Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Haklarında evliliklerinin iptali istenilen davalılar nüfusta kayden teyze-yeğen olarak görülmektedirler. (TMK. m. 129/1) Davalılar, duruşmadaki beyanlarında; aralarında gerçekte teyze-yeğen hısımlık ilişkisinin bulunmadığını savunmuşlardır. Davalılar tarafından, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/44 esas sayılı dosyası ile nüfus kaydının düzeltilmesi davası açılmıştır. Nüfus kaydının düzeltilmesi için açılan bu davanın bekletici mesele yapılması ve hasıl olacak neticesine göre karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 01.07.2015 (Çrş)...

    Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, davacının nüfusta gerçek babasının hanesine kayıt edilmesi istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesi, davanın nesebin düzeltilmesi talebini içerdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Aile Mahkemesi, davanın yanlış nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur . Somut olayda davacı, doğum tarihinde anne babasının resmi nikahı bulunmaması nedeniyle annesinin hanesine kaydedildiğini, gerçek babasının vefat ettiğini, babasının soyadını taşımak istediğini belirterek baba hanesine kaydedilmesini istemiştir. Dava, davacının gerçek baba hanesine kaydedilmesi istemine yönelik olup, Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca soybağının düzeltilmesi istemine ilişkindir....

      ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : None DAVA KONUSU : Nüfusta Anne Kaydının Düzeltilmesi İstemi KARAR : İzmir 8....

      Nüfus kaydının düzeltilmesi davası, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.01.2008 tarih 2008/2- 36- 47 sayılı içtihadında açıklandığı üzere, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi nedeniyle, mevcut kaydın düzeltilmesi davasıdır. Böyle bir dava sonucunda, kaydının düzeltilmesi istenen kişinin, o tarihe kadar kayıtlı olduğu haneden çıkıp, başka bir haneye tescil edilecek olması da, davayı soybağı davası haline dönüştürmez. Bu nedenle davacının birinci talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Davacının, çocuğun gerçek anne ve baba hanesine kayıt istemi de, anne yönünden yine nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olması, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur....

      Nüfus kaydının düzeltilmesi davası, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.01.2008 tarih 2008/2- 36- 47 sayılı içtihadında açıklandığı üzere, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi nedeniyle, mevcut kaydın düzeltilmesi davasıdır. Böyle bir dava sonucunda, kaydının düzeltilmesi istenen kişinin, o tarihe kadar kayıtlı olduğu haneden çıkıp, başka bir haneye tescil edilecek olması da, davayı soybağı davası haline dönüştürmez. Bu nedenle davacının birinci talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Davacının, çocuğun gerçek anne ve baba hanesine kayıt istemi de, anne yönünden yine nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olması, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 19.09.2008 gününde verilen dilekçe ile tapuda murise ait baba ismi düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 23.01.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 102 ada 10 parsel sayılı taşınmazda "... oğlu ... ..." yazılan malik isminin "... oğlu ... ..." olarak düzeltilmesini istemiştir. Davalı vekili davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü davalı idare vekili temyiz etmiştir. Dava, tapu kaydına yanlış yazıldığı ileri sürülen kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istemine ilişkindir....

        Demircioğlu” adına tespit ve tescil edildiği, nüfusta isim düzeltilmesi işleminin ise kadastro tespitinden çok sonra 2006 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Görülüyor ki, tapu kaydı malik hanesinin belirlenmesinden sonra nüfusta isim değişikliğine karar verilmiştir. Davacı isminde sonradan yasaya uygun şekilde yapılan düzeltmeyle isim değişmiş ve bundan dolayı da tapu kaydındaki malik bilgilerinin düzeltilmesinde zorunluluk ortaya çıkmışsa, tapu kaydı malik bilgilerinin düzeltilmesi ancak malikin isim değişikliği gerekçe gösterilerek idareden talep edilebilir. Bu durumda davacı, idari makamın görevine giren bir hususu mahkeme önünde dava konusu yapmıştır. O halde açılan davanın HUMK.nun 7. maddesi gözetilmek suretiyle yargı yeri nedeniyle reddi yerine, istemin incelenerek hükme bağlanması doğru olmamıştır. Karar açıklanan nedenle bozulmalıdır....

          Mahkemece, Latif ve Meren'in nüfusa kayıtlı olmadıkları, kayıtlı olmayan kişiler için böyle bir kararın verilemeyeceği, davacının Latif ve Meren'i nüfusa kaydetmesi için başvurusunun nüfus idaresince ret edildiği, bu ret kararına karşı idare mahkemesinde dava açmadığı, yaş düzeltilmesi talebinin ise 22 yaştan sonra kemik grafisi ile yaş tespitinin mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir....

            Nüfus Hizmetlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 72. maddesinde belirtildiği üzere; nüfusta kaydı bulunmayanların ölüme ilişkin resmi veya özel sağlık kurumları veya kamu kurum ve kuruluşlarının kayıtlarına dayanılarak düzenlenmiş herhangi bir ölüm kaydı bulunmadığı takdirde nüfus kütüklerine tescilin yapılması kanunen mümkün değildir. Nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de bu gibi durumlarda tapu malikinin davacıların murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “ çoğun içerisinde az da vardır ” kuralı gereğince bu yönde bir “ tespit kararı ” verilmelidir....

              Bu istek dikkate alındığında, doğum ve ölüm vukuatının nüfus kütüğüne geçirilmesinin nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olduğu ve nüfusta kaydı bulunmayan davacının nüfusa tescili sırasında kendi adı ile tescil edileceği de dikkate alınmadan, davacının ablası olup, nüfusta ......adı ile kayıtlı ve ölü olduğu iddia edilen kişinin adının değiştirilmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Mahkemece, adın değiştirilmesine yönelik istemin de, idari işlem olması nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü doğru görülmemiştir....

                UYAP Entegrasyonu