WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosyada mevcut nüfus kaydı ve ölüm tunaklarından, ... ve ... kızı Yukarı Abana 1890 doğumlu Reşide'nin ölüm vukuat defterinin 25.6.1326 gün 1326/227 sayılı kaydına göre 1.6.1326 tarihli ölümünün baba hanesine işlendiği ve yine defterin 9.3.1338 tarih 1338/154 sayılı kaydına göre de 14.5.1329 tarihli ikinci ölüm olayının adıgeçenin koca hanesindeki kaydına işlendiği ve böylece mükerer ölüm kaydının oluştuğu, ölümlerden birinin iptali görevinin de yukarda sözü edilen yönergenin 123 ve 147. maddeleri, Nüfus Yasasının 36 ve 40. maddelerine göre Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu dikkate alınmadan, yazılı gerekçe ile mahkemin görevsizliğine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,21.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi, "nüfus kayıtlarının düzeltilmesi'’ davalarının konusunu oluşturur. “Kayıt düzeltilmesi”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının “düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi” dir. Bu dava uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırılmaktadır. Önemle vurgulanmalıdır ki nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, resmi kayıt ve belgelere başvurulabileceği gibi, tanık dahil her türlü kanıta başvurulabilir. Öte yandan, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36/1- a maddesinde açıklandığı üzere nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları tarafından açılabilecektir....

    ın yerine nüfus kütüğüne 8.9.2004 tarihinde ölü kaydı işlenen ...'ın bu ölüm kaydının iptali ile ...'ın nüfus kütüğüne ölüm kaydının yapılması istenmiş, mahkemece davanın kabulü yönünde karar verilmiş, verilen karar davalı Nüfus Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,29.6.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Sulh Hukuk Mahkemesi ise, 5490 sayılı Kanun’un 36. maddesinde nüfus kayıtlarına ilişkin davaların asliye hukuk mahkemelerinde görüleceği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.nın 382. maddesinde, "çekişmesiz yargı işleri" düzenlenmiş, aynı yasanın 383. maddesinde de çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin “aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece” sulh hukuk mahkemesi olacağı hükmüne yer verilmiştir. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinin 1/a bendinde, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahısların yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlanmıştır. Somut olayda, davaname ile ilgili kişi Mehmet'in mükerrer olan ölüm kaydının iptali talep edilmiştir....

        Dava Türk Medeni Kanununun 29. maddesi gereğince bir kimsenin öldüğünün tespiti istemine ilişkindir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 31 ve devam eden maddelerinde " kimlerin ölüm bildiriminde bulunabilecekleri, ölüm kaydının hangi hallerde nüfus kütüklerine işleneceği açıklandıktan sonra 33. maddesinde ölmüş olduğu halde aile kütüklerinde sağ görülenlere ait ölüm tutanaklarının, ölüm olayını gösterir belge ile başvurulması halinde Nüfus Müdürlüklerince düzenlenerek gerekli işlemin yapılacağı, herhangi bir belge ibraz edilememesi durumunda ölüm beyanının doğruluğunun Nüfus Müdürlüklerince araştırıldıktan sonra düzenlenecek ölüm tutanağının mülkî idare amirinin emri ile işleme konulacağı, bu kanuna dayanılarak çıkartılan yönetmeliğin 69'uncu maddesinin 3'üncü bendinde de ölüm bildirimi sırasında herhangi bir belge verilemediği takdirde; ölünün hısımlarının ve ölüm olayını bilenlerin kimlikleri ile yerleşim yeri adreslerinin tespit edileceği, bu belgelerin mülkî idare amirliği aracılığı...

        Davalı Nüfus Müdürlüğü tarafından 1905 yılında tescil edilen hane 27'deki Mansur ve Huri'nin nüfus kaydının iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı, bu kaydın kök kayıt olduğu, Güzelbahçe'de yersel yazımla tescil yapıldıktan sonra Mansur ve Huriye Yeşil'in Menderes 38 haneye gittikleri, kök kaydın iptali halinde anne,baba ve kardeş bağının kopacağı, iptal yerine bağ kurulması şeklinde karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar istinaf edilmiştir. Davalı Nüfus Müdürlüğü tarafından nüfus kayıtlarının mükerrer olmadığı, kök kayıt oldukları bildirilerek karar istinaf edildiğinden, ilk derece mahkemesince nüfus müdürlüğüne müzekkere yazılarak kayıtlar arasında idari yoldan bağ kurulup kurulamayacağının sorulması, kayıtların vukuatlarına esas belgelerin istenilmesi, kök kayıttaki anne, baba, kardeşler arasındaki bağın kopmasını neden olacak şekilde hüküm kurulamayacağı da gözetilerek karar verilmesi gerekir....

        SHM'sindeki davada Perihan Koçer'in ölüm araştırması olarak geçen kaydının düzeltilmesi için taraflara yetki ve süre verildiği bu sebepten dolayı bu davanın açıldığını belirterek Perihan Koçer'in nüfus kaydının olaylar ve tarihler hanesine ölü kaydının yazılmasını talep ve dava etmiştir. YEREL MAHKEME KARARI; Mahkemece ''İç İşleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nün 21/12/2018 tarihli cevabi yazısında Perihan Koçer'in kaydının uzun süre işlem görmediği, ölüm tespiti araştırması sonuçlanıncaya kadar kapalı olduğunu, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 33....

        in bildirimi üzerine ölüm tutanağı düzenlenerek ...'ın 15.04.2001 tarihinde öldüğünün nüfus kaydına işlendiği görülmüştür. Nüfus kayıtlarındaki düzeltme istemine ilişkin davalarda, mahkemelerin hiç bir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunduğu gözetilerek, somut olayda mahkemece salt taraflar ve tanık beyanları ile yetinilmeyip bu iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp alınacak rapor da gözetilerek, ... 'ın ... ve ölü ... çocuğu olduğunun belirlenmesi durumunda, mahkemece ... ile ...'ın aynı kişi olduğunun tespiti, ...'ın ölüm tarihinin iptali, ...'ın nüfus kaydı esas alınarak ...'in kaydının iptali, evlenme ve çocukları ile varsa diğer nüfusla ilgili vukuatların ... kaydına aktarılmasına karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir....

          Doğum ve ölüm, nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunur. Nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa gerçek durum her türlü kanıtla ispatlanabilir. (TMK 30. Md.) Resmi sicil ve belgelerin içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça, herhangi bir şekle bağlı değildir. (TMK 7/2 md.) Buna karşılık nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda kesin yetki söz konusu olduğundan yetki hususunun mahkemece resen değerlendirilmesi gerekmektedir. Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. Maddesinde ilgilinin yerleşim yerinden söz edilmektedir. Buradaki ilgilinin davacı mı yoksa nüfus kaydının düzeltilmesi istenen mi olduğunun belirlenmesi ve buna göre yetki hususunun düşünülmesi gerekmektedir. Somut olaya bakıldığında davacı ölenin nüfus kayıtlarına göre mirasçısı durumunda değildir....

          Dosya arasına alınan Manisa 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2007/212-586 sayılı mirasçılık belgesi verilmesi istemli davasından, “... kızı ...”nin nüfus yazımından önce ölü olduğu, nüfus kaydının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, kaydı düzeltilmesi istenen “... kızı ...”nin doğum ve ölüm kaydının nüfus kütüğüne işlenmesi için davacıya süre verilerek, tapu ve nüfus kaydı arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi yerine, nüfus kaydı bulunmayan tapu kayıt malikine baba adı eklenmesi suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Ayrıca, tapu sicilindeki yanlışlıklardan kaynaklanan davalarda yasal hasım, kayıtları tutmakla görevli ve sorumlu tapu sicil müdürlükleridir. Bu nedenle dava doğrudan tapu sicil müdürlüğüne yöneltilmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.3.1999 tarihli ve 1999/14-165-149 sayılı kararı da bu yöndedir. Somut olayda, Hazine de hasım gösterilerek dava açılmıştır....

            UYAP Entegrasyonu