DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Kişinin kimlik bilgisinin ve Ölü Olduğunun Tespiti ve tescili istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı vekili tarafından müvekkilinin kök murisi Mulla Mehmet Cömert'in açık kimlik bilgilerinin, öldüğünün ve ölüm tarihinin tespiti ile nüfus kayıtlarına tescil edilmesine karar verilmesinin talep edildiği, mahkemece davanın reddine yönelik karar verildiği, kararın davacı vekili tarafından istinafa taşındığı dosyada mevcut bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, nüfus müdürlüğünün 27/02/2018 gün ve 305 sayılı cevabı yazısından T4 24/11/1925 tarihinde nüfusa yersel yazım ile tescil edildiğinin tespit edildiği, T4 babası Mulla Mehmet'in nüfusta kaydının olmadığı ve ölü Mulla Mehmet olarak yazıldığının tespit edildiği, yersel yazımda ölü olanlar nüfusa tekrar yazılmadığından Mulla Mehmet'e ait nüfus kayıt örneğinin gönderilemediğinin bildirildiği anlaşılmaktadır....
İ.. ile tapu malikleri arasındaki Hukuki ilişkiyi gösterir aile nüfus kayıt örnekleri ve veraset ilamları dosya arasına alındıktan, 4) Tapu maliki olarak görünen Penhan İrtürk'ün sağ ise aile nüfus kayıt örneği, ölü ise veraset ilamı dosya arasına alındıktan, 5) Tapu malikleri Nazan, Sümbül, Yakup ve Ahmet'in tapu kaydında soyadları yazılı olmadığından bu kişiler ile davalılar N.. Y.., S.. A.., Y.. İ.. ve A.. İ.. arasındaki bağlantıyı sağlayacak var ise tapuda isim tahsisine ilişkin mahkeme ilamı dosya arasına alındıktan, Sonra, birlikte gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 30/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
nun nüfus kaydı getirtilerek sağ mı ölü mü olduğunun tespiti yapıldıktan sonra sağ ise davalıya, ölü ise mirasçılarına gerekçeli kararın yöntemince tebliğ edilerek temyiz süresinin beklenmesinden sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere iadesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 10.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mal Memurlarının kayyım tayin edilmesi hakkında kanun uyarınca davalılara kayyım atanması için taraflarına yetki verildiğini, daha öncesinde yapılan araştırmalarda kişilerin Tapu ve Nüfus Müdürlüklerinde yeterli bilgisine ulaşılamadığı, ölü veya sağ olup olmadığı konusunda da araştırmaların sonuçsuz kaldığını, bu nedenlerle adı geçen davalıların veya varsa mirasçıların haklarının korunması için 3561 sayılı yasa uyarınca Mal Müdürlüğünün kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır....
O halde, yukarıda açıklanan şekilde dava, bir kısım talepler yönünden nüfus kayıtlarında düzeltme yapılması ve bir kısım talepler yönünden de soybağını ilgilendirir mahiyette ise nihai talebi bir bütün oluşturan ve biri hakkında verilecek karar diğerini doğrudan ilgilendiren uyuşmazlığın, bütün olarak özel yetkili aile mahkemesinde çözümlenmesi gerekir. Somut olaya gelince; davacı vekili müvekkili ...'nın ....'nın kızı ve nüfus kaydında ... olarak görünen kişinin torunu olduğunu, ... ile ...'nin aynı kişiler olduğunu, ...'in 403 sayılı Kanunun 1. maddesine göre vatandaşlığa kabul edildiğini, müvekkilinin babasının Türkiye'de doğduğu fakat nüfusa kaydedilmeden babası ile birlikte Suriye'ye gittiğini ve orada nüfusa yazıldığını belirterek müvekkilinin murisi olan ...'le olan soybağlarının tespitine, müvekkilinin murisi olan ...'in ölüm araştırmasının var ise ölüm araştırmasının kaldırılmasına, nüfus kayıtlarının düzeltilmesine, ölü ise ölüm tarihinin nüfusa işlenmesine, oğlu ...'...
ın ölü olduğu ve nüfus kayıtlarında ölüm araştırması yapıldığı halde bir sonuca varılamadığını ileri sürerek ...'ın ölü olduğunun tespiti ve nüfus kayıtlarının düzeltilmesi istemiyle asliye hukuk mahkemesinde dava açmıştır. ... Asliye Hukuk Mahkemesince, "...nüfus kayıtlarındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davalarının çekişmesiz yargı işlerinden olduğu, HMK'nın 382 ve 383. maddeleri uyarınca davaya bakma görevinin sulh hukuk mahkemesine ait bulunduğu..." gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından ise, "...davanın, nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin olduğu, Nüfus Hizmetleri Kanunun 36. maddesi uyarınca davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait bulunduğu..." gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir....
Doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesi, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 15, 31 ve 33. maddelerine göre nüfus idaresine verilmiş idari bir görevdir. Doğum tarihinin düzeltilmesi istenilen davacının nüfusa kaydedilmediği, kendisinden önce doğarak nüfusa 18.04.1967 doğum tarihi ile tescil edilen ve öldüğü halde ölü kaydı düşürülmediğinden sağ görünen kardeşinin kaydını kullandığı anlaşılmıştır. Mahkemece, doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesinin nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olduğu gözetilerek Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 7/1. maddesi gereğince görev yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Kabule göre de; Mahkemece, davacının doğum tarihi 18.04.1971 olarak düzeltilmiş ise de, nüfus kaydına göre davacı, 19.04.1967 tarihinde nüfusa tescil edilmiştir. Bir kimsenin doğmadan önce nüfus kütüğüne tescili mümkün değildir....
, yine müvekkilin dedesi Hüseyin'in nüfus kayıtlarında kızı Meryem olarak gözüken kişinin de anne adının Fatma olarak gözüktüğünü, Meryem olarak gözüken kişinin esasında nüfus kayıtlarında hiç gözükmeyen müvekkilin halası olan Fatma olduğunu, Fatma'nın nüfusta Meryem olarak kayıtlı olduğunu, yapmış oldukları araştırmalarda müvekklilin Ahmet isminde sağ doğmuş olan bir amcasının olduğu, bu kişinin de 1911 yılında doğduğu, 1935 yılında vefat ettiği, soyadının da Bayender olduğu, bundan başka Ahmet isminde bir amcasının olmadığı, Ahmet'in de anne adının Emine olduğu, yine nüfus kayıtlarında Meryem olarak gözüken kişinin hiç var olmadığı, bu kişinin müvekkilinin halası olan ve nüfus kayıtlarında hiç gözükmeyen 1970 li yıllarda ölen Fatma olduğu, mezarının dahi bulunduğu, bekar olarak öldüğünü, öncelikle müvekkili T1 nüfus kayıtlarında amcası olarak gözüken T.C.numaralı Ahmet isimli kaydın mükerrer olması sebebiyle iptaline, TC Kimlik numaralı Ahmet Bayender'in anne adının gerçekte olduğu...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, davacının nüfus kaydında annesi olarak görünen ... ile ...'nün (...) aynı kişi olduğunun tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava dilekçesinde, nüfus kaydında anne adının ... olarak geçtiği halde annesi ile arasında bağ kurulmadığını bildirerek, nüfus kayıtlarındaki hataların düzeltilmesi suretiyle, annesi olarak görünen ...'nin ... ve ... kızı ... olduğunun tespitine karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava, nüfus kaydının anne yönünden düzeltilmesi istemine ilişkindir....
Ş.. " olarak kimlik bilgilerinin yanlış yazıldığını ileri sürerek, malikin kimlik bilgilerinin nüfus kaydına uygun olarak düzeltilmesini istemişlerdir. Davalı , davanın reddini savunmuştur. Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Yargıtay 14. Hukuk Dairesince " Dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen Ramazan oğlu Ö.. Ş.. adlı kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmamıştır. Ayrıca taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki Ramazan oğlu Ö.. Ş.. ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin mevcut olup olmadığı da sorulmamıştır. Mahkemece nüfus müdürlüğü ve ilgili zabıta birimine yazılan müzekkereler mülkiyet naklini engelleme amacı yönünden yeterli değildir" gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir....