Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aile Mahkemesi K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık nişanın bozulmasından kaynaklanan hediyelerin iadesi ve maddi tazminat isteğine ilişkin bulunduğuna ve davada zilyetliğe dayanılmadığına göre, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesi hükmü gereğince, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (3.) Hukuk Dairesine ait olmakla, gereği için, dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 11.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Olayda davacı kadın, davalı nişanlının isteği doğrultusunda işten ayrıldığını belirtip davalının kusuru nedeniyle nişanın bozulmasından ötürü uğradığı maaş kaybını maddi tazminat olarak talep etmiştir. İsteğin nişanın bozulmasının sonuçlarından olan maddi tazminatın düzenlendiği TMK'nun 120.maddesi kapsamında evlenme amacıyla yapılan harcamalar ve katlanılan maddi fedakarlıklar içinde bulunduğu anlaşılmaktadır. ( Nihat Yavuz – Uygulamada Nişan Davaları – Sayfa 119 ) 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4/1. maddesinde, Aile Mahkemelerinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun Üçüncü Kısım hariç olmak üzere İkinci Kitabı ile 03/12/2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işleri göreceği hükmüne yer verilmiştir....

      Asıl dava yönünden yapılan istinaf incelemesinde; 4721 sayılı TMK'nun 121.maddesine göre, nişanın bozulması yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. Bilindiği üzere; manevi tazminat, haksız bir eylemin yarattığı üzüntünün, duyulan elem ve acıların giderilmesini amaçlayan bir ödencedir. Manevi zarar, mal varlığına dokunmayan, yaşam, sağlık, namus, sır, aile mahremiyeti gibi mal varlığı harici varlıklarda meydana gelen azalma olup, bu zarar manevi tazminatla giderilmeye, azaltılmaya çalışılmıştır. Nişanın bozulmasının, taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratması ve menfaatleri haleldar etmesi doğaldır. Doğal olan bu üzüntü ve menfaat ihlali manevi tazminata esas alınmaz. Bir kere nişanlandıktan sonra tazminat ödeme tehdidi altında bulunmak suretiyle evlenmeyi taraflar için zorunlu hale getirebilecek şekilde manevi tazminata hükmedilemez....

      Aile Mahkemesince; "Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Medeni Kanunda nişanın bozulması nedeniyle açılabilecek davalar sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlar nişanın bozulması nedeniyle maddi ve manevi tazminat ve nişan hediyelerinin iadesi davalarıdır. İş bu dava bunlardan biri değildir. Yine Aile Mahkemelerinde görülen çeyiz eşyası davalarında tarafların evli olmaları gerekmektedir. Somut olayda taraflar evli değildir....

      Somut olayda; taraflar, nişanın bozulması nedeniyle maddi zarara uğradıklarını iddia ederek maddi tazminat isteminde bulunmuşlar, mahkemece; TMK'nun 120. maddesine göre bir değerlendirme yapılmayıp, yine nişanın haklı bir sebep olmaksızın hangi tarafça bozulduğu hususu gerekçeli kararda tartışılmamıştır. Tarafların manevi tazminata ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesinde; Davacı karşı davalı erkek 20.000,00 TL, davalı karşı davacı kadın ise, 30.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Somut olayda, mahkemece; davalı karşı davacı kadının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile hükmün kesinleşmesinden itibaren faizi ile birlikte 1.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiş, davacı karşı davalı erkeğin ise manevi tazminat talebi hususunda olumlu-olumsuz değerlendirme yapılmayıp, bu talebe ilişkin hüküm kurulmamıştır....

      Dava nişanın bozulması nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olup temyiz isteminin manevi tazminata yönelik verilen hüküm olduğu gözetilerek yapılan incelemede, Kişilik değerlerinde oluşan manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Objektif eksilmeden ise, sadece o kişi için değil; toplumdaki diğer bireylerin de aynı zarara(duruma) düşmeleri anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Yasanın 23. ve devamı maddelerinde kişilik haklarının korunmasına yönelik hükümler düzenlenmiş olup ilgili yasal hükümlerle manevi tazminat verilebilecek olgular sınırlandırmıştır. 4721 sayılı TMK. nun 121.maddesine göre, nişanın bozulması yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. Bilindiği üzere; manevi tazminat, haksız bir eylemin yarattığı üzüntünün, duyulan elem ve acıların giderilmesini amaçlayan bir ödencedir....

        Davalı karşı davacı vekili dilekçesinde; çeyiz eşyalarının alımı esnasında taraflar arasında tartışma çıktığını, bu tartışmadan sonra tarafların ayrıldığını, davacı karşı davalının ailesinin bohçaları müvekkilinin ailesinin evine getirdiğini, nişanlılık sırasında müvekkiline 6 adet bilezik ve bir set alındığını, ancak bu ziynet eşyalarının davacı karşı davalıda kaldığını, müvekkili tarafından davacı karşı davalıya bir adet yüzük, bir adet saat alındığını, ayrıca müvekkilinin evlilik inancı ile bir adet yatak odası takımı aldığını, bu eşyaların da davacı karşı davalı tarafta kaldığını belirterek, nişan eşyalarının bedeli olan 3.640 TL maddi tazminat ile nişanın haksız yere bozulmasından kaynaklı müvekkilinin manevi kayıplarının telafisi için 20.000 TL manevi tazminatın yasal faizi ile tahsilini talep etmiş, müvekkili aleyhinde açılan davanın reddini talep etmiştir....

          Cevap dilekçesi; Davalılar cevap dilekçelerinde özetle; davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu dava dilekçesinde yer alan aleyhe olan hiçbir hususu kabul etmediklerini, davacı tarafın nişanın bozulmasından dolayı maddi ve manevi tazminat talep ettiğini, gayri resmi evliliğin olduğunu düğünü yapıldığını beyan ettiğini, ortada hukuki olarak bir nişanın bozulması söz konusu olmadığını, kusurlu tarafın davacı olduğunu, taraflar arasındaki gayri resmi evliliğin davalının köyde başka biriyle ilişkisi olduğu yönünde dedikodular çıkması üzerine sona erdiğini, bu hususun müvekkilince araştırıldığını davacıya bu hususu sorulduğunda davacı tarafça yalanlanmadığını, davacının müşterek haneyi terk ederek gittiğini, nikah akdinin yapılmamasının davalıdan kaynaklı olduğunu, davalının resmi kayıtlardaki yaşını sakladığını, bu hususun nikah işlemleri esnasında ortaya çıktığını, davacının kendisinin baba evine giderek müşterek haneyi terk ettiğini, davalılar hakkında reşit olmayanla cinsel...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nişanın bozulmasından kaynaklı tazminat ve eşya alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 814.25 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya, 1.50 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine, 03.05.2016 günü oybirliğiyle karar verildi....

            Mahkemece, asıl dava yönünden, 7.240 TL tutarındaki nişan hediyelerinin iadesine, sair taleplerin reddine, karşılık dava yönünden ise, maddi tazminat talebinin reddi ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 5.000 TL manevi tazminatın davacıdan (karşılık davalı) tahsiline karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir. TMK'nun 121.maddesine göre, nişanın bozulmasından kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan (nişanlıdan) manevi tazminat olarak uygun bir miktarda para ödenmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır....

              UYAP Entegrasyonu