Davacı kadın evlilik birliği içerisinde ailenin ortak giderleri için malvarlığından rızasıyla yaptığı katkıyı geri isteyemez. Davacı kadının bu katkıyı kendisine ait ziynet eşyalarını bozdurarak yapmış olması sonucu değiştirmez. Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesinin somut olayda uygulanmamasını gerektirecek bir hukuki gerekçede yoktur. Bu sebeple temyize konu hükmün kabul edilen ziynet eşyalarına ilişkin bölümü yönünden bozulması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....
Kesinleşen konularda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken mahkemece, bu durum gözetilmeden boşanma, tazminat taleplerinin reddi, ziynet eşyalarının iadesine hükmedilerek kesinleşen konularda yeniden hüküm kurulması doğru olmamıştır. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK m. 438-7)....
Davalı ziynet eşyalarının davacıya teslim edildiğini yasal delillerle kanıtlamak yükümü altındadır. Davalının ziynet eşyalarını davacıya iade ettiğini 6100 sayılı HMK.'nun 201.maddesine (HUMK. Md.290) göre yazılı belgeyle kanıtlaması gerekir. Davalı tarafından yazılı belge sunulamadığından, davalıya, ziynet eşyalarının davacıya teslim edildiği, davacı tarafından eşyaların götürüldüğü konusunda yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 29/05/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece; davaya konu ziynet eşyalarının tarafların birliktelikleri sırasında ortak ihtiyaçları için bozdurulduğu, davacının bu ziynet eşyalarını geri almak üzere davalıya verdiğini ispatlayamadığı kabul edilmiş, davalı tarafça hüküm iş bu gerekçe yönünden temyiz edilmemiştir. O halde; davaya konu ziynet eşyalarının evlilik birliği içerisinde tarafların ortak ihtiyaçları için bozdurulduğu hususu uyuşmazlık konusu olmaktan çıkmış, ispat yükü yer değiştirmiştir. Davalı artık, ziynet eşyalarının davacı tarafından iade edilmemek üzere verildiğinin ispat yükü altındadır. Hal böyle olunca, mahkemece; ispat yükünün davalı tarafta olduğu gözetilerek, toplanan delillerin birlikte değerlendirilmesi ve karar yerinde tartışılması suretiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik incelemeyle ispat yükünün davacıda olduğu ve iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Davacılar vekili asıl ve birleşen davada; 01/08/2004 tarihinde davalılar tarafından, müvekkilinin yaşadığı ikamette bulunan para ve ziynet eşyalarının yer aldığı kasanın çalındığını, davalıların ...... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/424 esas 2007/586 sayılı kararı ile hırsızlık suçundan cezalandırılmasına karar verildiğini, hükmün Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiğini belirterek, asıl davada çalınan ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedeline ilişkin maddi ve manevi tazminat; birleşen davada ise çalınan nakit paraya ilişkin başlatılan ilamsız takibe yapılan itiraz nedeniyle itirazın iptali ve icra inkar tazminatı isteminde bulunmuştur. Davalılar; davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır....
Dava, ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak 2.000-TL bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece kanıtlanmayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde, ziynetlerin elinden alınarak kasaya konulduğunu ve bir daha geri verilmediğini belirterek ziynet eşyalarının mevcutsa aynen değilse bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı ise davacının iddiasının mesnetsiz olduğunu, evden kendi rızası ile ayrıldığını ziynetleri de giderken yanında götürdüğünü belirterek davanın reddini savunmuştur. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer....
Dava, çeyiz ve ziynet eşyalarının mevcutsa aynen, değilse bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, çeyiz eşyaları teslim edildiğinden karar verilmesine yer olmadığına, ziynet alacağına ilişkin davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince ziynet alacağına yönelik temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde, çeyiz ve ziynet eşyalarının davalı tarafından alıkonulduğunu bir daha eve dönülememesi üzerine de davalı tarafta kaldığını belirterek, ziynet ve çeyiz eşyalarının mevcutsa aynen, değilse bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı ise, çeyiz eşyalarının teslim edildiğini ziynet eşyaların ise giderken götürüldüğünü belirterek davanın reddini savunmuştur. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür....
Davalı-davacı kadının kendisine ait ziynet eşyalarının rızası dışında ve iade şartıyla elinden alınıp bozdurulduğunu ispat etmesi gerekir. Davalı-davacı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davacı-davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu ispat edememiştir. Davalı-davacı eş ailenin ortak giderleri için malvarlığından rızasıyla yaptığı katkıyı geri isteyemez. Davalı-davacının bu katkıyı kendisine ait ziynet eşyalarını bozdurarak yapmış olması sonucu değiştirmez. Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesinin somut olayda uygulanmamasını gerektirecek bir hukuki gerekçede yoktur. Bu sebeple temyize konu hükmün ziynet eşyalarına ilişkin bölümünün bozulması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....
Davacı-davalı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu ispat edememiştir. Davacı-davalı (kadın) evlilik birliği içerisinde ailenin ortak giderleri için malvarlığından rızasıyla yaptığı katkıyı geri isteyemez. Kadının bu katkıyı kendisine ait ziynet eşyalarını bozdurarak yapmış olması sonucu değiştirmez, Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesinin somut olayda uygulanmamasını gerektirecek bir hukuki gerekçede yoktur. Bu sebeple temyize konu hükmün ziynet eşyalarına ilişkin bölümünün bozulması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun bu yöne ilişkin görüşüne katılmıyorum....
Davalı-davacı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davacı-davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu ispat edememiştir. Davalı-davacı kadın evlilik birliği içerisinde ailenin ortak giderleri için malvarlığından rızasıyla yaptığı katkıyı geri isteyemez. Davalı-davacı kadının bu katkıyı kendisine ait ziynet eşyalarını bozdurarak yapmış olması sonucu değiştirmez. Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesinin somut olayda uygulanmamasını gerektirecek bir hukuki gerekçede yoktur. Bu sebeple temyize konu hükmün ziynet eşyalarına ilişkin bölümü yönünden bozulması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun bu yöne ilişkin görüşüne katılmıyorum....