Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda; dava konusu taşınmaz senetsizden ... oğlu 1930 doğumlu ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı baba adının "..." olduğu halde kadastro tespiti sırasında "..." yazıldığını belirterek düzeltme istemiştir. Mahkemece tanık dinlenmiş, ayrıca nüfus müdürlüğünden ... oğlu ... kaydının bulunup bulunmadığı sorulmuştur. Nüfus müdürlüğüne yazılan yazıya yanıt verildiğine dair belgeye dosya içerisinde rastlanmamış, mahkemece tapu kaydı, tutanak ve tanık anlatımlarına göre davanın kabulüne karar verilmiştir. Yukarıda da açıklandığı gibi, tapu kaydında isim düzeltilmesi davalarında mülkiyet nakline sebebiyet vermemek için kayıt maliki ile düzeltilen ismin aynı kişiye ait olduğunun kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması zorunludur. Dava konusu taşınmazın kadastro tespit tutanağında malik olarak tespit edilen "... oğlu ..."in 1930 doğumlu olduğu yazılı olduğu halde nüfus kaydına göre 1955 doğumludur....

    Dosya kapsamından, nüfus kaydının düzeltilmesi istenilen davacının nüfusa kayıtlı olduğu yerin “Midyat/”Mardin” olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın Midyat 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddesi ve 5235 sayılı Kanun'un 36/3. maddesi gereğince Midyat 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 24.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, ölüm tarihinin düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı kurum tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı ... davanamesinde, ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, cilt no:..., hane no:..., bsn:...'de kayıtlı ... TC kimlik numaralı ...'in nüfusa tescil tarihinin 07.09.1956 olduğu, ancak ölüm tarihinin nüfus kaydına 00.00.1954 olarak kaydedildiği, yapılan araştırmalar neticesinde ...'in 1956 yılında öldüğünün tespit edildiği, bu itibarla nüfus kütüklerine ölüm şerhinin sehven 1954 olarak düşüldüğü, müteveffa ...'in nüfus kaydının tashihine karar verilmesini kamu adına talep edilmiştir. Mahkemece ölüm tarihinin tam olarak tespit edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dava ...'...

        Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir. Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan nüfus araştırmasının usulüne uygun olmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle; 138 ada 10 sayılı parselin tapu kaydında malik görünen ..." ile aynı kimlik bilgilerine sahip başka kişiler olup olmadığı nüfus müdürlüğünden ve ilgili zabıta biriminden sorulmalı, yapılan araştırma sonunda aynı isimli başka kişiler olduğu bildirildiği takdirde bu kişiler sağ ise kendileri, ölü ise mirasçıları duruşmaya çağrılarak kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istenen taşınmazlarda herhangi bir hak iddiaları bulunup bulunmadığı konusunda beyanları alınmalıdır. Tüm bu işlemler yerine getirildikten sonra hala tereddütler giderilememiş ise mahkemece taşınmaz başında keşif yapılarak tanıklar ve tespit bilirkişileri dinlenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir....

          Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; Mahkemece usulüne uygun şekilde nüfus araştırması yapılmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle; 1564 ve 2589 sayılı parsellerin tapu kaydında malik olarak görünen "... oğlu ..." ile aynı kimlik bilgilerine sahip başka kişiler olup olmadığı nüfus müdürlüğünden sorulmalı, yapılan araştırma sonunda aynı isimli başka kişiler olduğu bildirildiği takdirde bu kişiler sağ ise kendileri, ölü ise mirasçıları duruşmaya çağrılarak kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istenen taşınmazlarda herhangi bir hak iddiaları bulunup bulunmadığı konusunda beyanları alınmalıdır. Ayrıca tapu maliki olduğu iddia edilen şahsa ait anne, baba ve kardeşlerini gösterir nüfus aile kayıt tablosu getirtilerek tespit tutanağındaki bilgilerle paralellik taşıyıp taşımadığı da denetlenmelidir....

            Usulden red kararı sonrası davacı vekili tarafından doğum yerinin ve doğum tarihinin düzeltilmesi için Bodrum İlçe Nüfus Müdürlüğüne başvurulmuş, ilçe nüfus müdürlüğünün 14/11/2022 tarihli yazısı ile denklik belgesinin düzenlenebilmesi için doğum belgesi aslının, Romanya makamlarından apostil ettirilerek noter onaylı Türkçe tercümesi ile yerleşim yeri nüfus müdürlüğüne iletilmesi halinde talebin değerlendirileceğinin bildirildiği görülmüştür. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunun Göçmenlerin Doğum Yeri Ve Tarihinin Düzeltilmesi başlıklı geçici madde 9- (Ek: 19/10/2017- 7039/26 md.) "(1) Göçmen olarak Türk vatandaşlığına alınanlardan doğum yeri ve tarihi hatalı olan kişilerin kayıtları, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl içinde usulüne göre onaylanmış doğum belgeleri ile müracaatları hâlinde, nüfus müdürlüğünce düzeltilir." şeklinde düzenlenmiştir....

            D)İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı istinaf dilekçesinde özetle; talebinin doğum tarihinin 15/09/1969 olarak düzeltilmesi olmasına, Ege Üniversitesinden alınan sağlık kurulu raporunun da talebini doğrulamasına rağmen haksız olarak davanın reddine karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi kapsamında nüfus kayıt (doğum tarihi düzeltimi) düzeltme istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinde ilgililerin nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme ve tespit davası açma hak ve yetkisine sahip oldukları hükmü mevcuttur. Bu tür davalarda basit yargılama usulü uygulanmakta olup, mahkemelerce resen (doğrudan) araştırma esastır. Mahkeme yaşı düzeltilmesi istenenin talebi ile bağlı değildir....

            Bu açık hükümler karşısında; ölen kişinin nüfusta kayıtlı bulunmaması durumunda, önce doğum, sonrada ölüm olayının nüfus aile kütüğüne işlenebileceği kuşkusuzdur. Sonuç itibariyle; tapuda isim düzeltilmesi davalarında, nüfusta kaydı bulunmayan kişinin doğum ve ölüm bilgilerinin ancak nüfusa kaydedilmesinin sağlanmasından sonra, tapu ve nüfus kaydı arasında bağlantı ve tutarlılık sağlanması mümkün olabileceğinden; bu koşul gerçekleştikten sonra, yukarıda sıralanan diğer şartların da varlığı halinde davanın kabulü yoluna gidilebilecektir…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.07.2009 tarihli ve 2009/14-279 Esas, 2009/354 sayılı kararı) Dosya içerisindeki Nüfus Müdürlüğü yazısından, isminin düzeltilmesi istenen malikin nüfusta kaydının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bir kimsenin tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilebilmesi için nüfusta kayıtlı olması gereklidir....

              Bu nedenle mahkemece, öncelikle kaydının düzeltilmesi istenen kişinin yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri gereğince doğum ve ölüm kaydının nüfus kütüğüne işlenmesi hususunda davacıya önel verilerek, tapu ve nüfus kaydı arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandıktan sonra, sonucu çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Hüküm açıklanan nedenlerle bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA, 19.11.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                Davacı tarafın muris Havva'nın kendi lehlerine vasiyette bulunduğunu, ancak talep edilen veraset ilamlarında murisin anne ve babasının üst soy bilgilerine ulaşılamadığı gerekçesiyle nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davasını açmış ise de; Nüfus Kanunu, ilgili yönetmelik ve nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davalarında mahkemenin görevinin düzenlenen nüfus kayıtlarına ilişkin olduğu, olmayan nüfus kayıtlarına ilişkin görevinin bulunmadığı, olmayan nüfus kayıtları ve nüfus kayıtlarını oluşturma sorumluluğunun nüfus idaresinde olduğu, mahkemenin olmayan bir kayda ilişkin değerlendirmede bulunmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile açılan davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı yön bulunmamaktadır....

                UYAP Entegrasyonu