Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nin sağ kaydının iptali ile ölüm tarihinin 1929, yine sağ görünen halası ...'nin de 1942 yılında öldüğünün nüfus kaydına işlenmesini istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile (.) yerine "..." adının yazılması ve ...'nin sağ kaydının iptali ölüm tarihinin 1929 olarak düzeltilmesine, ... ile ilgili istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 04.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirildiği söz konusudur.(HGK 30.01.2008 gün 2008/2- 36- 47 sayılı kararından). İstinaf incelemesine konu davada bu kapsamda nüfus kayıt düzeltim davasıdır. Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi hükmüne göre, nüfus kayıtlarının düzeltilmesine (ad ve soyadı değişikliği davaları dahil) ilişkin davalarda nüfus müdürü veya memurunun bulunması ve kararın onların önünde verilmesi zorunludur....

    Bu nedenle mahkemece, öncelikle kaydının düzeltilmesi istenen kişinin yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri gereğince doğum ve ölüm kaydının nüfus kütüğüne işlenmesi hususunda davacıya önel verilerek, tapu ve nüfus kaydı arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandıktan sonra, sonucu çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu nüfus kaydı bulunmayan murisin isminin düzeltilmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak davacı vekiline, muris Sabha’nın önce doğum sonra ölüm olayının nüfus aile kütüğüne işletilmesi için süre verilmiştir. Davacı vekili idareye yapmış olduğu başvuru sonucunda ara kararı gereğini yerine getiremediğini, idarenin ret talebinin iptali için İdare Mahkemesinde dava açtıklarını bildirmiştir....

      (TMK.m.29/1) Doğum ve ölüm, nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunur. (TMK. m.30/1) Nüfus sicilinde bir kayıt yoksa gerçek durum her türlü delille ispatlanabilir. (TMK. m.30/2) Ölüme bağlı hakların kullanılabilmesi için; kişinin öldüğünün veya belirli bir zamanda ölü olduğunun tespitini talep etmekte davacının hukuki yararı mevcuttur. Bu itibarla dava bu hukuksal niteliğiyle; mirasçılık haklarını etkileyeceğinden Türk Medeni Kanunu'nu, nüfus sicilindeki eksik veya hatalı kaydın düzeltilmesini de amaçladığından 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nu ilgilendirmektedir. Bu nedenle davanın; mirasçılık hakkı ilgisi nedeniyle ölümün tespiti istenilen kişinin diğer mirasçılarına, nüfus kaydının düzeltilmesi yönünden Nüfus Müdürlüğüne yöneltilerek açılmalıdır....

      SHM de mirasçılık belgesi verilmesi için dava açıldığını ve yargılama sonunda murisin mirasçısı olmadığı anlaşıldığından mirasçının hazine olduğuna karar verildiğini, veraset ilamı ile ilgili iş bu davada mahkemenin celp ettiği nüfus kayıtlarında murisin Üsküdar T5 celp ettiği nüfus kaydında ölüm kaydının 1955 yılı olduğu, Kadıköy T5 celp edilen kayıtlarda ise ölüm tarihinin 1966 olarak tashih edildiği Kartal T5 murisinin geldisinin olması nedeniyle Kartal T5 de kayıtların celp edilmesinin uygun olacağı belirtildiği için Kartal T5 de kayıtlarının celp edildiği tüm kayıtlarda ölüm kaydına ilişkin herhangi bir belge bulunmadığının anlaşıldığını belirterek murisin gerçek ölüm tarihinin belirlenmesine, murisin Üsküdar, Kartal ve Kadıköy Nüfus Müdürlüklerindeki ölüm tarihinin düzeltilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi Kararı: Mahkemece; "Açılan davanın reddine," karar verilmiştir....

      Doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesi, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 15, 31 ve 33. maddelerine göre nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olup, haklarında ölüm araştırması mevcut kişilerin ölüm araştırmasının yapılması ve ilgililerin ölüm kaydının nüfusa işlenmesi de idari işlem niteliğindedir. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunun 33 üncü maddesi ve Nüfus Hizmetleri Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 69 uncu maddesi uyarınca uzun süre işlem görmemesi ve ölü olması muhtemel olması nedeniyle ölüm araştırması yapmak ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne geçirilmesinin nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olduğu gözetilerek davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle ret kararı verilmesi doğru değil ise de, bu husus yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden ve hükmün redde ilişkin bölümü sonucu itibari ile doğru görüldüğünden, HUMK'nun 438/7 maddesi uyarınca, hükmün gerekçesinin açıklanan şekilde değiştirilerek kararın...

        nin 1932 doğumlu olup diğer iki kardeşi ile birlikte 13/08/1934 tarihinde tescil edildiğini,1934 tarihinden sonraki bir tarihte ölmesine rağmen ölüm kaydının düşülmediğini, nüfus kaydına ölüm araştırması şerhi verildiğini, bu durumun miras haklarının kullanılmasında zorluk yarattığını bildirerek ...'ün nüfus kaydında kızı olarak görünen ...'ün ölümünün tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davanın kabulü ile ...'ün ölü olduğunun tespitine karar verilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, ...'ün 01/02/1932 doğumlu olarak 13/08/1934 tarihinde kayıtsızlar doğum defterine yazılmak suretiyle nüfusa tescil edildiği, halen bekar olup kaydında herhangi bir nüfus hareketinin olmadığı, ölüm araştırması nedeni ile kaydının kapalı olduğu anlaşılmıştır....

          ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/02/2022 NUMARASI : 2021/487 ESAS- 2022/82 KARAR DAVA KONUSU : NÜFUS (YAŞ DÜZELTİLMESİ İSTEMLİ) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNLARININ ÖZETİ: Davacı dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin kendisinden önce 1985 yılında doğup nüfusa tescil edilen ve küçük yaşta ölen kardeşinin nüfus kaydını kullandığını, gerçekte doğum tarihinin 1987 olduğunu ileri sürerek doğum tarihinin düzeltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı nüfus idaresi temsilcisi duruşmadaki beyanlarında, davacının iddiasına göre nüfus kaydının düzeltilmesinin mümkün olmadığını belirtmiştir....

          'a ait nüfus kaydının iptali ile ...'in doğum tarihinin 27.01.1964 olarak düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava, nüfus kütüğündeki mükerrer kaydın iptali ve doğum tarihinin düzeltilmesi istemine ilişkindir. Davacılar dava dilekçesinde, davacılardan ...’in nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan ... adlı bir çocuğunun gerçekte olmadığını, diğer davacı ...’in nüfusa iki kez yazıldığını bildirerek 27.01.1994 doğumlu olarak mükerrer yazılan ... n’ın nüfus kaydının iptalini ve ...’in doğum tarihinin 27.01.1994 olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir....

            Somut olayda salt taraf beyanları ve kolluk tarafından düzenlenen tutanak ile yetinilmeyip, iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp, alınacak rapor da gözetilerek karar verilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması, Kabule göre de: 2- Mahkemede dinlenen nüfus dışındaki davalılar beyanına göre davacı ... 20.04.1975 doğumlu olarak gerçek annesi Yeter ile babası Ömer nüfusuna kayıtlı iken bu kayda ölüm şerhi düşülerek, davalılar İsmet ve Miyase oğlu olarak 01.03.1977 doğum tarihi ile tekrar nüfusa kaydedilmiştir. Her iki ... kaydının aynı kişiye ait olduğu dikkate alınarak gerçek anne ve babası hanesindeki kaydı bırakılıp bu kayıttaki ölüm şerhinin kaldırılmasına ve 01.03.1977 doğumlu olarak 21.01.1992 tescil tarihi ile mükerrer olarak yazılan kaydının iptaline bu kayıttaki nüfus bilgilerinin esas kaydına işlenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi,Doğru görülmemiştir....

              UYAP Entegrasyonu