Somut olayda davacı-davalı erkek tarafından açılan boşanma davası ile davalı-davacı kadın tarafından TMK’nın 197.maddesi kapsamında açılan tedbir nafakası davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece erkeğin davasının reddine, kadının birleşen nafaka davasının kabulü ile kadın lehine 1.000,00 TL tedbir nafakasına hükmolunmuş, karar davacı-davalı erkek tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz üzerine Dairemizin 12.03.2015 tarih ve 2014/19385 Esas ve 2015/4451 Karar sayılı kararı ile kadının kusurlu olduğu belirlenerek erkeğin boşanma davasının kabulüne, kadının tedbir nafakası davasının ise kusurlu kadın eş ayrı yaşamakta haklılığını ispatlayamadığından reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur. Bozma sonrası mahkemece bozmaya uyularak verilen kararla erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın lehine boşanma davasında hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılmasına, kadının birleşen tedbir nafakası davasının ise reddine karar verilmiştir....
Başka bir deyişle, boşanma davası sonrasında yoksulluk nafakası isteme hakkını kaybetmemiş davacı (nafaka alacaklısı) aynı yasa 178.maddesi hükmü gereğince bir yıl içerisinde boşanmadan ayrı olarak açacağı dava ile yoksulluk nafakası isteyebilecektir....
Hukuk dairesi 2020/4002 Esas, 2020/5193 Karar 02.11.2020 tarihli kararıyla maddi tazminatın düşük olduğundan bahisle ve yoksulluk nafakası yönünden kararın bozulmasına karar verildiğini, boşanma davası kesinleştikten sonra müvekkiline ödenen tedbir nafakasının sona ereceğini, iki çocuğuyla yaşayan müvekkilinin eğitim çağındaki küçük kızı için takdir edilen iştirak nafakası ile geçinmekte zorlanacağını, davalının ise mesleğinin hekimlik ve döner sermaye ek geliri olduğundan ekonomik durumunun iyi olduğunu belirterek davacı için boşanma davası kesinleştikten sonra aylık 1.500,00TL yoksulluk nafakası takdirine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Hukuk dairesi 2020/4002 Esas, 2020/5193 Karar 02.11.2020 tarihli kararıyla maddi tazminatın düşük olduğundan bahisle ve yoksulluk nafakası yönünden kararın bozulmasına karar verildiğini, boşanma davası kesinleştikten sonra müvekkiline ödenen tedbir nafakasının sona ereceğini, iki çocuğuyla yaşayan müvekkilinin eğitim çağındaki küçük kızı için takdir edilen iştirak nafakası ile geçinmekte zorlanacağını, davalının ise mesleğinin hekimlik ve döner sermaye ek geliri olduğundan ekonomik durumunun iyi olduğunu belirterek davacı için boşanma davası kesinleştikten sonra aylık 1.500,00TL yoksulluk nafakası takdirine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne; davacı yararına aylık 2.500.00 TL yoksulluk nafakası ödenmesine, velayetin değiştirilmesi konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki belgelerden tarafların birbirleri aleyhine boşanma davası açtıkları, kadının açtığı boşanma davasının reddedildiği, erkeğin açtığı karşı boşanma davasının ise kadının eşine hakaret ettiği, eve geç geldiği, evi terkettiği, davranışları ile evlilik birliğini temelinden sarstığı gerekçesi ile kabul edildiği, tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetlerinin babaya verilmesine karar verildiği, boşanma kararının 17/01/2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. (TMK m. 175) Tam kusurlu kadın yararına yoksulluk nafakası takdir edilemez....
Davalı-davacı kadın tarafından açılan tedbir nafakası davasında ise, kadının ayrı yaşamada haklı olduğu kabul edilerek kadın ve yanında kalan ortak çocuk için ara karar ile verilen 100,00 TL tedbir nafakasının, kararın kesinleşmesinden itibaren ayrı ayrı 250,00 TL iştirak ve yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmiştir. Yoksulluk ve iştirak nafakası, boşanma davasının eki niteliğindedir. Somut olayda erkeğin açtığı boşanma davası reddedilmiştir. Bu husus nazara alınmadan kadın yararına yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir (HUMK m. 438/7)....
Davacı, anlaşmalı olarak boşanacağı düşüncesi ile nafaka talebinin bulunmadığını bildirmiş ise de, davalı boşanma isteğini kabul etmediğinden, dava çekişmeli boşanmaya dönüşmüş, davacı 14.07.2011 tarihli dilekçe ile yoksulluk nafakası talebinde bulunmuştur. Davacının dava dilekçesinde yer alan nafaka talebi olmadığına ilişkin beyanı anlaşmalı boşanmaya karar verilmesi halinde geçerlidir. Davaya çekişmeli boşanma olarak devam edildiğine göre, davacının yoksulluk nafakası talebinin olmadığı söylenemez. Toplanan delillerden, davacının sürekli bir işinin ve düzenli bir gelirinin bulunmadığı, boşanma ile yoksulluğa düşeceği anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 175. madde koşullarının davacı yararına gerçekleştiği gözetilmeden, yazılı gerekçe ile davacının yoksulluk nafakası isteğinin reddi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
Ayrıca, boşanma kararının "eklentisi" olan (yoksulluk) ve (iştirak) nafakası da aynı kurala tabi olup, icra takibine konu edilebilmesi için boşanma hükmünün kesinleşmesi gerekir. Bir başka anlatımla boşanma hükmü kesinleşmiş ise eklentilerin (Yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat vs.) infaz edilmesi için eklentiler yönünden kararın kesinleşmesi gerekmez. Somut olayda; 08.07.2013 tarihinde başlatılan takipte; takibe konu Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (Aile Mahkemesi sıfatıyla) 20.03.2013 tarih ve 2011/577 Esas, 2013/100 Karar sayılı tarafların boşanmalarına ilişkin hüküm, kesinleşme şerhi ve Yargıtay 2....
Ancak, mahkemece taraflar arasındaki boşanma davasında karar altına alınan 150,00 TL tedbir nafakasının az takdir edildiği kanaatine varılarak o dönem için de 100,00 TL ek tedbir nafakası tayinine karar verilmiştir....
Mahkemece; davacının boşanma davası sırasında iştirak nafakası hakkından feragatinin artık bir daha iştirak nafakası talep etmeyeceği anlamına geldiği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. TMK'nun 182/2. maddesine göre boşanma veya ayrılık vukuunda velayet kendisine verilmeyen eş, küçük çocuğun bakım ve eğitim giderlerine ”gücü” oranında katılmak zorundadır. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup, tarafların iradesine tabi kılınmamıştır. Dolayısıyla anlaşmalı boşanma ile iştirak nafakası istenilmemiş olsa bile sonradan bu istem gündeme getirilebilir. Boşanma esnasında iştirak nafakası talep edilmemesi, küçüğün ergin olacağı tarihe dek sürecek olan nafakayı kapsamaz. İştirak nafakası her an doğup işleyen haklardandır. Bu nedenle, mahkemece; tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile küçüğün ihtiyaçları dikkate alınıp uygun bir nafakaya hükmedilmelidir....