Mahkemece bu yön gözetilmeden kesinleşen boşanma kararı yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, bu hususta yeniden hüküm kurulması doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. 3- Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m. 186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK m. 169). Davalı kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının boşanma hükmünün kesinleşmesi ile kendiğinden ortadan kalkacağı dikkate alınmaksızın, yazılı şekilde tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle kaldırılmasına dair hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince özetle; davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, reşit olmayan müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesine, baba ile müşterek çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, müşterek çocuk yararına aylık 500 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 350 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 15.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı kadın; hükmedilen maddi - manevi tazminat ile yoksulluk nafakası ve müşterek çocuk Zelal Kılıç yararına hükmedilen iştirak nafakası yönünden, Davalı erkek; hükmün tamamı yönünden süresinde istinaf başvurusunda bulunmuştur. GEREKÇE : Dava; TMK 166/1.maddesine dayalı boşanma ve fer'i taleplere ilişkindir....
Söz konusu ara kararın yasal dayanağı TMK 169 maddesi olup boşanma davası sırasında hakimin resen alması gereken önlemler kapsamında alınmış bir ara karardır. Asıl davada, çocuklar lehine TMK 169 . Maddesi uyarınca hükmedilen tedbir nafakasının asıl dava tarihinden itibaren başlatılması gerekir. Birleşen dava dosyası TMK 197. Maddesine dayalı tedbir nafakası isteminden ibaret ayrı bir davadır.Zira boşanma davasının reddi halinde bile ,TMK 197 . Maddeye dayalı olarak verilen tedbir nafakası devam eder. TMK 169. Maddesi uyarınca verilen tedbir nafakası ise boşanma davası kesinleşinceye kadar devam eder.Davanın birleştirilmiş olması onun birleşen dosyadan bağımsız ve ayrı bir dava olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz. Söz konusu davada da tüm usuli işlemler yapılmalı deliller toplanmalı ve sonucuna göre bir hüküm tesis edilmelidir. Bu açıklamalar ışığında birleşen dosya hakkında ilk derece mahkemesince olumlu yada olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmaktadır....
Maddede sözü edilen eşlerin barınmasına ilişkin hüküm TMK 186/1, eşlerin geçimine ilişkin hüküm TMK 186/3, çocukların bakım ve korunmasına ilişkin hüküm ise TMK 185/2. madde hükmüdür. Boşanma davası açıldıktan sonra istenen tedbir nafakasının dayanağı olan TMK 169/1 madde hükmünün içeriği ile öncesinde yürürlükte olan Medeni Kanunundaki karşılığı olan 137. madde içeriği benzer olup sadeleştirilmek suretiyle önceki hüküm aynen korunmuştur....
Dava, yardım nafakası talebine ilişkindir. TMK.'nun 328/1.maddesinde; "çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler", TMK.'nun 364/1.maddesinde; "herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür", TMK.'nun 365/2 maddesinde; "dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir" düzenlemeleri yer almaktadır. Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E; 688 K.sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği..." vurgulanmıştır....
TMK.'nun 364/1.maddesinde; "herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür". TMK.'nun 365/2 maddesinde; "dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir"düzenlemesi yeralmaktadır. Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E; 688 K.sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği..." vurgulanmıştır. Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır....
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan sebeplerle; I-Davalı T2 vekilinin; kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasına (TMK md.197) yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile; Şarkikaraağaç Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 10.03.2022 tarih, 2022/4 esas ve 2022/40 karar sayılı ilamının kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası (TMK md.197) yönünden kaldırılmasına ve Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- b,2 maddesi uyarınca bu yönden yeniden esas hakkında hüküm tesisine, "Davacı T1 kendisi için istediği tedbir nafakası (TMK md. 197) talebinin reddine" II-Şarkikaraağaç Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 10.03.2022 tarih, 2022/4 esas ve 2022/40 karar sayılı sayılı ilamına ilişkin davalı T2 vekilinin sair istinaf başvurularının ESASTAN REDDİNE, (HMK.m.353/1.b-1) III- 1- Davalı T2 tarafından istinaf aşamasında yatırılan 120,00 TL istinaf karar harcının yatırana iadesine, 2- Davalı T2 tarafından istinaf aşamasında yatırılan 220,70 TL istinaf yoluna başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3- Davalı T2 tarafından...
Hukuk Dairesi 06.07.2021 tarih, 2021/4278 Esas ve 2021/5852 Karar sayılı ilamı ile “iştirak nafakası, yoksulluk nafakası ve maddi tazminatın az olduğu” gerekçesiyle bozmuş, sair yönlerden ise kararı onamıştır. Dairemizce, usul ve yasaya uygun Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyulmuştur. İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE: Dava, evlilik birliğinin sarsılması (TMK md.166/1,2) hukuki sebebine dayalı boşanma talebine ilişkindir. Boşanma yüzünden beklenen menfaatleri zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu diğer taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir (TMK md.174/1). Maddi tazminatın miktarı; tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur dereceleri, zarar gören menfaatin kapsamı, paranın alım gücü ile hakkaniyet ilkesi (TMK md.4) dikkate alınmak suretiyle belirlenir....
Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir. 3-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre müşterek çocuk 2016 doğumlu Fatma'nın ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası çoktur. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Tedbir Nafakası Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından tedbir nafakası davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Toplanan deliller ve dinlenen tanık anlatımlarına göre davalı-karşı davacı erkeğin bağımsız konut temin etmediği ve birlik görevini ihmal ettiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında; davacı-karşı davalı kadının ayrı yaşamakda haklı olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle davacı-karşı davalı kadının boşanma davasından bağımsız açılan birleşen tedbir nafakası davasında kendisi için istediği tedbir nafakası (TMK m. 197) talebinin de kabulü gerekirken; karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir....