Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

-TL ödemeyi kabul ettiklerine ilişkin 05.05.2011 tarihli protokolün imzalandığını, davacının da bu protokol karşılığında bono verenlerden olduğunu, bonoya istinaden icra takibine geçildiğini, davacının birleşme sağlandığı, kendisine ait AB plakalı aracı 14+1 kapasite yerine 18+9 kapasite ile çalıştırdığını, amacına ulaştığını, bu nedenle de bonoyu inkar ettiğini,anlaşmaların nimetlerinden faydalanan minibüs esnafının sebepsiz yere iddialarda bulunmasının hukuk ahlak ve iyiniyet kurallarıyla bağdaşmadığını belirterek davanın reddine, % 20 tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında protokollerin ve takip konusu bononun protokoller nedeniyle düzenlendiği konusunda uyuşmazlık bulunmayıp, uyuşmazlık senetlerin lehtar hanesi boş olarak davalı kooperatif yönetimine verildiği, senetlerin verilme sebebi olan protokol hükümlerinin yerine getirilip getirilmediği hususundan kaynaklandığı, ......

    Davalı vekili, bankanın protokollere uygun olarak gerekli işlemleri yaptığını, l7.l0.l996 tarihli Ankara’da yapılan protokol hükümlerinin bu davada uygulanamayacağını, Sedaş ile Adapazarı şubesinde imzalanan protokollerin ana protokol olup, Ankara’da yapılan protokolün uygulanacağına dair herhangi bir atıf yapılmadığını, davacının reeskont faiz talebinin yerinde olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

      Protokol hükümlerine göre yeniden yargılanma teminatı verilmesinin talep edilmesi üzerine, mahkemece 20/11/2017 tarihli ek karar ile, Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesine Ek 2....

        Taraflar, 29.06.2009 tarihli protokolü duruşmada tekrar etmişler ve bu protokol uyarınca boşanmaya karar verilmesini talep etmişlerdir. Protokolün mahkemece de uygun görüldüğü ve tasdik edildiği verilen ara kararla zapta geçirilmiştir. Anlaşmalı boşanmaya karar verilirken, protokolün (anlaşma) tasdiki hükmü yanında, protokol hükümlerinin de hüküm fıkrasına geçirilmesi gerekir. Ne var ki, velayeti anneye verilen çocukla baba arasında kurulan kişisel ilişki protokole uygun olarak düzenlenmediği gibi; protokolün 4.maddesine de hükümde hiç yer verilmemiştir....

          Temyiz ilamında bildirilen gerektirici sebeplere, özellikle her ne kadar 05.06.2018 tarihli protokol doğrultusunda karar verilmesi talep edilmiş ise de boşanma hükmünün ve kişisel ilişki dışında ki boşanmanın fer'ilerine ilişkin hükümlerin kesinleştiğinin, kişisel ilişkiye yönelik düzenleme konusunda ise bir protokol hükmü bulunmadığının anlaşılmasına göre, Hukuk Usul Muhakemeleri Kanununun 440.maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı kanunun 442/3. maddesi gereğince; bu maddede gösterilen para cezasının miktarı 5252 sayılı Kanunun 4. maddesiyle artırıldığından ve aynı yasanın 7. maddesiyle de; ceza, idari para cezasına dönüştürüldüğünden, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17. maddesinin 7. fıkrasıyla da, idari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yıl uygulanan miktarın o yıl için belirlenmiş olan yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacağı öngörülmüş olmakla, bu yolla hesaplanan 275.00 TL. idari...

            Karar düzeltme incelemesinden önce gönderilen 08.12.2017 tarihli dilekçeden tarafların boşanmanın mali sonuçları hakkında aralarında protokol düzenledikleri anlaşılmış olmakla, davacı-davalının karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemizin 14.09.2017 tarih, 2016/3571 e.-2017/9422 k. sayılı onama ilamının kaldırılmasına, düzenlenen protokol dikkate alınarak, taraflar duruşmaya çağrılıp bizzat beyanları da alınmak suretiyle boşanmanın fer'ileri yönünden sonucu uyarınca karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeple davacı-davalının karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemizin 14.09.2017 tarih, 2016/3571 e.-2017/9422 k. sayılı onama ilamının kaldırılmasına ve hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, karar düzeltme harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi. 19.06.2018(Salı)...

              Davacı banka protokol uyarınca taşınmazların tapuda devrinin sağlandığını, ancak bakiye borcun kararlaştırılan tarihlerde ödenmediğini ileri sürerek 20.05.2003 tarihinde, 1.009.160.702.577.-TL. asıl alacak olmak üzere faiz ve eklentileri toplamı 19.472.949.364.354.-TL. alacaklı olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.500.000.000.000.-TL.nin (... A.Ş. ile ... 2.150.000.000.000.-TL.dan sorumlu olmak üzere) tahsili amacıyla icra takibi başlatmış, borçluların itirazı üzerine iş bu itirazın iptali davası açılmıştır. Yargılama sırasında taraflar borcun tasfiyesi için 27.04.2005 tarihli ...’ü imzalamışlar ise de, anılan protokol hükümlerinin de yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Alacaklı banka tarafından dava dosyasına sunulan (28.04.2003, 28.06.2004, 12.11.2007) tarihli dilekçelerde icra takibine konu edilen alacağın 26.11.2002 tarihli protokolün 2. ve devamı maddelerinde tespit edilen miktar olduğu belirtilmiştir....

                Aile Mahkemesi'nin 2013/913 Esas sayılı ilamında nafakanın her yıl üfe oranında arttırılmasına karar verilmiş olup sonradan açılan nafakanın azaltılmasın davasında bu ibarenin yer verilmediği sebebiyle mevcut nafakanın her yıl efe tüfe oranında arttırılamayacağı sebebiyle mahkemece verilen kararın hatalı olduğunu açık olduğunu, üfe oranında arttırımın tam anlamıyla bir arttırım olmayıp bu arttırımın nafakanın parasal gücünü korumasıyla bir arttırım olduğunu, mahkeme kararının bu arttırımdan müvekkilini mahkum bıraktığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dairemizce yapılan değerlendirmede; Kayseri Genel İcra Müdürlüğü'nün 2020/202638 Esas sayılı takip dosyasında, alacaklı vekilince nafakanın ÜFE oranında arttırılarak tahsilinin talep edildiği, icra müdürlüğünce talebin reddine karar verildiği, müdürlük işleminin iptali için işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Tarafların Kayseri 4....

                Ancak, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, özellikle davalı eş ve çocukların kirada oturdukları ve kira giderleri olduğu da gözetildiğinde; davacının (nafaka yükümlüsünün) ekonomik durumu nazara alınarak tedbir nafakasında yapılan indirim çok olup, TMK’nun 4.maddesi kapsamında hakkaniyete uygun değil ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün ikinci bendindeki "...360 TL olan davacıya ait nafakanın 250 TL'ye, ... için olan 150 TL nafakanın 100 TL'ye" ifadesinin çıkarılarak yerine "360 TL olarak davacıya ödenen nafakanın 300 TL'ye, ...'a ödenen 150 TL nafakanın 125 TL'ye indirilmesine" ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 28.12.2010 günü oybirliğiyle karar verildi....

                  Bu protokolün yürürlük tarihinden önceki dönemlerde geçerli olan protokol hükümlerine göre Kuruma fatura edilen ve kontrolleri Kurum tarafından bu Protokol yürürlük tarihinden sonra yapılan reçeteler için, ya da reçete kontrolleri yapılmış olmakla birlikte fesih uyarı ve cezai şarta ilişkin işlemlerin henüz tamamlanmadığı durumlarda tespit edilen fiil/fiiller için Kurumca bu Protokol hükümleri uygulanır. Ancak eczacı tarafından Kurumdan tebligat tarihinden itibaren bir defaya mahsus olmak üzere yazılı olarak talep edilmesi halinde, ilgili protokol hükümleri uygulanır. 6.11. Bu Protokol ve bu Protokolün yürürlük tarihinden önce geçerli olan protokol hükümlerine göre sözleşmesi feshedilen ve Kurum aleyhine feshe ilişkin dava açmış ve ihtiyati tedbir kararı almış eczacı ile ihtiyati tedbir kararı çerçevesinde ihtirazı kayıtla sözleşme devam eder. 6.12....

                    UYAP Entegrasyonu