"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Nüfusta isim düzeltilmesine ilişkin davada Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk ve Gaziosmanpaşa 2. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, nüfus kayıtlarındaki ... olan ismin ... olarak düzeltilmesi istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, 6100 sayılı HMK’nun 382. maddesi uyarınca davanın çekişmesiz yargı işlemi kapsamında olduğu ve 383. maddeye göre de sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu bildirilerek görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın Nüfus Hizmetleri Kanun’unun 36....
Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik karan verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, davacının nüfusta ''...'' olan soyisminin ''...'' olarak düzeltilmesi istemine ilişkindir. ... Asliye Hukuk Mahkemesince, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK'nın) 382/2-a-2 ve 383. maddeleri gereğince talebin çekişmesiz yargı işi olduğu gerekçesiyle uyuşmazlığa sulh hukuk mahkemesinde bakılacağından bahisle görevsizlik kararı verilmiştir. ... Sulh Hukuk Mahkemesi ise davanın, 5940 sayılı Kanunun 36. maddesinde bu tür davaların asliye hukuk mahkemelerinde görüleceğinin açıkça belirtildiği gerekçesi ile görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. İsmin değiştirilmesi istemi, 6100 sayılı HMK 382/2-a-2'de çekişmesiz yargı işi olarak düzenlenmiştir....
Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, nüfusta anne ve baba adı tashihi istemine ilişkindir. Davacı, davalı ...'ın gerçek anne ve babasının kendileri olmamasına karşın, davalı ...'nün evlilik dışı olan çocuğu İsminaz'ı kendi adlarına kendilerinden olan çocukları gibi nüfusa kayıt edildiğini bildirerek, nüfus kayıtlarındaki kendi adlarına görünmekte olan İsminaz'ın gerçek duruma göre kayıtların düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir. Dava bu niteliğiyle 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi uyarınca nüfus kaydının düzeltilmesine yönelik olmayıp, nüfus kaydında babası olarak görünen erkekle kurulmuş bulunan soy bağının iptalini amaçlayan soy bağının reddine yöneliktir. Türk Medeni Kanununun 282 ve devamı maddelerinde düzenlenen soybağı kurulmasıyla ilgisi bulunan davanın genel hükümlere göre Ankara 11....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Nüfusta Kayıt Tashihi Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı dava dilekçesinde; davacının annesinin ... olduğunu ileri sürerek nüfus kayıtlarının buna göre düzeltilmesini istemiş; mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Nüfus kayıtlarında düzeltme istemine ilişkin davalarda, mahkemelerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunduğundan, somut olayda mahkemece taraflar ve tanık beyanları ile yetinilmeyip, iddia ile ilgili olarak ... testi yaptırılıp alınacak rapor da gözetilerek toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davada Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, nüfusta anne adının tashihi istemine ilişkindir. Asliye Hukuk mahkemesince, davanın soy bağına ilişkin olduğu ve aile mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Aile Mahkemesi ise, davanın nesebe ilişkin olmadığı, nüfus kaydında düzeltim davsı olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Davacı, küçük gerçek annesi olmadığı halde üzerine kayıt ettirildiğini, çocuğun boşandığı eski eşi ile olan gayri resmi birlikteliğinden doğduğunu, anne adının gerçek duruma uygun olarak düzeltilmesini talep etmiştir....
Maddesi gereğince uzun ve kısa vadeli sigortalar ile genel sağlık sigortasından yararlanmada sigortalıların yararlanmaya başlamadan önceki yaş düzeltmelerinin kabul edildiği, sigortalılıkları başlatılanların sigortalılık başlangıç tarihinden sonra yaş düzeltmelerinin dikkate alınmadığı gözönünde bulundurulduğunda davacının ilk defa işe başladığı 22/08/1988 tarihinde nüfusta kayıtlı doğum tarihi 14/02/1972 tarihi olup davacının açtığı yaş tashihi davasında verilen kararın ilk işe giriş tarihinden sonra 14/10/1988 tarihinde kesinleştiği dosyaya celp edilen belgelerle sabittir. Öte yandan 6100 sayılı HMK'nın 367.maddesine göre "Kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar, kesinleşmedikçe yerine getirilemez." hükmü gereği de yaş tashihi kararının kesinleşmeden yerine getirilmesi mümkün değildir. SGK Mevzuatı ile Yargıtay 10. Hukuk ve (kapatılan) 21....
a ait nüfus kayıt örnekleri gönderilmekle, tapu kayıt maliki ile aynı adlı kişinin nüfusta kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece mülkiyet nakline sebep olunmaması için Nüfus Müdürlüğünden, davacının murisi ...'un annesi ...'ye ait ana baba ve kardeşlerini gösterir nüfus aile kayıt tablosu getirtilerek tapunun oluşumuna esas tapulama komisyon kararıyla bağlantı oluşturacak şekilde inceleme yapılmalı, ayrıca davacının murisi ile aynı adlı kişinin nüfusta kayıtlı olduğu bildirilmekle, sağ ise 1934 doğumlu ..., ölmüş ise mirasçıları çağrılarak dava konusu taşınmazda mülkiyet hakkı iddiaları olup olmadığı sorularak sonuca gidilmelidir. Tüm bu araştırmalara rağmen kesin bir kanaat oluşmadığı takdirde taşınmaz başında keşif yapılarak tapu ve nüfus bilgileri arasında paralellik sağlanmaya çalışılmalıdır. Açıklanan hususlar nazara alınmadan eksik inceleme ve soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "davacının doğum tarihinin düzeltilmesini talep etmesi ve mahkemenin de davayı kabul ederek davacının 22.02.1972 olarak görünen doğum tarihinin 22.02.1968 olarak düzeltilmesine karar vermesi, yukarıda da değinildiği gibi diploma gibi resmi kayıtlar esas alınarak doğum tarihinin düzeltilmesi halinde bu davanın klasik yaş tashihi değil kayıt tashihi ile ilgili bulunduğunun kabulünün gerekmesi; davacının nüfusta görünen 22.02.1972 doğum tarihine göre 09.09.1974 tarihinde ilkokula başlamış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olması; dinlenilen tanıkların beyanlarının davacının iddiasını doğrulaması, dosya kapsamı, mevcut delil durumu, İlk Derece Mahkemesi gerekçesi hep birlikte değerlendirildiğinde; davacının yaşının düzeltilmesine ilişkin mahkeme kararının klasik yaş tashihi olmayıp kayıt tashihi ile ilgili bulunduğu" gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir...
Zabıta araştırması neticesi davalı ... kızı ...’in 10 yıl önce öldüğü, tespit edilmiş ise de, Dairenin iade kararı üzerine ... kızı ... adında herhangi birinin nüfusta kayıtlı olmadığı Nüfus Müdürlüğü tarafından bildirilmiştir. Mahkemece doğru sonuca ulaşılabilmesi için, öncelikle; çekişmeli taşınmazın tapu kaydı ilk oluşumundan itibaren tüm belgeleriyle getirtilerek ve sağ olan tespit bilirkişileri de dinlenerek davalının gerçek kimlik bilgilerine ulaşılmaya çalışılmalı, davalının nüfusta başka bir isimle kayıtlı olup olmadığı araştırılmalıdır. Yapılan araştırma neticesinde, davalının dava tarihinde sağ, ancak nüfusta başka bir isimle kayıtlı olduğu tespit edildiği takdirde, davacı ... Yönetimine davalının tapudaki ismini düzeltmek üzere dava açma yetkisi verilmeli, tapuda isim düzeltildikten sonra, kayıt maliki davaya dahil edilerek davaya devam edilmelidir....
Gıyabi hükmün, nüfusta kayıtlı adresinden taşındığı belirtilen ve yapılan araştırmaya rağmen adresi de tesbit edilemeyen davalıya, nüfusta kayıtlı adrese, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre yapılan tebligat usulsüzdür. Bazı maddeleri dışında 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 5. maddesi ile 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine eklenen fıkrasında, “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır....