Velayet kendisine verilmeyen baba ile çocuklar arasında yarıyıl tatillerinde, yaz tatillerinde, hafta sonlarında ve bayramlarda yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasının, çocukların sağlığını, ahlaki ve bedensel gelişimini tehlikeye düşüreceğine ilişkin bir delil bulunmadığına göre, belirtilen zamanlarda müşterek çocuklar ile davalı baba arasında kişisel ilişki kurulmaması doğru görülmemiştir. Ancak, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümlerinin düzeltilerek onanması gerekmiştir (HUMK m. 438/7)....
Ancak; 5271 sayılı CMK.nun 326/2. maddesi uyarınca birlikte işlenmiş suç nedeniyle mahkum edilmiş olan sanıkların sebebiyet verdikleri yargılama giderlerinden ayrı ayrı, ortak yargılama giderlerinden de paylarına düşen miktarda eşit olarak sorumlu tutulmaları gerektiğinin düşünülmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ..., ... ve ... müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK'nun 322.maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından yargılama giderlerinin müteselsilen alınmasına ilişkin bölüm çıkarılarak, yerine ''sanıkların sebebiyet verdikleri yargılama giderlerinden ayrı ayrı; ortak yargılama giderlerinden de eşit olarak sorumlu tutulmalarına'' cümlesinin eklenmesi suretiyle, eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK...
İstinaf Sebepleri Davalı kadın vekili; davanın reddi gerektiğini, önceki davanın reddi kararının kesinleşmesinden sonra ortak hayatın tesisi amacıyla ev kiraladıklarını, her fırsatta bir araya geldiklerini, bir arada yaşadıklarını, tazminat miktarlarının az olduğunu, tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, velâyetin müvekkiline verilmesi gerektiğini, kabul edilen tazminatlar sebebiyle vekâlet ücretine hükmedilmediğini belirterek; davanın kabulü, tazminat miktarları, reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası talepleri, velâyet ile tazminatlar sebebiyle vekâlet ücreti takdir edilmemesi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur. C....
Ret kararının kesinleşmesinden başlayarak geçen üç yıl içinde tarafların biraraya gelmedikleri ortak hayatın yeniden kurulamadığı da tartışmasızdır. Boşanma davasının reddine ilişkin karar, davalının o davaya kadar gelinen süreçte kusurunun bulunmadığına kesin hüküm teşkil eder. Bu kesin hüküm karşısında tanıkların sözü edilen davadan önceki beyanlarına dayanılarak artık kadına kusur yüklenemez. Fiili ayrılık süresi içinde davalıya atfedilebilecek bir kusur da ispat edilmemiştir. O halde, davalının kusurlu olduğuna karar verilemez. Bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.01.10.2015(Prş.)...
Mahkemece bu husus gözetilmeden, kadın yararına bir kez maddi ve manevi tazminata ( TMK 174/1-2) hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle açılan boşanma davasının kabulüyle verilen tazminatlara ek olarak, zinaya dayalı boşanma kararı nedeniyle ek tazminata hükmedilemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. b-Davalı-karşı davacı kadın karşı dava dilekçesinde tedbir ve yoksulluk nafakası talep ettiği halde bu talepler hakkında olumlu olumsuz bir hüküm kurulmaması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2/a ve 2/b bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, yukarıda 2-a bendinde yer alan bozma sebebine göre kadının tazminatların miktarlarına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 07.02.2019 (Prş.)...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. osyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle dava, ayrılık kararına dayalı, ayrılık süresi içinde ortak hayatın kurulamamış olması sebebiyle boşanma (TMK.md.172/2) isteğine ilişkin olup, mahkemece de bu sebeple tarafların boşanmalarına karar verildiği halde, hükümde boşanma kararının dayanağının Yasanın 166/1.maddesi olarak gösterilmesi doğru değil ise de; bu hususun sonuca etkili bulunmamasına göre davalının temyiz itirazları bu sebeple yerinde görülmediğinden bu yöne ve diğer yönlere ilişkin temyiz itirazlarının ve davacının nafakaya ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine peşin alınan...
Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2010/697 Esas, 2012/634 karar sayılı boşanma davasındaki ret kararının kesinleşme tarihi olan 21/05/2013 tarihinden dava tarihi olan 10/10/2016 tarihine kadar kesintisiz 3 yıl boyunca fiili ayrılık olmadığı, evlilik birliğini yeniden sağladıkları, bir arada yaşadıkları, aynı odayı paylaştıkları dolayısıyla ortak hayatın yeniden kurulmuş olduğu tanık beyanları ve kolluk araştırmalarından anlaşılmakla; boşama davasının reddinin kesinleşme tarihinden itibaren 3 yıl süreyle ortak hayatın kurulmadığı iddiası davacı tarafça ispatlanmadığından davanın reddine ve mahkememizin 29/03/2017 tarihli celsesinin 4 numaralı ara kararı ile TMK m.169 gereğince verilen aylık 300,00 TL takdir olunan tedbir nafakasının tahsilde mükerrerliğe sebebiyet vermemek kaydı ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere hüküm kesinleşinceye kadar aynen devamı ile davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine" ilişkin karar verildiği anlaşılmıştır....
Dava Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı eylemli ayrılık nedeni ile boşanma davası olup, anılan madde gereğince boşanma nedenlerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilmesi gerekir. İlk davanın ret nedeni önemli olmadığı gibi ortak hayatın yeniden kurulamamasının nedeninin de bir önemi yoktur. Önceki ret edilen davada davalı kadın vasisine tebligatlar yapılmış olup, karar kesinleşmiştir. Diğer koşullarında oluşması halinde davanın kabulü gerekir. Bu nedenle taraflara delilleri sorulup, gösterdikleri takdirde tüm deliller toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı olarak "fiili ayrılık" nedeni ile boşanma davası açmış, davacı erkek tarafından açılıp ret ile sonuçlanan ilk boşanma davasının 29.03.2012 tarihinde kesinleştiği, tarafların ilk boşanma davasının reddinden sonra ortak hayatı yeniden kurmak için bir araya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulmadığı, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi koşullarının açılan bu davada oluştuğu anlaşılmaktadır. Mahkemece ilk davanın reddinden sonra tarafların 10 yıl süreyle bir araya gelmedikleri davalı kadının cevap dilekçesiyle de anlaşılmıştır....
Ancak, çekişmeli taşınmazın 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığı tutanağın beyanlar hanesinde yazılı olduğu halde bu şerhe ilişkin hüküm kurulmaması isabetsiz olup, bozma nedeni ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden kararın hüküm fıkrasının 2. bendinin sonunda yazılı olan ''...kullanımlarındadır'' ibaresinden sonra gelmek üzere "6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı" sözcüklerinin eklenmesine ve hükmün DÜZELTİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, temyiz karar harcı peşin yatırıldığından harç alınmasına yer olmadığına, 02.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....