Türk Medeni Kanunu'nda ise, davada taraf olma ehliyeti, medeni haklardan yararlanma ehliyetinin bir parçası olarak sayılmış, 8, 28, 47 ve 48. maddeleriyle bu yönde hükümler getirerek medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişinin davada taraf olma yeteneğini taşıdığı, her gerçek kişinin sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan itibaren taraf ehliyetini kazanacağı ve yaşadığı sürece taraf ehliyetinin devam edeceği belirtilmiştir. Öte yandan gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak ta taraf ehliyetinin sona ereceği TMK'nin 28. maddesinin buyurucu nitelikteki hükmüyle açıklanmıştır. Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişinin taraf ehliyetini yitireceği kuşkusuzdur....
nin mükerrer kaydının iptali, sağ görünen nüfus kaydına ölüm tarihinin işlenmesi, ...'ın ... oğlu olduğunun tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ...ve dahili davalı ...tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı ...'ın nüfusa tesciline dair belgelerin (doğum tutanağı vs. belgelerin) nüfus müdürlüğünden getirtilerek dosyaya konulmasından sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere iadesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 28.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
ın 1977 yılında araba kazası sonucu öldükleri halde nüfus kayıtlarında sağ olarak kayıtlı olduklarını ileri sürerek nüfus kayıtlarının ölü olarak düzeltilmesi istemiyle asliye hukuk mahkemesinde dava açmıştır. ... Asliye Hukuk Mahkemesi; "...nüfus kayıtlarındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davalarının çekişmesiz yargı işlerinden olduğu, HMK'nın 382 ve 383. maddeleri uyarınca davaya bakma görevinin sulh hukuk mahkemesine ait bulunduğu..." gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. ... Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından ise; "...davanın, nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin olduğu, Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi uyarınca davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait bulunduğu..." gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2020/405 Esas sayılı dosyasında görülmekte olan kamulaştırma bedel tespiti ve tescil davasında T3 veraset ilamının alınması için davacı vekiline yetki verildiği ve bu kapsamda eldeki davanın açıldığı, ancak nüfus kaydında T3 sağ olarak görünmesi nedeniyle Mahkemece davacı vekiline muhtıra çekilerek bu hususta yazılı açıklama yapılması ve veraseti istenen kişinin ölmüş olması halinde ölüm kaydının işletilmesi için kesin süre verildiği, kesin süre içerisinde muhtıra doğrultusunda işlem yapılmadığından davanın reddine karar verildiği görülmektedir. Her ne kadar davacı vekilince kamulaştırma dosyasında kollukça tutulan tutanakta T3 vefat ettiğinin tespit edildiği, müzekkere yazılarak bu hususun ilgili mahkemeden sorulması gerektiği ileri sürülmekte ise de nüfus kaydında sağ olarak görünen kişi hakkında kollukça tutanak tutulması mirasçılık belgesi düzenlenmesi için yeterli değildir....
ın 15.04.2001 tarihinde öldüğünün nüfus kaydına işlendiği görülmüştür. Nüfus kayıtlarındaki düzeltme istemine ilişkin davalarda, mahkemelerin hiç bir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunduğu gözetilerek, somut olayda mahkemece salt taraflar ve tanık beyanları ile yetinilmeyip bu iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp alınacak rapor da gözetilerek, ... 'ın ... ve ölü ... çocuğu olduğunun belirlenmesi durumunda, mahkemece ... ile ...'ın aynı kişi olduğunun tespiti, ...'ın ölüm tarihinin iptali, ...'ın nüfus kaydı esas alınarak ...'in kaydının iptali, evlenme ve çocukları ile varsa diğer nüfusla ilgili vukuatların ... kaydına aktarılmasına karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde nüfus kaydının düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava dilekçesinde, ... adlı kişinin 09.12.1996 tarihinde ölmüş olmasına karşın sağ olarak gösterildiği ileri sürülerek adı geçenin sağ kaydının iptali ile nüfusa ölü olarak tesciline karar verilmesi istenilmiştir. Dosyada toplanan bilgi ve belgelerden özellikle nüfus müdürlüğünden getirtilen kayıtların incelenmesinden ......
TOPLANAN DELİLLER: Tapu kaydı, kadastro tespit tutanağı, nüfus kayıtları, tanık beyanları, kolluk araştırması ile birlikte tüm dosya kapsamı. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "... tapu maliki görünen ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başkası olup olmadığına ilişkin yazımıza Nüfus Müdürlüğü’nün "Mustafa oğlu Kemal" şeklinde başka bir kayda rastlanılmamıştır şeklindeki cevap yazısı, kolluk kuvvetince yapılan araştırma yazısında "Kemal Çolak" isimli şahsın babasının halk arasında "Mustafa" olarak çağrıldığı, resmi kayıtlarda ise Ali olduğu, iki kişinin aynı kişiler olduğu şeklindeki ifadeleri ve tüm dosya bir bütün halinde değerlendirildiğinde davanın kabulüne" karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesince verilen nihai karara karşı yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
incelenmesinde Elif Duran (Morca)'ın annesinin Hayriye olduğu görülmüş olup, tanık beyanlarına ve nüfus kayıt örneklerine göre Hayriye Morca'nın T32 ile evli olup, evli ve çocuklu olarak öldüğü anlaşıldığından Davanın Kabulü ile, Nüfus kaydında bekar ve ölü olarak görünen TC kimlik numaralı 15/11/1919 Kuzuculu doğumlu, 01/04/1941 ölüm tarihli, Hayriye Morca (Çolak) evli ve çocuklu olarak öldüğünün tespiti ile nüfus kaydına Tashihine ve bu şekilde tesciline, yönelik karar verilmiştir....
in olduğunun tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı Hazine Temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde, nüfus kaydında aralarında bağ olmayan ve bekar olarak ölü görünen anneleri...'nin bekar olan kaydının iptali,.... ile evli olduğunun ve bu evlilikten davacı ... ve ...ile kardeşleri ... adlı evlatları olduğunun tespiti ile nüfusa tescilini istemiş, mahkemece davacılar ... ve ...'ın annelerinin ... olduğunun tespitine, diğer istemlerin reddine karar verilmiştir. Nüfus kayıtlarındaki düzeltme davaları kamu düzeni ile yakından ilgili olup, mahkemeler kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorundadır....
İpoteğin 1958 yılında tesis edildiği dikkate alındığında, davacıların ipotek alacaklıların adreslerini, sağ olup olmadıklarını, ölü iseler mirasçılarının kimler olduğunu bilmeleri gerektiğinin kabulü, genel hayat tecrübelerine aykırılık oluşturacaktır. Bu nedenle ölü kişiler aleyhine dava açılmasının HMK’nın 124’üncü maddesinin ikinci fıkrasında açıklanan dürüstlük kuralına aykırılık oluşturmayacağı, ölü kişiye karşı dava açılması durumunun yanılgıya dayalı olduğunun ve dürüstlük kuralına aykırı olmadığının kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle mahkemece davacıya, HMK’nın 124’üncü maddesi gereğince davayı mirasçılara yöneltme imkânı tanınmadan ve yöneltmek istediği takdirde de mirasçılarının tespiti ile bunlara tebligat çıkartma fırsatı verilmeden hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....