Muris muvazaası iddiasına dayalı davaların, muris muvazaasının terekeye karşı yapılan bir haksız fiil niteliğini taşıması ve yolsuz tescil sonucunu doğurması nedeniyle herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceği kural ise de, anılan kuralın istisnası mirasbırakanın kadastro tespitinden önce ölmesi halidir. Zira, Türk Medeni Kanunu'nun 599. maddesi hükmü uyarınca ölüm ile mirasçılar tereke üzerinde hak sahibi olurlar. Ölümün kadastro tespitinden önce gerçekleşmesi halinde mirasçılar tarafından davanın kadastro tespitinin kesinleşmesi tarihinden itibaren 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması zorunludur. Aksi halde, hak düşürücü süre geçtiğinden davanın reddi gerekir. (bknz. Yargıtay 1. H.D.2020/72 E. 2020/1805 K. - 2019/3407 E. 2020/4527 K....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Dava, namı müstear hukuksal nedenine dayalı olarak açılmış ve mahkemece de aynı şekilde nitelenerek verilmiş tapu iptali tescil istemine ilişkindir. Başkanlar Kurulu Kararı ve Yargıtay Yasasının 14. maddesine göre temyiz inceleme görevi Yüksek 14.Hukuk Dairesine aittir. Bu nedenlerle dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 04.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. BK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaa davasında, asıl amaç borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmek ve bu suretle borçludan olan olacağın tahsilini sağlamaktır....
Somut uyuşmazlıkta, davacının avukatı aşamalardaki dilekçelerinde ve en son istinaf başvuru dilekçesinde açıkça; görülmekte olan davanın TBK'nın 19.maddesi ve İİK'nın 277 ve devamı maddeleri kapsamında açıldığı ve bu hükümler dairesinde çözümlenmesi gerektiği, nam-ı müstear, muvazaa ve kanuna karşı hile iddiası ile Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisine Dayalı açılmış olan dava ile amaçlarının; borçlu şirketin mal kaçırmak için muvazaalı olarak ve namı müstear kullanarak faaliyetlerini kanuna karşı hile yaparak davalılar üzerinden devam ettirdiği, borçlu şirket ile diğer şirketler arasındaki bu tüzel kişilik perdesinin aralanması ve alacaklı müvekkilinin alacağına kavuşmasının sağlanması olduğu yönünde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır, Dolayısıyla davacı tarafça davada; davalılar arasında ki tasarrufların davacının alacağının tahsili için iptali talep edildiğine göre, açılan dava ticari dava değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ Asıl dava el atmanın önlenmesi ve ecrimisil, birleştirilen dava ise inançlı işleme (nam-ı müstear) dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, birleştirilen davada davacının önceye dayalı bir mülkiyet hakkı bulunmamaktadır. Bu durumda öncelikle şahsi hakka dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin uyuşmazlığın çözülmesi gerekmekte ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun İş Bölümüne İlişkin 23/01/2020 tarihli ve 2020/1 sayılı Kararı uyarınca ve davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz incelemesi Yargıtay 14.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden 14.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 11/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Muvazaaya dayalı iptal davasında, davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İcra İflas Kanunu' nun 277. ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde, iddianın alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İcra İflas Kanunu' nun 283/1. maddesi kıyasen uygulanarak hüküm kurulması gerekecektir. TBK' nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaa iddiasına dayalı davalarda ise yazılı yargılama usulü uygulanır. Somut olayda, davacının asıl davada talebinin Didim 1....
HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava; inançlı işlem (namı müstear) hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup davacıların önceye dayalı ayni hak iddiaları bulunmamaktadır. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 23.01.2020 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 28.01.2020 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca şahsi hakka dayalı bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 14. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır.Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 14. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 16/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Söz konusu kararda; eski hukuka göre mümkün ve geçerli olan muvazaa ve nam-ı müstear iddialarının, Medeni Kanunun yürürlüğünden sonra taşınmaz mallar hakkında dinlenip dinlenemeyeceği tartışılmıştır....
Nam-ı müstear, sözleşmeyi kendi adına ve gizlenmek isteyen kişi hesabına yapmakta böylece, gizlenen kişinin bu sözleşmenin gerçek tarafı olmasını ve bilinmesini önlemektedir. Bir diğer deyimle, nam-ı müstear müvekkilinin adını gizleyerek onun hesabına ve kendi adına hareket eden bir vekildir. (Güray Erdönmez, Nam-ı Müstear ve Tasarrufun İptali Davaları, Bankacılar Dergisi, S. 84 vd. Türkiye Bankalar Birliği, Sayı 59, 2006) Uygulamada da namı müstear (inançlı işlem) ile gizlenmiş muvazaalı işlemler hakkında iptal davaları açılabileceği Yargıtay uygulamaları ile kararlılık kazanmıştır. (Yargıtay 17. HD., 2010/11090 E., 2011/6367 K.; Yargıtay 4. HD., 2021/26629 E., 2022/8672 K.; Yargıtay 4. HD., 2021/14997 E., 2021/7423 K.; Yargıtay 17. HD., 2019/2825 E.,2020/6311 K.)...
Dava İİK'nun 277 maddesine dayalı olarak açılan nam-ı müsteair niteliğindeki işlemin iptali istemine ilişkindir. Nam-ı müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Tasarrufun iptali veya BK'nun 19.maddesine göre açılan davalar yönünden ise alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Bu tür işlemlerin İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak iptali istenilerek davacı alacaklının alacağına kavuşması sağlanır. İşlemin nam-ı müstear olarak gerçekleştiğini ispat külfeti davacıya aittir....