Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; boşanma ilamı ile davacı lehine aylık 3.000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, geçen zaman içerisinde mevcut nafakanın ihtiyaçları karşılamada yetersiz kaldığını, kadının kanser hastalığı ile mücadele ettiğini, kanseri yenmiş ise de, yapılan tetkiklerde yeni bir tümör tespit edildiğini, kadının sürekli tetkikler yaptırması ve doktor kontrolünden geçmesi gerektiğini beyanla, davacı lehine hükmedilmiş yoksulluk nafakasının arttırılarak, aylık 6.000,00 TL'ye yükseltilmesine ve nafakanın gelecek yıllarda ÜFE oranında arttırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

Aile Mahkemesinin 2015/800 Esas, 2016/102 Karar sayılı ilamı ile nafakanın 400,00 TL ye yükseltildiğini, müvekkilinin sağlık sorunları olduğunu, sürekli tedavi gördüğünü, tedavi masraflarını karşılamakta zorlandığını, kredi çekmek zorunda kaldığını, maaşından kredi kesintilerinin yapıldığını, eline 1932,95 TL geçtiğini, boşanma sonrasında müvekkilinin giderlerinin arttığını, nafakayı ödeme gücünün olmadığını, bu nedenle hükmedilen nafakanın kaldırılmasını, bu mümkün değilse nafakanın indirilmesini, her yıl ÜFE oranında artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP DİLEKÇESİ: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkili mahkemede açılmadığını, bu nedenle yetki yönünden itiraz ettiklerini, tarafların Konya 1. Aile Mahkemesinin 2011/780 Esas, 2012/1113 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, müvekkili lehine maddi manevi tazminata ve müvekkili lehine 300,00 TL nafakaya hükmedildiğini, daha sonra Konya 5....

Aile Mahkemesinin 30/12/2008 tarihli ve 2008/746 E numaralı anlaşmalı boşanma kararı ile birlikte davalı kadın yararına protokol gözetilerek kararlaştırılan aylık 2500,00TL nafakanın, o karardaki artış oranıyla birlikte dosyanın dava tarihi itibariyle ulaştığı aylık 5026,00TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren 1026,00TL düşürülerek aylık 4000,00TL ye indirilmesine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.Türk Medeni Kanunu'nun 176/3.maddesinde; yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla nafakanın kaldırılacağı; 176/4.maddesinde ise, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde irad biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın artırılması yada azaltılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir....

    Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, , müşterek çocukların yaşı, ihtiyaçları, davalı babanın geliri, ekonomik sosyal düzeyi ,davalı babanın da ortak çocuğun bakım masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunması, hali hazırda ödenen nafakanın belirlendiği tarihle eldeki davanın açıldığı tarih arasında geçen zaman, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı, erkeğin 9 yıl önce bağlanan nafakadan sonra gelir ve iş durumunda azalmaya dair usulü dairesinde ispatının olmaması nazara alındığında; çocukların menfaati üstün tutularak, nafakanın artırılmasında bir isabetsizlik bulunmamış İse de artış miktarının çocukların yaşına, ihtiyaçlarına, tarafların ekonomik sosyal durumlarına özellikle yıllık ÜFE artış oranı karşısında yetersiz kaldığı aylık 1500 'şer TL nafakanın çocukların yaşına, ihtiyaçlarına, tarafların ekonomik sosyal durumlarına TMK'nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine ve ölçülülük...

    İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili hükmedilen nafakanın az olduğu ve lehine eksik vekalet ücreti taktir edildiğinden bahisle istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili hükmedilen nafakanın fazla olduğundan bahisle istinaf yasa yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı kadın tarafından açılmış iştirak nafakasının arttırılması istemidir. TMK'nın 182. maddesine göre velayet kendisine verilmeyen eş müşterek çocuğun bakım ve eğitim giderlerine maddi gücü oranında katılmak zorundadır. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına ve Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre müşterek çocuk yaranına taktir edilen nafaka fazla olmuştur. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları ile TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranları dikkate alınarak çocuk yararına aylık 400- TL iştirak nafakasına hükmetmek gerekmiştir....

    Cari nafakanın belirlendiği davada kararın kesinleştiği tarih ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında 2 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır....

    Boşanma ve nafaka ilamının 26/03/2018 tarihinde kesinleştiği dikkate alındığında, ilamdaki ÜFE artışının yerleşik Yargıtay uygulamaları uyarınca kesinleşme tarihinden bir yıl sonra uygulanacağı, buna göre; 26/03/2019 tarihinde başlayan ÜFE artışı dikkate alındığında, eldeki davanın açıldığı 21/01/2021 tarihine kadar nafakanın ulaştığı miktar gözetildiğinde, davacının bu nafakanın dava tarihinde 900 TL'ye indirilmesi talebine göre arada kalan miktar davanın konusunu oluşturduğu, indirilmesi talep edilen aylık nafakanın bir yıllık tutarı dikkate alındığında nafakanın azaltılması talebi yönünden verilen red kararının karar tarihi itibariyle, HMK'nun 341/2. maddesinde belirtilen parasal sınırın altında ve kesin nitelikte olduğu, bu durumda, davacının kesin nitelikteki bir karara karşı istinaf yoluna başvurduğu anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK'nun 341/2, 346/1, 352/1- b maddeleri gereğince, nafaka miktarı konusundaki davacının istinaf dilekçesinin miktar itibariyle usulden reddi yönünde karar...

    Dava dilekçesinde; davacı ile davalının 2006 yılında boşandıkları, davalı lehine 250 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, ancak davalının bir süre önce çalışmaya başladığı ve gelir elde ettiği ileri sürülerek nafakanın kaldırılmasına, olmaz ise indirilmesine karar verilmesi istenilmiştir. Mahkemece tanık beyanları ve emniyet araştırma yazısı uyarınca davalının Seval Gelinlik isimli bir işyerinde çalıştığı ve yasa gereğince en az asgari ücret tutarında ücret aldığı gerekçesiyle nafakanın kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Türk Medeni Kanununun 176/3. maddesinde yoksulluğun ortadan kalkması halinde yoksulluk nafakasının mahkeme kararıyla kaldırılacağı, 176/4. maddesinde ise tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde irad biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın artırılması ya da azaltılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir....

      Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir Davada; müşterek çocuk için önceki ilam ile aylık 150 TL iştirak nafakasına hükmolunduğu ve bu hükmolunan nafakanın gelecek yıllarda da ÜFE oranında artırılmasına karar verildiğini, ancak aradan geçen zaman içerisinde nafakanın yetersiz kaldığı ileri sürülerek aylık 400 TL'ye çıkartılması talep ve dava edilmiştir. Mahkemece, önceki ilamda müşterek çocuk için aylık 150 TL iştirak nafakasına hükmolunduğu ve bu nafakanın gelecek yıllarda da ÜFE oranında artırılmasına karar verildiği, bu kararın 19.11.2004 tarihinde kesinleştiği, eldeki bu davada önceki kesinleşen ilamın kesin hüküm teşkil ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

        verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Hükmolunan nafakanın gelecek yıllarda da artırımına ilişkin TMK 176/4, 330/4, 365/5 maddeleri nazara alındığında; madde gerekçelerinde de belirtildiği gibi, bu hükümler, ekonomik yönden güçsüz olan nafaka alacaklılarının her yıl dava açmak suretiyle emek sarfından ve masraf yapmaktan kurtarılmaları amacıyla getirilmiştir....

          UYAP Entegrasyonu