Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk ve iştirak nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın en azından TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekir. Önceki nafakanın takdirine ilişkin kararda, gelecek yıllar için artırım hükmünün bulunması, davacının yeniden dava açmasına ve mahkemece nafakanın yeniden belirlenmesine engel bir durum değildir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 02/10/2020 NUMARASI : 2019/395 ESAS 2020/451 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Nafakanın Artırımı) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkilinin babası olduğunu, davalının baba olarak üzerine düşen maddi ve manevi yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkili lehine aylık 200TL nafakaya hükmedildiğini, müvekkilinin %80 engelli raporu olduğunu, bu engeli nedeniyle çalışamadığını, müvekkilinin ihtiyaçlarının annesi tarafından karşılandığını, davalının ise çocuğu ile ilgilenmediğini, takdir edilen nafakanın günün koşullarında yetersiz olduğunu belirterek müvekkili lehine takdir edilen nafakanın aylık 600TL'ye çıkartılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Tarafların Nevşehir Aile Mahkemesinin 2010/295 Esas sayılı dosyası ile boşandıklarını, işbu kararın 31/05/2011 tarihinde kesinleştiği, nafaka artırım davasının ise 22/03/2021 tarihinde açıldığı, aradan geçen sürede çocuğun ilerleyen yaşı ve eğitim durumu nedeni ile artan ihtiyaçları gözetildiğinde hükmedilen nafakanın yetersiz kalacağı, boşanmadan sonra davalının ekonomik durumunda olağan bir artış olduğunun ispatlanamadığı, davacının da öğretmen olup, çocuğa yapacağı katkı gözetildiğinde hükmedilen nafakanın fazla olduğu gözetilerek davalının istinaf talebinin kabulü ile müşterek çocuğun nafakasının aylık 800,00 TL'ye yükseltilmesine ve her yıl ÜFE oranında artırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Cari nafakanın belirlendiği davada kararın kesinleştiği tarih ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında 5 yıl dahi geçmemiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değişmediği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da artmamıştır....
Nafakanın kesinlik sınırının belirlenmesinde hükmedilen nafakanın yıllık nafaka miktarı değerlendirilir. İlk derece mahkemesince müşterek çocuk 2014 d.lu Erva İlknur lehine aylık 275 TL iştirak nafakasına hükmedilmiştir. Somut olayda nafakanın yıllık artırım miktarı 75x12= 900 TL olup dolayısıyla bu rakam karar tarihindeki 5.390,00 TL lik kesinlik sınırının altında olduğu için karar istinaf talebinde bulunan davalı taraf yönünden HMK nun 341/4 maddesi gereği kesin niteliktedir. HMK nun 346 maddesi gereğince kesin olan karara karşı istinaf dilekçesi ilk derece mahkemesince reddedilebileceği gibi 352- (1)-b madde gereğince Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf isteminin reddine karar verilebilir. Bu nedenle davalı tarafın istinaf kanun yoluna başvurma talebinin kesin karara ilişkin olması nedeniyle HMK nun 341/4 ve 352- (1)-b maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 03/03/2021 NUMARASI : 2020/1033 ESAS 2021/284 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Nafakanın Artırımı) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....
Dava; iştirak ve yoksulluk nafakası artırım istemine ilişkindir. 28/11/1956 tarih ve 15E -15K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan ... bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder. Somut olayda ise mahkemece; hükümde nafaka artışlarının hangi tarihten itibaren başlayacağı belirtilmemiştir. Buna göre mahkemece; davacı için dava tarihinden itibaren nafaka artışına hükmedilmesi gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde nafakanın başlangıç tarihinin belirtilmemiş olması usul ve yasaya uygun bulunmamış ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK'nun geçici 3.maddesinin yollamasıyla HUMK'nun 438/7.maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir....
.- 2006/22 K. sayılı kararı ile aylık nafakanın 150 TL'ye yükseltildiğini, değişen durum nedeniyle artırılarak 500 TL'ye çıkarılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; 2012/1054 sayılı davayı açmak suretiyle, müvekkilinin evlenmesi, emekli maaşından herhangi bir gelirinin olmaması sebebi ile nafakanın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiş, dosyası bu dosya ile birleştirilmiştir. Mahkemece, nafakanın artırılması talebinin kısmen kabulü ile nafakanın aylık 300 TL'ye yükseltilmesine, birleşen dosyada yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ilişkin talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı(karşı davacı) vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olmadığından, yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir. Bundan ayrı, HMK’nun 305. md gereğince hükmün tavzihi, hükmün yeterince açık olmaması, icrasında tereddüt uyandırması veya birbirine aykırı fıkralar içermesi halinde mümkündür....
Ayrıca nafakanın takdirinde, evlilik birliği devam ederken çocuğun alıştığı yaşam şeklide dikkate alınır. Diğer taraftan nafaka miktarı belirlenirken, velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın, bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Her ne kadar nafakanın takdirinde; davalının (baba) hayat koşulları ve ödeme gücünün de dikkate alınması zorunlu ise de; bu durum, yani davalının gelir seviyesinin düşüklüğü nafakanın artırılması gerekliliğini büsbütün ortadan kaldırmaz. Hakim, nafaka takdirinde; nafaka alacaklısı çocuğun ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalı babanın gelir durumu arasındaki dengeyi kurarak, hakkaniyet ölçüsünde nafakayı artırmalıdır....