırılması davasının reddine ''uzman raporunda, ortak çocuğun dil gelişmininde mesafe alıncaya kadar baba ile küçük arasında yatılı olmayacak şekilde kişisel ilişki kurulmasının küçüğün yararına olacağı şeklindeki uzman görüşü sebebiyle'' ........
İLdeki dava ile, evlilik birliği içinde doğan çocuğun, doğumla kazandığı "aile soyadının" annenin bekarlık soyadı ile değiştirilmesi talep edilmektedir ve dava velayete sahip olan anne tarafından açılmıştır. Başka bir ifade ile, soyadının değiştirilmesi talep edilen ergin kişi değil, çocuktur. O halde, göreve ilişkin ön sorunun çözümü; çocuğa soyadını kazandıran pozitif hukuk normlarıyla ve çocuğun doğumla kazandığı soyadını belirleme hakkının, velayeti kullanma hakkının kapsamında bulunup bulunmadığıyla yakından ilgilidir. Ancak soyadından, öncelikle ve ilk bakışta kişinin nüfus kütüğüne yazılmış soyadı anlaşıldığına göre, bundan önce, kişisel durum sicillerinin niteliği ve bu sicillerde yapılacak düzeltmelerle ilgili hükümlere kısaca değinmekte yarar vardır....
Davacı erkek vekili istinaf dilekçesi ile; velayet davasında özel yetkili vekaletname gerektiğini, HMK 114.madde gereği eksiklik nedeni ile dava şartının olmadığını, davalı vekilinin vekaletinde özel yetki bulunmadığını, dosya kapsamında alınan inceleme raporunun taraf tutar nitelikte yazıldığını ve hükme esas alınamayacağını, davalı tanıklarının beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, annenin velayet gereklerini yerine getirmediğini belirterek kararın kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf istinafa cevap vermemiştir. Dava, velayetin değiştirilmesi ve bu kapsamda iştirak nafakasının kaldırılması ve iştirak nafakasına hükmedilmesi davasıdır. İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, davacı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı karşı davacı baba vekili istinaf dilekçesinde özetle; Almanya'da yerel mahkemenin çocuğun ortak velayetine karar verdiğini, annenin çocuğu Türkiye'ye kaçırdığını, çocuğun ortak velayet altında olmasının yüksek yararına olacağını, müşterek çocuğun Türkiye'de anneannesi, dedesi ve dayısı ile aynı evde yaşadığını, kendine ait özel odasının bulunmadığını, dedesinin alkol kullandığını, dayısının öfke probleminin olduğunu, annenin iş ve özel yaşamı nedeni ile evde bulunmadığından çocuğun sokakta vakit geçirdiğini, davanın 7 yıl sürüp, yetersiz SİR raporu ile karar verildiğini, çocuğun baba ile iletişiminin iyi olduğunu, daha önce annenin açtığı velayet davasından feragat etmesinin kesin hüküm oluşturduğunu, annenin çocuğu gizlice kaçırarak, velayetin nez'i koşullarının oluştuğunu, velayetin ortak kullanılmasına devam olunması gerektiğini, hükmedilen şahsi ilişkinin çocuğun yararına olmadığını, özellikle yatılı ve yarı yıl tatilleri ile babalar gününde...
a getirdiği, bu süreçte çocuğun teyze yanında kaldığı, ancak babanın çocukla devamlı ilgilendiği anlaşılmaktadır. Velayet düzenlemesinde asıl olan çocuğun üstün yararının korunmasıdır. Davacı babanın velayet görevini üstlenmesine engel bir durumu ispatlanamamıştır. Baba ile çocuk arasındaki tanımanın iptali ya da soybağının reddi konusunda verilmiş bir karar da bulunmamaktadır. Bu durumda, davanın kabulü ile annenin ölümü ile velayeti askıda olan dava konusu çocuğun velayetinin davacı babaya verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 28.02.2017 (Salı)...