Dava İİK'nun 277 maddesine dayalı olarak açılan nam-ı müsteair niteliğindeki işlemin iptali istemine ilişkindir. Nam-ı müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Tasarrufun iptali veya BK'nun 19.maddesine göre açılan davalar yönünden ise alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Bu tür işlemlerin İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak iptali istenilerek davacı alacaklının alacağına kavuşması sağlanır. İşlemin nam-ı müstear olarak gerçekleştiğini ispat külfeti davacıya aittir....
Söz konusu kararda; eski hukuka göre mümkün ve geçerli olan muvazaa ve nam-ı müstear iddialarının, Medeni Kanunun yürürlüğünden sonra taşınmaz mallar hakkında dinlenip dinlenemcyeceği tartışılmıştır....
Söz konusu kararda, eski hukuka göre mümkün ve geçerli olan muvazaa ve nam-ı müstear iddialarının, Medeni Kanun'un yürürlüğünden sonra taşınmaz mallar hakkında dinlenip dinlenemeyeceği tartışılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Kasten öldürme HÜKÜM : Beraatlerine TÜRK MİLLETİ ADINA Müdahiller vekilinin sanıklar ..., Nami, ... ve ... hakkındaki beraat hükümlerini temyiz ettiği ancak bu konuda tebliğnamede görüş bulunmadığı anlaşılmakla; tebliğnamede hakkında görüş bulunmayan sanıklar ... ve ... hakkında kurulan hükümlerle ilgili olarak ek tebliğname düzenlenmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 16.07.2012 gününde oybirliği ile karar verildi....
Dava İİK'nun 277. maddesine dayalı olarak açılan nam-ı müstear neliğindeki işlemin iptali istemine ilişkindir. Nam-ı müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Tasarrufun iptali veya BK'nun 19. maddesine göre dava yönünden ise alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Bu tür işlemlerin İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak iptali istenilerek davacı alacaklının alacağına kavuşması sağlanır. İşlemin nam-ı müstear olarak gerçekleştiğini ispat külfeti davacıya aittir. Somut olayda, davacının alacağının dayanağı 12.02.2006- 14.11.2012 tarihleri arasındaki kıdem tazminatı ve işçilik alacağına ilişkin ilama dayanmaktadır. Bu halde borcun doğumunun 12.02.2006 olarak kabul etmek gerekir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2023/739 KARAR NO : 2023/621 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ŞİLE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2022/504 ESAS DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (Nam-ı müstear iddiasına dayalı) KARAR : Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu Ali Kemal aleyhine İstanbul Anadolu 5. İcra Müdürlüğünün 2019/13454 E....
Söz konusu kararda; eski hukuka göre mümkün ve geçerli olan muvazaa ve nam-ı müstear iddialarının, Medeni Kanunun yürürlüğünden sonra taşınmaz mallar hakkında dinlenip dinlenemeyeceği tartışılmıştır....
Hukuk Dairesinin 03/05/2016 tarih, 2016/2431 E. ve 2016/5353 K. sayılı kararında ise " davacının davasını özellikle BK'nın 18.maddesine dayalı olarak açtığını bildirmesi ve dava açma hakkını muvazaa yönünde tercih etmiş olması karşısında mahkemece davanın BK.nun 18.maddesindeki (Yeni TBK'nın 19.maddesi) genel muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil istemi doğrultusunda değerlendirilmesi, iptal kararı verilmesi halinde İİK' nın 283/1 maddesinin kıyas yoluyla uygulanması, tarafların iddia, savunma ve delillerinin bu yönde incelenip sonuçlandırılması gerekir." şeklinde karar verilerek TBK'nın 19. maddesi uyarınca açılan muvazaa hukuksal olgusuna dayalı tasarrufun iptali davalarında İİK' nın 283/1 maddesinin kıyas yoluyla uygulanacağı kabul edilmiştir. 7- Somut uyuşmazlıkta dava, TBK'nın 19. maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğuna göre, açılan dava TTK'nın 4/1. maddesi...
in şahsı adına alınmış hsselerin, borçlu şirket yerine geçilerek alınmış olduğundan, bu hisse satışının nam-ı müstear kabul edilerek, hisselerden borcun tahsilini sağlamak amacı ile davalı ...'in de nam-ı müstear olarak sorumlu tutulmasını talep etmiştir. Davalılar vekili, borçlu şirketin 2008 yılında kurulduğu, hisse alımının ise 2004 yılıda yapıldığından, alınan hisselerin bir başkası adına alınmış olmasının mümkün olmadığından haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece, borçlu şirketin 28.11.2008 tarihinde kurulduğu, ... 'in ise dava konusu AŞ hisselerini 03.12.2004 tarihinde iktisap ettiği,davacı alacaklı ve borçlu arasındaki cari hesap ilişkisi 28.08.2010 tarihli olup çek 25.12.2010 tarihli olduğundan,borcun doğum tarihi ve hisselerin satın alınam tarihi dikkate alındığında nam-ı müstear şartlarının gerçekleşmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı ... vekili ve davalı... vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin ve davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine, karar vermek gerekmiştir. 2-Dava İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan nam-ı müstear niteliğindeki tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Nam-ı Müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Bu tür işlemlerin İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak iptali istenilerek davacı alacaklının alacağına kavuşması sağlanır. İşlemin nam-ı müstear olarak gerçekleştiğini ispat külfeti davacıya aittir....