ın nüfusa ilk kez 27.07.1970 tarihinde tescil edildiğini, 13.9.1969 doğumlu kaydın iptal edilip 28.10.1971 doğumlu kaydının düzeltilmesi durumunda 27.7.1970 tarihi itibariyle kişinin doğmadan önce nüfusa kaydedilmiş olacağı, oysa bir kişinin doğmadan nüfusa tescilinin mümkün bulunmadığı ve dolayısıyla 1971 doğumlu ...'ın doğum tarihinden daha önceki bir tarihte nüfusa tescil edilemeyeceği, ayrıca kayden 1969 doğumlu ...'ın 1975 yılında ilköğretime başladığı nazara alındığında böyle bir kişinin var olduğunun da anlaşıldığı gerekçesiyle her iki kaydın mükerrer olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosyada toplanan bilgi ve belgelerden, özellikle aile nüfus kayıt tabloları ve doğum tutanakları içeriğinden mükerrer kaydının iptali istenen ... adlı kişinin 27.7.1970 tarihinde 13.09.1969 doğumlu olarak ve 17.4.1986 tarihinde ise 28.10.1971 doğumlu olarak aynı adla nüfusa tescil edildiği, yapılan kolluk araştırmasında davacı ...'...
Somut olayda yapılan kolluk ve kurumlar araştırması ve alınan nüfus kayıtlarının incelenmesinde Van ili, Çaldıran ilçesi, Aşağıçanak Mahallesi, Cilt no: 11, Hane no: 35, BSN: 26'da nüfusa kayıtlı Abdullah ve Esmer'den olma 01/01/1981 doğumlu, TC kimlik no'lu T7 ve Van ili, Gürpınar ilçesi, Arındı Mahallesi, Cilt no: 44, Hane no: 25, BSN: 35'te nüfusa kayıtlı Abdullah ve Esmer kızı 07/12/1978 doğumlu TC kimlik no'lu T10 aynı kişi olduğu ancak; sonradan yapılan kayıt olan 01/01/1981 doğumlu, TC kimlik no'lu T7 evlendiği ve bir kız çocuğunun olduğu, dolayısıyla nüfus kaydının aktif olduğu, Van ili, Çaldıran ilçesi, Aşağıçanak Mahallesi, Cilt no: 11, Hane no: 35, BSN: 26'da nüfusa kayıtlı Abdullah ve Esmer'den olma 01/01/1981 doğumlu, TC kimlik no'lu T7 ise nüfus kaydında herhangi bir olay ve düşüncenin bulunmadığı, aktif olmadığı anlaşılmaktadır....
Aynı Kanunun 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 35/1. maddeleri uyarınca, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiç bir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz, ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir. Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne işlenmiş kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur....
Soybağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru olarak meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiştir. Ancak bu doğru daha sonra soybağının reddi davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirildiği söz konusudur.(HGK 30.01.2008 gün 2008/2- 36- 47 sayılı kararından). İstinaf incelemesine konu davada bu kapsamda nüfus kayıt düzeltim davasıdır. Somut olayda; Ordu İli Aybastı İlçesi 4 cilt, 96 hane ve 91 sırada kayıtlı, Nuri ve İnci oğlu, 26/08/1978 doğumlu T.C. Kimlik numaralı Fatih Şen'in 28/08/1978 tarihinde nüfus kütüğüne tescil edildiği, daha sonra ise aynı kişinin yurtdışına gidebilmek için ikinci kez Ordu İli Aybastı İlçesi 4 cilt 78 hane ve 58 sırada nüfusa kayıtlı Mehmet ve Güllü oğlu 15/10/1981 doğumlu T.C kimlik numaralı T1 adıyla 10/04/1996 tarihinde nüfus kütüğüne tescil edildiği,, T.C....
Hüküm, davalı ... idaresinin temyizi üzerine Dairenin 2012/8879-9727 sayılı ilamı ile "...mahkemece sadece talep gibi davacı ile evli olan nüfusda kaydı olmayan ...'ın davacı hanesinde bulunan nüfus kaydının iptaline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken nüfusta kaydı bulunmayan ...'ın yeniden nüfus kütüğüne tescili ile evlenme kayıtlarının düzenlenmesi ve kendisine yeni bir T.C. vatandaşlık numarası verilmesinin nüfus idaresine ait idari bir görev olduğu düşünülmeden iptal edilen ...'a yeni bir T.C. vatandaşlık numarası verilmesine de karar verilmesi doğru görülmemiştir" gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, ancak davacı ile evli olan, nüfusta kaydı bulunmayan ...'...
Babalığın mahkemece hükmen tespiti davası için, çocuğun nüfusa tescil edilmiş olması ön şart değildir. Çünkü, çocuğun nüfus siciline kaydedilmiş olması, Türk Medeni Kanununun 285. maddesinde yer alan babalık karinesinin sıhhati için kurucu bir unsur değildir. Dolayısıyla çocuğun nüfus siciline kaydedilmemiş olması, TMK'nun 301.maddesi kapsamında babalık davasının görülmesine ve araştırılmasına engel teşkil etmez. Çocuğun nüfusa tescili yönünden ise, doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesi, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 15, 31 ve 33. maddelerine göre nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olup, haklarında ölüm araştırması mevcut kişilerin ölüm araştırmasının yapılması ve ilgililerin ölüm kaydının nüfusa işlenmesi de idari işlem niteliğindedir. Dosya içindeki bilgi ve belgeler ile dava dilekçesinde ileri sürülen sebepler ve dosyaya sunulan doğum raporuna göre; dava dışı ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı, dava dilekçesinde, nüfus kütüğünde 28.09.1948 doğumlu olarak kayıtlı bulunan kardeşi ... ...'ün gerçekte var olmadığını bildirerek bu kaydın iptalini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm C.Savcısı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava, mükerrer kaydın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece nüfusa mükerrer kayıtlı olduğu iddia edilen ... ...'ün ölü olduğunun tespitine karar verilmiştir. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacı, 28.09.1948 doğumlu olarak nüfus kütüğüne yazılmış bulunan ...'nin hiç dünyaya gelmediğini böyle bir kaydın yanlışlıkla kütüğe geçtiğini ileri sürmüştür. Dinlenen tanıkların yeminli anlatımları davacının bu iddiasını doğrulamıştır. Açıklanan bu duruma göre mahkemece nüfusa mükerrer olarak kayıt edildiği anlaşılan ......
Anayasa Mahkemesince davacının ölen kardeşi Levent'in kimlik bilgilerini kullandığını ileri sürmesine rağmen mahkemece kişilerin doğmadan nüfusa tescil edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddedildiği davacının saklı nüfus iddiasının değerlendirilmediği yönüyle hak ihlali kararı verilmiştir. Doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesi, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 15, 31 ve 33. maddelerine göre nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olup, nüfusa kayıt edilmeden kendisinden önce doğup ölen kardeşine ait nüfus kaydını kullanan kişinin nüfusa tescili dolayısıyla saklı nüfustan sicile yazılması da idari bir işlem niteliğindedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Nüfus kaydının düzeltimi istemine ilişkin olarak açılan davada Gaziantep 4.Asliye Hukuk ve Gaziantep 2.Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R – Dava, babasının nüfus kütüğüne kayıtlı olan ve kendi nüfusuna kayıtlı olmayan çocuğu ...'in kendi nüfus kütüğüne kaydının yapılması ve Türk vatandaşlığına geçirilmesi istemine ilişkindir. Dosya kapsamından,davacı ... ve oğlu olduğu iddia edilen ...'in nüfus kayıtlarının dosya arasında olmadığı görülmüştür....
Dava dilekçesinde, nüfus kaydının iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacılar vekili dava dilekçesinde, müvekkillerinin miras bırakan ...,...,... adlı çocuklarının gerçekte var olmamasına karşın nüfus kütüğüne kayıt edildiklerini ileri sürerek, ...,... 'nin nüfus kayıtlarının iptaline karar verilmesini istemiştir. Dosyaya sunulan aile nüfus kayıt tablosu içeriğinden, kayıtlarının iptali istenilen ... ve ...'den olma 04.05.1966 doğumlu olarak ...,...,...'dan olma 18.09.1968 doğumlu olarak nüfus kütüğüne tescil edildikleri, zabıta araştırması sonucu bunların nüfusa kayıtlı oldukları ......