WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda, mahkemece Nüfus Müdürlüğünden ... adında bir kişinin olup olmadığı sorulmuş ise de işe giriş bildirgelerindeki hane,cilt,sayfa numarası dahil tüm hatalı kimlik bilgileri tam olarak yazılmak suretiyle bu kimlik bilgilerine sahip Süleyman Üstün isimli kişinin varlığı ilgili Nüfus Müdürlüğünden sorulmadan ve bu kişinin nüfusa kayıtlı olduğu yerde ve doğum yeri olarak görünen Urfa’da zabıta araştırması yapılmadan eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davada, davacı ... kayıtlarında ölü olarak yazılan kaydın iptali ile sağ olarak düzeltilmesini istemiştir. Kişinin sağ olduğunun tespitine ilişkin bulunan davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 12.11.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Mahkemece, resmi kayıtlarda murisin ne zaman öldüğünün, anne baba adının, tüm mirasçılarını gösterir şekilde nüfus kayıtlarının bulunmadığı, talepte bulunanın kesin ve inandırıcı bir delille de mirasçı ile muris arasında mirasçılık bağını kuramadığı, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 29. maddesi hükmünde; bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimsenin iddiasını ispat etmek zorunda olduğu, TMK'nin 30. maddesinde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği açıklanmıştır. Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda "Taraflarca hazırlama ilkesi" geçerlidir....

        GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı ... ağa kızı ...’nın kızı ... ...’in aile nüfus kaydının getirtilerek dosya içine konulması; getirtilecek nüfus kaydına göre sağ olduğunun anlaşılması halinde gerek nüfus kayıtlarında yeralan yerleşim yeri adresi ve gerek yaptırılacak kolluk araştırması ile adresi belirlenerek gerekçeli kararın yöntemince kendisine tebliği sağlanarak, tebliğ belgesinin dosya içine konulması ve temyiz süresinin beklenilmesi; ölü olduğunun anlaşılması halinde gerekçeli kararın tüm mirasçılarına yöntemince tebliğleri sağlanarak tebliğ belgelerinin dosya içine konulması ve temyiz sürelerinin beklenilmesi, bundan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 27.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Dosya arasında bulunan nüfus kaydına göre davacınınn davadan önce öldüğü anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 28. maddesi hükmüne göre kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer. Ölüm ile kişilik hakları son bulduğundan, ölü kişi tarafından dava açılamayacağı gibi 04.05.1978 gün, 4/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere; ölü kişinin mirasçılarına davayı yöneltmek suretiyle davanın yürütülmesi mümkün bulunmamaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 51. maddesi ve 04.05.1978 tarih ve 4/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince; davada taraf ehliyeti Medeni Kanuna göre belirlenir ve taraf ehliyetinin birinci ve en önemli koşulu (ön şartı) kişinin sağ olmasıdır. Ölü kimsenin taraf ehliyeti yoktur. Taraf ehliyeti davanın ön şartıdır. Tarafların davada taraf ehliyeti olup olmadığına hakim re’sen bakmak durumundadır....

            nun aynı kişi olduğunun tespiti ile nüfus kaydının düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili, dava dilekçesinde, davacının babası hanesinde...T.C. kimlik numarası ve ... ad ve soyadı ile kayıtlı olup evlenerek ... Mahallesi 93. cilde gittiği, evlenerek geldiği hanede ise ... T.C. kimlik numarası ve Melisa Mansuroğlu ad ve soyadı ile kayıtlı olduğunu bildirerek ... ile ...'nun aynı kişi olduğunun, ...'nın nüfus kayıt bilgilerinin ... bilgilerine göre düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece, adı geçenlerin aynı kişi olmadığı, kimlik sistemindeki adresin ...'e ait olup, bu kişinin de halen adresinde yaşadığının tespit edildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; ... ve ... kızı ...'...

              Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava dilekçesinde, davacının aile nüfus kütüğünde 07.05.1933 ve 20.03.1933 doğum tarihli olmak üzere iki kez kaydedildiğini ileri sürerek mükerrer olan kaydının iptalini istemiştir. Dava niteliği gereği soy bağını ve miras hukukunu ilgilendirdiğinden davacının kayden sağ görünen kardeşleri ve ölü olanların mirasçılarının da davaya yöntemince dahil edilip taraf teşkili sağlandıktan sonra hüküm kurulması gerekirken işin esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 27.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava dilekçesinde, davacı aile nüfus kütüğünde .... doğumlu olarak kayıtlı 15.02.1961 doğumlu kardeşi olmadığını ileri sürerek bu kaydın iptalini istemiştir. Dava niteliği gereği miras hukukunu ilgilendirdiğinden, davacı ...'nun kayden sağ görünen kardeşleri ve ölü olanların mirasçılarının da davaya yöntemince dahil edilip taraf teşkili sağlandıktan sonra hüküm kurulması gerekirken işin esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 04.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Hal böyle olunca; öncelikle, dava konusu taşınmazların dayanak belgelerdeki verileri ile davacıların miras bırakanına ait bilgilerin karşılaştırılması, iddialar konusunda tanık dinlenmesi, gerektiğinde yeniden keşif yapılarak taşınmazların kime ait olduğu ve kimin tasarruf ettiği, konusunda mahalli bilirkişilerin beyanlarının alınması tapu maliki ile aynı ismi taşıyan kişinin sağ olup olmadığının saptanması sağ ise kendisi ölü ise mirasçıları dinlenerek dava konusu taşınmazlarda hak iddia edip etmediklerinin sorulması ve mülkiyet nakline sebebiyet vermemek bakımından kayıt maliki ile davacıların murisinin aynı kişiler olup olmadığının tereddüde yer bırakmayacak biçimde açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davalı İdare vekilinin, temyiz itirazları yerindedir....

                    Mahkemece, davacının 23/08/1995 tarihinde nüfusa tescil edilmiş olduğu belirtilerek e tescil engeli ve davacının ölmüş ağabeyinin bulunması nedeniyle kendisinin nüfusa kayıt edilmeyip ağabeyinin nüfus kaydı ile işlem gördüğü iddiasında ise saklı nüfus söz konusu olduğundan, bu işlemin idari yoldan düzeltilmesi gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Nüfus Hizmetleri Kanununun 15 maddesi ile doğumun bildirimi, 31. maddesi ile ölümün bildirimi, 33. maddesi ile ölü olduğu halde aile kütüklerinde sağ gözükenlerin nüfus kütüğüne geçirilmesi düzenlenmiştir. Doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesi, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 15, 31 ve 33. maddelerine göre nüfus idaresine verilmiş idari bir görevdir. Nüfusa kayıt edilmeyerek kendisinden önce doğup ölen kardeşine ait nüfus kaydını kullanması nedeni ile bir kişinin nüfusa tescil edilmesi, dolayısıyla saklı nüfustan sicile yazılması da idari işlem niteliğindendir....

                    UYAP Entegrasyonu