Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/478 esas, 2001/521 karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, ve bu karar ile müşterek çocuğun velayetinin anneye bırakılarak çocuk lehine aylık 40 TL nafakaya hükmedildiğini, daha sonra açtıkları arttırım davası mahkemenin 2009/532 esas 2010/519 karar sayılı ve 26.08.2010 tarihli kararı ile nafakanın aylık 200 TL. ye yükseltildiğini, kararda ayrıca bundan böyle nafakanın her yıl TÜFE oranında artırım öngörülmüş ise de nafaka miktarının düşük olduğundan % 10 u bulmayan TÜFE oranındaki artışla müvekkilinin çocuğun artan ihtiyaçlarını karşılamasının mümkün olmadığı, davalının TÜFE oranındaki artırım hükmüne de uymayarak 200 TL. aylık nafaka ödemeyi sürdürdüğünü, bu nedenlerle nafakanın aylık 350 TL. ye yükseltilmesini talep etmiştir.Davalı çocuk için hükmedilen aylık 200,00 TL nafakayı karardaki arttırım oranından fazla olarak 225,00 TL olarak ödediğini belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece önceki arttırım kararı ile...
Tarafların ekonomik sosyal durumları, velayet sahibi annenin katkısı, döviz olarak belirlenen nafakanın TL olarak değeri, hakkaniyet dikkate alındığında nafakanın davanın tarihinden 50 Euro artırılmasının hakkaniyete uygun olacağına kanaat getirildiğinden davalı erkeğin iştirak nafakasının artırım miktarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına davanın kısmen kabulü ile; Kırıkkale 2.Aile Mahkemesinin 06/04/2011 tarih, 2011/192 esas, 2011/166 karar sayılı ilamı ile müşterek çocuk Batuhan için belirlenen aylık 100 Euro iştirak nafakasının, dava tarihi olan 11/10/2017 tarihinden geçerli olmak üzere aylık 150 Euro'ya yükseltilmesine, nafakanın küçüğe harcanmak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, nafakanın yıllık artış oranına bağlanması talebinin reddine, davacı kadının artırım miktarına yönelik katılma yoluyla istinaf talebinin reddine karar verilmiştir....
Sayılı ilamı ile nafakanın 125TL'ye çıkartıldığını, küçük Raziye'nin lise üçüncü sınıfa gittiğini, ihtiyaçlarının müvekkilince karşılandığını, küçük çocuk lehine hükmedilmiş olan 125TL nafakanın çocuğun ihtiyaçlarını karşılama noktasında yeterli olmadığını, müvekkilinin mevsimlik işçi olarak asgari ücretle çalıştığını, müvekkilinin annesi ve babası ile birlikte yaşadığını, evin ihtiyaçlarına katkıda bulunduğunu, müvekkilinin bakmakla yükümlü olduğu 21 yaşında geliri olmayan Hatice isminde bir kızının daha bulunduğunu, küçük Raziye'nin üniversiteye hazırlandığını, değişen ekonomik koşullar ve paranın alım gücü nedeniyle nafakanın artırılmasının gerektiğini belirterek küçük T1 lehine hükmedilen nafakanın aylık 1.000TL'ye çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının anlaşmalı boşandıklarını ortak çocuğun velayetinin müvekkiline verildiğini, çocuk için aylık 1500 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, nafakanın boşanmadan 2 yıl sonra yıllık TEFE oranında otomatik artırıma tabi tutulmasına karar verildiğini, davalının nafakayı 2019 yılı için 1780 TL ye 2020 yılı için 1975 TL'ye çıkardığını, oysa 2019 Haziran itibariyle nafakanın 1992,75 TL 2020 Haziran itibariyle nafakanın 2174,89 TL olarak ödenmesinin gerektiğini, çocuğun ihtiyaçlarının arttığını, nafakanın çocuğun alışkın olduğu hayatı sağlayacak düzeyde olmasının gerektiğini, paranın alım gücünün düştüğünü belirterek nafakanın 2500 TL'ye çıkarılmasına, gelecek yıllar için artırım kararı verilmesine, davalının eksik ödediği nafaka miktarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Davacı vekili dilekçesinde, 2009 yılında davacı lehine boşanma ilamıyla hükmedilen 250 TL yoksulluk nafakasının 500 TL'ye yükseltilmesini, ayrıca nafakanın her yıl enflasyon oranında artırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı cevabında; ekonomik durumunun iyi olmaması nedeniyle nafaka artırım davasının reddini, karşı davasında ise kendi isteğiyle çalışmayan davacının ekonomik durumunun iyi olması nedeniyle, nafakanın kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece, nafaka artırım davasının kısmen kabulü ile nafakanın 350 TL'ye yükseltilmesine, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir. Karar davacı ve davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir....
Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların 27.11.2001 tarihli karar ile boşandıkları; 03.03.2000 doğumlu müşterek çocuğun velayetinin anneye verildiği, çocuk için 25,00 TL nafakaya hükmedildiği; son artırım davasının 19.11.2004 günü açıldığı ve bu dava ile 25,00 TL olan nafakanın 50,00 TL artırılmak suretiyle 75,00 TL'ye çıkarıldığı, eldeki artırım davasının ise bu davadan 7 yıl sonra 28.11.2011 günü açıldığı, davacı annenin ev hanımı olduğu; davalı babanın ise kendisine ait taksi ile taksicilik yaptığı anlaşılmaktadır....
Bu bağlamda; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişiklikler ve ÜFE artış oranları dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen artırım miktarı fazladır. Hal böyle olunca mahkemece; yukarıda açıklanan nedenlerle, yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle nafakanın takdir edildiği tarihte kurulan dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu fazla miktarda artışa hükmedilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Cari nafakanın belirlendiği davada kararın kesinleştiği tarih ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında 1 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır....
.- 2012/387 K. sayılı kararı ile boşandıklarını, boşanma ile müşterek çocuklar Yaren ve Yağmur'un velayetinin müvekkiline verildiğini, çocuklar için aylık 150,00'şer TL iştirak nafakasına hükmedildiğini; mahkeme ilamında %10 artırım olduğu halde, davalının, sadece 2013 yılında artırım yaptığını, artırım ile nafakanın aylık 165,00 TL olduğunu; 2012 yılında hükmedilen nafakanın günün ekonomik koşulları, çocukların büyümesi ve ihtiyaçlarının artması sonucu yetersiz kaldığını iddia ederek; müşterek çocuklardan Yaren için bağlanan nafakanın aylık 450,00 TL'ye, Yağmur için aylık 250,00 TL'ye arttırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Hal böyle olunca mahkemece, yoksulluk nafakasına karar verilen 2006 yılından artırım davasının açıldığı 2010 yılına kadar geçen süre ve yoksulluk nafakasının niteliği gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yüksek oranda nafaka artışına karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....