Davalı, taraflar arasında dört defa boşanma davası açıldığını, daha önce açılan davalarda davacının ziynet eşyalarının evde kaldığını iddia etmediğini, davacının takıların bir kısmını bozdurarak vadeli hesaba yatırdığını,.... 3. Aile Mahkemesinde açılan davada tanık olarak dinlenen davacının ağabeyinin beyanına göre davadan sonra davacı ile birlikte müşterek haneye gittiklerinin belirtildiğini, ziynet eşyalarının müşterek hanede bırakılmasının söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir....
Aynı kural nişan giderleri hakkında da uygulanır" hükmü yer almaktadır. 4721 sayılı TMK. nun 121.maddesine göre, nişanın bozulması yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. Anılan Kanunun 122.maddesinde ise; "Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir. Hediye aynen veya mislen geri verilemiyorsa sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır." düzenlemesine yer verilmiştir. Olayları açıklamak taraflara hukuki nitelendirme hakime aittir....
Davacı kadının kendisine ait ziynet eşyalarının rızası dışında ve iade şartıyla elinden alınıp bozdurulduğunu ispat etmesi gerekir. Davacı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu ispat edememiştir. Davacı eş evlilik birliği içerisinde ailenin ortak giderleri için malvarlığından rızasıyla yaptığı katkıyı geri isteyemez. Davacının bu katkıyı kendisine ait ziynet eşyalarını bozdurarak yapmış olması sonucu değiştirmez. Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesinin somut olayda uygulanmamasını gerektirecek bir hukuki gerekçede yoktur. Bu sebeple temyiz edilen hükmün ziynet eşyalarına ilişkin bölümünün bozulması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun bu bölüme yönelik görüşüne katılmıyorum....
Davacı kadın evlilik birliği içerisinde ailenin ortak giderleri için malvarlığından rızasıyla yaptığı katkıyı geri isteyemez. Davacı kadının bu katkıyı kendisine ait ziynet eşyalarını bozdurarak yapmış olması sonucu değiştirmez. Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesinin somut olayda uygulanmamasını gerektirecek bir hukuki gerekçede yoktur. Bu sebeple temyize konu hükmün kabul edilen ziynet eşyalarına ilişkin bölümü yönünden bozulması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....
Davada; tarafların 2006 yılında nişanlandıkları, bir yıl süreyle nişanlı kaldıkları, hatta bu nişanlılık süreci içerisinde tarafların cinsel beraberlik yaşayıp davacının hamile kalmasına rağmen evliliğin gerçekleşmediği ve nişanın davalı tarafça haksız olarak bozulduğu ileri sürülerek bu nedenle oluşan manevi zararın tazmini istenilmiştir. Mahkemece davacının kendi isteği ile birliktelik yaşadığı ve yine kendi isteği ile davalıdan ayrıldığı, bunun sonuçlarına da kendisinin katlanması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Türk Medeni Kanununun 121.maddesine göre; nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun bir miktarda para ödenmesini isteyebilir. Manevi tazminat istenebilmesi için nişanı bozan tarafın ağır kusurlu olması zorunlu değildir. Tazminat isteyen tarafın kişilik haklarına saldırıda bulunulmuş olması yeterlidir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın Nişan Bozulması Nedeniyle Hediyelerin Geri Verilmesi davası olduğunu, söz konusu davada Aile Mahkemelerinin görevli olduğunu, nişan hediyelerinin iadesine ilişkin davanın Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesinden önce veya sonra açılmasına bakılmaksızın Aile Mahkemesinde görülmesinin zorunlu olduğunu beyan ederek, dosyada görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli ve yetkili Sivas Aile Mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir....
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda; davalı tarafından ziynet eşyalarının rızası ile verildiği iddia edilmiş olmasına rağmen ziynet eşyalarının geri alınmamak üzere verildiğinin ispat edilemediği, ispat yükünü üzerine alan davalının ispatı gerçekleştirememiş olması nedeniyle davacının davasını ispat ettiği, 1 adet 22 ayar 50 gr ağırlığında mega bilezik (toplam 11.350,00.-TL), 1 adet 22 ayar 50 gram ağırlığında küpe, gerdanlık ve künyeden oluşan set (toplam 11.350,00.-TL), 5 adet 22 ayar 20 gr ağırlığında üçlü burma bilezik (toplam 100 gr ve 22.700,00.-TL) ile 13 adet çeyrek altın (5.317,00.-TL) değerindeki ziynet eşyalarına ilişkin açmış ve ıslah etmiş olduğu davasının kabulüne, 17 adet çeyrek altın yönünden ise davasının feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." şeklindeki gerekçe ile "Açılan davanın KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE, 1- 1 adet 22 ayar 50 gr ağırlığında mega bilezik (toplam 11.350,00....
Davacı tanıkları; ziynet eşyalarının ne yapıldığını bilmediğini, davalının ailesinin Afşin'de ev aldığını, davacının ilk ameliyatı esnasında ziynet eşyalarının davacı üzerinde olduğunu ve hastane masraflarının karşılanması için bozdurulduğunu duyduklarını beyan etmişlerdir. Davacının dinlettiği tanık beyanları duyuma dayalı olup dinlenen davalı tanıkları ise; ziynet eşyalarının bir kısmının düğün, bir kısmının hastane masraflarına harcandığı, geriye kalan 1 yarım altının ise davacının yanında götürdüğünü beyan etmişlerdir. Davalının dinlettiği tanıkların beyanları somut ve görgüye dayalıdır. Ziynet eşyalarının davalı tarafından bozdurulduğu davacı tarafça ispatlanmıştır. Bu durumda davada ispat külfeti yer değiştirmiştir. Davalı, söz konusu ziynet eşyalarının, davacının kendi isteği ile, iade edilmemek üzere verildiğini kanıtlamadıkça iade ve tazmin ile yükümlüdür....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 17/02/2014 NUMARASI : 2012/671-2014/111 Taraflar arasındaki nişanın bozulması nedeniyle maddi ve manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili ile davalının 30.04.2011 tarihinde nişanlandıklarını, ancak davalının nişandan sonra müvekkilinin aramalarına cevap vermediğini, sonrasında davalının babasının müvekkilini arayarak nişanın bozulduğunu bildirdiğini, müvekkilinin nişanın bozulmasından dolayı derin bir üzüntü ve utanç duygusu içerisine girdiğini ileri sürerek; nişan için verilen hediyeler karşılığında şimdilik 1.000 TL maddi tazminat ile nişanın haksız olarak bozulması nedeniyle 20.000 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş,...
KARAR Davacı-birleşen davada davalı ... vekili, dava ve açıklama dilekçelerinde belirtilen malvarlıkları nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuş, ayrıca ziynet eşyalarının bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiş, birleşen davanın reddini savunmuştur. Davalı-birleşen davada davacı ... vekili, davanın reddini savunmuş, birleşen dava dilekçesinde belirtilen araç nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuş, ayrıca ziynet ve ev eşyalarının bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir....