"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından, kişisel ilişki kurulmaması ile maddi ve manevi tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle, tarafların ortak çocukları 2007 doğumlu velayetlerinin Türk Medeni Kanununun 348. maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verildiğinin anlaşılmasına göre, davalı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı erkeğin Türk Medeni Kanununun 419/2 maddesi gereğince velayet altında olması, davalı annenin ise yargılama sırasında küçüklerin velayetlerini istememesi nedeniyle mahkemece velayetlerin taraflara verilmesine yer olmadığına, denilerek her iki tarafın da velayet haklarının kaldırılmasına karar verildiği, bu durumun...
Akıl hastalığı sebebiyle (TMK m. 165) boşanmaya karar verilebilmesi için, akıl hastalığının ortak hayatı diğer eş için çekilmez hale getirmesi ve hastalığın geçmesine olanak bulunmadığının resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi şarttır (TMK. m. 165). Mahkemece akıl hastalığı hukuki sebebi ile boşanmaya ( TMK m. 165) karar verilmiş ise de; erkekte akıl hastalığı bulunup bulunmadığı, varsa hastalığın geçmesine olanak bulunup bulunmadığı yönünde rapor alınmamıştır. Dosya içerisinde bulunan ... 1. Sulh hukuk mahkemesinin vesayet dosyası içerisinde yer alan ... Ruh Sağlığı Hastanesi'nden alınan sağlık kurulu raporu yeterli görülerek karar verilmiştir. Bu durumda mevcut rapor Türk Medeni Kanununun 165. maddesi kapsamı karşısında yetersiz olup hüküm kurmaya elverişli değildir....
Bu uyuşmazlığın ve kültürel farklılığın yol açtığı somut olay ve olguların, birliği ortak hayatın devamına imkan bırakmayacak derecede temelinden sarsmış olması gerekir. Taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte davalıdan kaynaklanan bir geçimsizliği kabule elverişli ciddi sebep ve deliller tespit edilememiştir. Davalının kızı ve damadının evliliğe gerekeni aşan ölçüde müdahalede bulunduklarına ve buna da davalının tutumunun yol açtığına ilişkin delil bulunmamaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, davalı kadına izafe edilebilecek bir kusur bulunmamaktadır....
İlk derece mahkemesince velayeti anneye verilen ortak çocuk ile davacı -davalı baba arasında kişisel ilişki kurulurken çocuğun üç yaşını doldurmadan öncesi ve sonrası ayrı ayrı belirtilerek kademeli bir kişisel ilişki düzenlemesi yapılmıştır. Değişen koşullara göre, çocuğun yaşı ve eğitim durumu gözetilerek kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Kişisel ilişki kurulmasına yönelik hüküm kurulurken; gelecek yıllardaki koşullar önceden bilinemeyeceğinden, şimdiden çocuk ile baba arasında kademeli bir şekilde kişisel ilişki düzenlenmiş olması doğru değildir. Yine ortak çocuk ile baba arasında “Aynı şehirde oturmaları hali" ve “Farklı şehirde oturmaları hali" için de ayrı ayrı kişisel ilişki düzenlenmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 08/07/2021 NUMARASI : 2021/253 ESAS, 2021/540 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması Sebebiyle) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK.nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların 1986 yılında görücü usulü ile evlendiklerini, bu evliliklerinden müşterek çocuklarının olmadığını, taraflar arasında fikren ve ruhen anlaşmazlıkların olduğunu, davalının kıskanç tavırları nedeniyle ortak hayatı çekilmez hale getirdiğini, müvekkilin İstanbul 12....
Davalı baba ile ortak çocuk Ali Kıvanç arasında günümüz ulaşım koşulları da dikkate alındığında kişisel ilişki tesis edilirken aynı yer-farklı yer ayrımı yapılması doğru olmadığı gibi, tarafların ayrı şehirlerde yaşamaları halinde çocukla baba arasında her ayın belirli hafta sonları, aynı şehirlerde yaşamaları halinde ise yarıyıl tatillerinde kişisel ilişki kurulmaması babalık duygularını tatmin etmekten uzaktır. Ancak, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK m.438/7)....
Aile Mahkemesi TARİHİ : 12/02/2014 ESAS-KARAR NO : 2012/100-2014/200 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından; tamamına yönelik olarak, davacı erkek tarafından ise; kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen maddi tazminat, kendi tazminat talebinin ve yoksulluk nafakası talebinin reddi yönünden tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle tarafların daha önce açılan boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden başlayarak üç yıl geçmiş ve bu süre zarfında ortak hayatın yeniden kurulamamış olması sebebiyle Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesi çerçevesinde boşanmalarına karar verilmiş bulunmasına göre davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediği gibi, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer hususlara...
DAVA Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 1991 yılında evlendiğini bu evliliklerinden ortak çocuklarının olduğunu, 2008 yılından itibaren ayrı yaşamaya başladıklarını, erkek tarafından kadın aleyhine boşanma davası açıldığını, açılan davanın reddedildiğini, üç yıllık süre dolmasına rağmen taraflar arasında ortak hayatın tekrardan kurulamadığını, kadının, sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiğini, agresif ve saldırgan olduğunu, birlik görevini ihmâl ettiğini, iddia ederek davanın kabulü ile eylemli ayrılık sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, iş bu dava ile ilgili yargılama yapmakla görevli ve yetkili mahkemenin ......
Polatlı Aile Mahkemesi'nin 2014/248 E 2014/652 K sayılı boşanma talebinin reddine dair kararının 02/02/2015 tarihinde kesinleştiğini, dava tarihi itibariyle 3 yıllık sürenin dolduğunu, dinlenen tanık beyanları ile davalının kabulüne göre bu süre içerisinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı, her ne kadar davacı tanığı müşterek çocuk beyanından babasının hastalığı sebebiyle tarafların bir gün beraber yaşadığı belirtilse de, davacı kocanın ertesi gün buradan ayrıldığı, tedavi sebebiyle evde kalmasının ortak hayatın yeniden kurulmuş sayılmadığı durumlardan olduğu, fiilî ayrılık yasal şartlarının oluştuğu" gerekçesiyle, davanın kabulü ile tarafların Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiştir....
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa, hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin malların yönetimine ilişkin önlemleri alır.Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hale gelmesi üzerinde de yukarıdaki istemlerde bulunabilir." Somut olayda davacı, "ayrı yaşamada haklılık" olgusuna dayalı olarak tedbir nafakası isteminde bulunmuştur. Bu iddiasını boşanma davasının reddinden sonra müşterek hayatın devam ettirilememesi nedenine dayandırmaktadır....