Kesinleşen boşanma davasında verilen hüküm ve bu hükme esas alınan tanık beyanları ile iş bu davada dinlenilen tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde; davacı kadının, davalı kocadan gördüğü şiddet nedeniyle ziynet eşyalarını alamadan gece yarısı müşterek evden ayrılarak ailesinin yanına sığındığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacı kadın tarafından davaya konu ziynet eşyalarının davalı kocada kaldığının ispat edildiği gözetilerek, ziynet eşyalarının değerinin belirlenmesi suretiyle ulaşılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Mahkeme kararının bu nedenlerle bozulması gerekirken, zuhulen onandığı bu defa yapılan inceleme ile anlaşıldığından, davacı tarafın karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemiz onama kararının kaldırılmasına ve hükmün açıklanan nedenler ile bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
Mahkemece oluşturulan hüküm anılan nedenler ile isabetli bulunmamıştır. ... - Kural olarak nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. (TMK m. 121) Nişanın bozulmasından dolayı davacı lehine manevi tazminata hükmedilebilmesi için, nişanın haksız olarak bozulmasının yanında, davacının kişilik haklarının da ihlal edilmiş olması gerekir. Nişanın bozulması, doğal olarak taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratır ve menfaat ihlaline neden olur. Ancak sırf, nişanın bozulmasından dolayı duyulan üzüntü ve hayal kırıklığına uğranılmış olması manevi tazminata hükmedilmesi için yeterli değildir. Doğal olan üzüntü ve menfaat ihlali manevi tazminata esas alınmaz. Zira, manevi tazminata karar verilebilmesi için istemde bulunan nişanlının kişisel haklarının fahiş olarak zarara uğramış olması gerekir....
Mahkemece; davalı ... açısından davanın husumet nedeni ile reddine, diğer davalı ... açısından kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. 1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2) Davalının ziynet eşyalarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Somut olayda; davacı çeyiz eşyalarının hiç alınmadığı, ziynet eşyalarının ise davalılar tarafından zorla elinden alındığı ve iade edilmediğini beyan ederek, çeyiz senedi belgesine dayanarak çeyiz ve ziynet eşyaları yönünde talepte bulunmuş, davalı savunmasında çeyiz eşyalarından alınanların mevcut olduğu, ziynet eşyalarını ise davacının giderken götürdüğünü savunmuştur. Mahkemece, davanın çeyiz senedine dayanması nedeniyle davalı ...'...
Mahkemece; davacı taraf her ne kadar ziynet eşyalarının davalı tarafta kaldığını beyan etmiş ise de davacının evden gizlice ayrılmış oluşu, ziynet eşyalarının taşınabilen, saklanabilen türden eşyalardan oluşu dikkate alınarak davacının ziynet eşyalarının davalıda kaldığını, geri almak üzere bozdurduğunu ispatlayamadığı anlaşılmakla ziynet eşyalarına yönelik davanın reddine, çeyiz eşyalarının davalı tarafından dava sırasında davacıya teslim edildiği anlaşılmakla bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava; ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsili istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür....
Şu durumda, davacıya ait ziynet eşyalarının davalı ...’te kaldığının kabulü ile bu kısım yönünden de istemin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, öteki temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 25/04/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dava dilekçesinde istek, davalı eşte kaldığı iddia edilen ziynet eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmadığı taktirde fiili ödeme tarihindeki bedelinin tahsilinden ibarettir.Tanık beyanları ve tüm dosya içeriğine göre, dava konusu edilen ziynet eşyalarının davalıda kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece; taraflar arasında davacıya ait olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmayan ve tüm dosya kapsamı ile iade edilmediği anlaşılan ziynet eşyalarının aynen iadesine (ayar, adet ve gramları ile birlikte hükümde tek tek belirtilerek); olmadığı takdirde bilirkişi tarafından belirlenen miktarın tahsiline karar verilmesi gerekirken, itibar edilmeyen gerekçeler ile bedelin tahsiline ilişkin hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir....
Somut olayda; davacı vekili, ziynet eşyalarının davacıya, davalının ailesi tarafından ağabeyinin kına gecesinde takması için önce teslim edildiğini sonra geri alındığını iddia etmiş; davalı vekili ise, ziynet eşyalarının davacı tarafta bulunduğunu savunmuştur. Taraflar iddialarının ispatı için tanık deliline başvurmuş, mahkemece tanıkların beyanları alınmıştır. Dinlenen davacı tanığı F.....
lü burma bileziğin davalı tarafından geri iade edilmek üzere davacıdan alınıp bozdurulduğunu, geri iade edilmediğini, davacıya ait ev eşyalarının davalıda kaldığını belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak değeri ....000 TL olan ev eşyalarının aynen veya bedelinin iadesi ile ... adet ...'lü burma bileziğin aynen veya şimdilik ....000 TL bedelinin davalıdan tahsili talep edilmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; ev eşyalarının kendisinde olduğunu, aynen iade edeceğini, bu eşyalar yönünden davayı kabul ettiğini, davacının kendi yokluğunda müşterek haneden ayrıldığını, tüm altınların davacıda olduğunu, altınlara el sürmediğini belirterek ziynet eşyası yönünden davanın reddini talep etmiştir....
Hukuk Dairesinin 18.06.2018 tarihli bozma ilamı uyarınca “...davacı kadının eşinden şiddet gördükten sonra ortak konutta intihara kalkıştığı, hastaneden çıkınca ise müşterek eve bir daha dönmediği, ziynetlerini alamadan evden ayrıldığı, davacının, ziynet eşyalarının davalı yedinde kaldığını ispatlamış olduğunun kabulü gerektiği, mahkemece; davacı kadına ait ziynet eşyalarının miktar ve değeri taleple bağlı kalınmak koşulu ile belirlendikten sonra, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmuştur....
Dava, ziynet ve ev eşyalarının iadesi davası niteliğindedir. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı, taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporları içeriğinde, düğün CD'sinin ve resimlerin incelenmesi akabinde taraflara takılan ziynet eşyalarının tespit edilerek değerlerinin belirlendiği görülmüş olup, kadına ve erkeğe takılan ziynet eşyalarının nelerden ibaret olduklarının ayrı ayrı belirlenmediği, niteliği gereği taraflardan birine ait olduğu anlaşılamayan ziynet eşyalarının taraflardan hangisine takıldığı hususunun netleştirilmediği anlaşılmıştır....