Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sayılı kararı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, bu kararın 06.04.2019 tarihinde kesinleştiği, ortak çocuk Miran Asaf'ın boşanma kararının kesinleşmesinden sonra 16.05.2019 tarihinde doğduğu, velayetin askıda olduğu, mahkemece çocuğun yaşı ve babanın velayet talebinin olmaması dikkate alınarak velayet hakkının davacı anneye verildiği, anlaşmalı boşanma davasında tarafların karşılıklı olarak tedbir ve yoksulluk nafakası talebi olmadığını bildirdiklerinden kadının yoksulluk nafakası talebinin reddedildiği, ancak anlaşmalı boşanma kararının kesinleşmesinden sonra açılan ve feri nitelikte bulunmayan yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesine rağmen davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, davalı erkeğin vekalet ücretine yönelik istinaf talebinin yerinde olduğu, Ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve hakkaniyet ilkesi (TMK m.4) dikkate alındığında hükmedilen 500,00 TL iştirak nafakası miktarının fazla olduğu...

Aile Mahkemesinin 2008/1234 E. 2011/913 K. sayılı ilamında davacının Aslıhan Sevim davalının ..., dava konusunun boşanma olduğu mahkemece tarafların boşanmasına velayet ve şahsi münasebet tesisine, davacı lehine de maddi ve manevi tazminatı, yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedilmiş olup takip dosyasından takip talebinde boşanma kararının eklentileri olan yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddi ve manevi alacakları yargılama ve vekalet giderlerinin takibe konulduğu anlaşılmıştır. Borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, fer'i alacakların boşanma kesinleşmeden icraya konulamayacağı, ayrıca boşanma kesinleşmeden yoksulluk ve iştirak nafakasının istenemeyeceği nedenleriyle iptallerinin istendiği görülmektedir. HMK.nun 367/2. maddesi gereğince aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümler kesinleşmedikçe takibe konu edilemezler. Ayrıca, boşanma kararının eklentisi olan tazminat, vekalet ücreti ve yargılama giderine yönelik hükümleri de aynı kurala tabidirler....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Tedbir Nafakası - Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dairemizin 19/12/2018 tarihli iade kararında, davacı-karşı davalı kadın (...) tarafından açılan ve yine kadının açtığı asıl tedbir nafakası dava dosyası üzerinde birleştirilen boşanma davasında, erkek (...) tarafından 23.01.2015 tarihinde açılan "Karşı boşanma davası" ile ilgili karşılık dava harcı yatırıldığına ilişkin makbuzun dosya içerisinde bulunmadığı gerekçesiyle dosya mahal mahkemesine iade edilmiştir. İade kararı üzerine mahal mahkemesince her ne kadar " Karşı davacı (Erkek) ... tarafından 11/12/2014 tarihinde açılan boşanma davasının, Av. ... tarafından,... Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/09/2014 tarih ve 2014/123 D....

      Ayrıca, boşanma kararının "eklentisi" olan (yoksulluk) ve (iştirak) nafakası da aynı kurala tabi olup, icra takibine konu edilebilmesi için boşanma hükmünün kesinleşmesi gerekir. Bir başka anlatımla boşanma hükmü kesinleşmiş ise, eklentilerin (Yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat vs.) infaz edilmesi için kararın, eklentiler yönünden de kesinleşmesi gerekmez. Somut olayda; icra takibinin dayanağı olan ilam, boşanma ilamının fer'isi olan maddi ve manevi tazminat ile iştirak ve yoksulluk nafakasına ilişkin olup, boşanma hükmü tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine 02.06.2015 tarihinde kesinleşmiştir. Boşanma hükmünün 02.06.2015 tarihinde kesinleşmesi nedeniyle, feri kalemler yönünden 19.06.2015 tarihinde yapılan takipte bir usulsüzlük bulunmamaktadır. O halde, mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

        nafakası yönünden hüküm kurmuştur....

          TL iştirak nafakası olarak ödenmesine ve yoksulluk ile iştirak nafakalarına her yıl ÜFE oranında artış yapılmasına hükmedilmiştir. Kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile ortak çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakaları boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren ödenebilir(muaccel) hale gelir ve ÜFE artış oranına da kesinleşme tarihinden itibaren hükmedilir. Nafaka yükümlüsünün dava tarihinden boşanma hükmünün kesinleşmesi tarihine kadar ödeyeceği nafaka tedbir nafakasıdır. İlk derece mahkemesi hükmünde, yoksulluk nafakası ile bu nafakaya artış oranına dava tarihinden itibaren hükmedilmesi ve yine iştirak nafakası ile bu nafakaya artış oranına ise karar tarihinden itibaren hükmedilmesi doğru olmamıştır. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir(HMK m. 370/2)....

            Ayrıca, boşanma kararının "eklentisi" olan yoksulluk, iştirak nafakası, maddi-manevi tazminat, yargılama gideri ve vekalet ücreti de aynı kurala tâbi olup, icra takibine konu edilebilmesi için boşanma hükmünün kesinleşmesi gerekir. Bir başka anlatımla, boşanma hükmü kesinleşmiş ise, eklentilerin (yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat vs.) infaz edilmesi için, eklentiler yönünden kararın kesinleşmesi gerekmez. Somut olayda, icra takibinin dayanağı olan ... 9....

              Biendekopf Sulh Hukuk Mahkemesinde boşanma davası açan davacı kocanın davası “haklı görülerek” tarafların boşanmalarına dair verilen karara ilişkin 19.3.2007 tarihinde açılan tenfiz davasının kabulüne karar verilmiş olup tenfiz kararı 1.11.2007 tarihinde kesinleşmiştir. Yerel mahkeme bir yandan konusu kalmadığından boşanmalarına ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verirken bir yandan da “boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren” yoksulluk nafakası vererek kendi içinde çelişkiye düşmüştür. Koca tarafından açılan boşanma davasının kabulüne karar verilerek yabancı mahkemede boşanma kararı verildiği, yabancı mahkeme kararında davacı kocaya hiçbir kusur yüklenilmediği halde temyiz konusu bu davada kocanın maddi ve manevi tazminat ile sorumlu tutulması hakkaniyete aykırıdır....

                Yukarıdaki yasal düzenleme dikkate alındığında mahkemce, tarafların mevcut sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınmak suretiyle davalı kadın için dava tarihinden boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar geçerli olmak üzere tedbir nafakası takdir edilmesi gerekirken, boşanma kararının kesinleştiği gerekçesiyle tedbir nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf isteminin kabulüne karar verilerek, tarafların mevcut sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınmak suretiyle davalı kadın için dava tarihinden boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar geçerli olmak üzere aylık 150,00 TL tedbir nafakası takdiri ile davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir....

                  Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Tedbir Nafakası Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı-davacı kadının aşağıdaki bent dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-İlk derece mahkemesince davacı-davalı erkeğin TMK’nun 161. maddesine göre açılan zina hukuksal sebebine dayalı boşanma davası ile davalı-davacı kadın tarafından açılan TMK’nun 197. maddesine göre açılan tedbir nafakası davasının reddi ile erkeğin 166/1. maddesine göre açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına tedbir nafakası ile erkek yararına tazminata hükmedilmiş, kadının yoksulluk ve tazminat taleplerinin reddine karar...

                    UYAP Entegrasyonu