İddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden, davacı; dava konusu taşınmazın bedelinin bir kısmının kendisi tarafından ödendiğini ancak bağımsız bölüm tapusu alındığında kendisine iade edileceği inancı ve güveni ile taşınmazın davalı adına tapuda tescil edildiğini, ancak talep etmesine rağmen bu güne kadar tapuda hakkının iade edilmediğini, taşınmazın hile ile elde edildiğini ileri sürdüğünden davanın hukuki dayanağının nam-ı müstear şeklinde inançlı işlem olduğu, ilk derece mahkemesince de aynı doğrultuda davada ileri sürülen temel ilişkinin inançlı işlem olduğu tespitine yer verildiği görülmüştür. Davacı dava konusu 11 parsel nolu taşınmazda hiç bir zaman kayden malik olmadığından, mülkiyet hakkına dayalı olmayan Nam-ı müstear (İnanç sözleşmesine) iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davaları sonucu verilen hüküm ve kararların istinaf inceleme görevi, iş bölümü kararı gereğince İstanbul BAM 7....
Somut olayda, davalı eş tarafından devredilmeyen, nam-ı müstear adına kayıtlı olduğu iddia edilen taşınmazların işbu madde hükmüne dayalı olarak kendiliğinden tasfiyeye dahil edilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla davacının taşınmazların tasfiyeye konu edilmesini sağlamak amacıyla eldeki tapu iptali ve tescil davasını açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Öte yandan gerek dava dilekçesi ve gerekse istinaf dilekçesindeki açıklamalar itibarıyla iddianın ileri sürülüş biçimine göre dava, nam-ı müstear iddiasına dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir. Eski hukukumuzda nam-ı müstear geçerliliği kabul edilmiş bir bağımsız müessese olarak düzenlenmiş bulunmasına karşın bugünkü yasalarımızda nam-ı müstear diye bir deyim mevcut değildir. Ancak konuya açıklık ve çözüm getirmesi bakımından 08/05/1941 gün ve 29/5; 05/02/1947 gün ve 20/6 ile 07/10/1953 gün ve 7/8 sayılı içtihadı birleştirme kararları kabul edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ZİLYETLİĞE DAYALI -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava; mülkiyet hakkı bulunmayan davacının nam_ı müstear iddiasına dayalı, şahsi haktan kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 23.01.2020 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 28.01.2020 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 14. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 14.Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 29/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı söz konusu satış işlemlerinin nam-ı müstear ile gizlenmiş muvazaaya dayalı olduğunu, davalı ...’ın, diğer davalı ...’in emir ve talimatıyla hareket ettiğini iddia etmektedir. Mahkemece işin esasına girilerek, söz konusu satış işlemlerinin nam-ı müstear ile gizlenmiş muvazaa kapsamında olup olmadığı, davalı ... ile diğer davalı ... arasındaki ilişki araştırılarak, davalıların sanık olarak yargılandığı ceza davası dosyası da incelenmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Şu durumda; ilk derece mahkemesince davanın TBK'nin 19.maddesi gereğince değerlendirilmesi, davacının iddialarının araştırılması ve nam-ı müstear ile gizlenmiş muvazaalı işlem durumunun olup olmadığı hususunun somut olaya göre değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....
ın 10/08/2018 tarihinde Esnaf Kredi Kooperatifinden 85.000,00TL kredi kullandığı, aldığı araçları peşin para ile almadığı, senet ödemelerinin devam ettiği, taşınmaz bedelini de ödeyerek satın aldığına ilişkin beyanların dosya kapsamına uygun olduğu, davacı tarafından nam-ı müstear yoluyla davalıların muvazaalı olarak hareket ettikleri iddiasına ilişkin olarak tanık beyanları dışında delil sunulmadığı, dava konusu işlemlerin nam-ı müstear ve muvazaalı olduğu iddiasının davacı tarafından ispatlanamadığı, terditli olarak talep edilen İİK'nun 277. vd. maddelerine göre tasarrufun iptali koşullarının oluşmadığından , ilk derece mahkemesince verilen kararın doğru olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermiş, hüküm yine davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK'nun 277 maddesine dayalı olarak açılan nam-ı müsteair neliğindeki işlemin iptali istemine ilişkindir....
TAŞ (temlik alan Gelecek Varlık Yönetimi AŞ) vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 11/10/2016 gününde verilen dilekçe ile nam-ı müstear iddiasına dayalı işlemin iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 30/01/2018 günlü karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen 10/07/2018 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2022/622 ESAS - DERDEST DAVA KONUSU : (nam-ı müstear iddiasına dayalı) KARAR : Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemiz heyetince yapılan müzakere sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; temlik eden Anadolubank AŞ'nin borçlular dava dışı Klas Conta ve Otom San. Tic. Ltd. Şti ve davalı T5'dan kambiyo senedi nedeniyle alacaklı olduğunu ve İstanbul 28....
Talepten anlaşılacağı gibi dava nam-ı müstear nitelikli muvazaa nedenine dayalı olarak açılmıştır. Başkanlar Kurulunun 29.1.2007 günlü ve 1 nolu kararı ile İİK'nun 277 ve müteakip maddelerine dayanılarak açılan tasarrrufun iptali davalarının temyiz incelenmesi görevi dairemize verilmiştir. Dava nam-ı müstear ve muvazaa nedenine dayalı olarak açılmakta temyiz incelemesi görevi Yüksek Yargıtay 4. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın Yüksek Yargıtay 4. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 11.7.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Köyü çalışma alanında bulunan 107 ada 26 parsel sayılı 7.783,77 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı, tamamının 1. derece doğal sit alanında kaldığı ve taşınmazın tamamının 20 yıldır Nami oğlu ... kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak tarla vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ..., dava konusu taşınmazın kendi fiili kullanımında bulunduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Yargılama sırasında davacının kardeşleri olan ... ve müşterekleri ile Hazine davaya dahil edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, dava konusu taşınmazın Hazine adına tesciline, taşınmazın beyanlar hanesine 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılarak yarı hissesinin eşit hisselerle davacı ve kardeşleri adına, yarı hissesinin ise davalı ...'...
Söz konusu kararda; eski hukuka göre mümkün ve geçerli olan muvazaa ve nam-ı müstear iddialarının, Medeni Kanunun yürürlüğünden sonra taşınmaz mallar hakkında dinlenip dinlenemeyeceği tartışılmıştır....