Mahkemece, nafakanın artırılmasını gerektirecek şekilde tarafların ekonomik durumlarında bir değişikliğin olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde irat olarak hükmedilen nafakanın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.Hâkim; nafaka takdirinde olduğu gibi nafakanın artırılması veya azaltılması taleplerinde de, küçüğün yaşı, okul durumu ve zorunlu ihtiyaçları ile tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını dikkate alarak hakkaniyete uygun bir artırıma hükmetmelidir. Her ne kadar ,nafakaya karar verilen dava tarihinden ,görülen dava tarihine kadar aradan 1 senelik bir zaman geçmiş ise de , bu zaman zarfında da ,müşterek çocuğun ihtiyaçlarında bir artış bulunduğu, günün ekonomik koşullarında paranın alım gücünün nispi de olsa yitirdiği dikkate alınarak önceki nafakanın TMK.nun 4.maddesinde düzenlenen hakkaniyet ilkesine uygun olarak arttırılması gerekir....
DAVA TÜRÜ : Nafakanın Artırımı- Nafakanın Azaltılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacının nafakanın azaltılması davasına yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı-karşı davalı, dava dilekçesinde; boşanma kararı ile birlikte velayetleri kendisine bırakılan müşterek çocuklar Yakup, Musa ve Fatih yararına boşanma kararında hükmolunan 75,00'er TL iştirak nafakalarının 150,00'şer TL daha artırılmasını talep etmiş; mahkemece verilen 08.10.2015 tarihli ilk kararda ortak çocuklar yararına ayrı ayrı hükmedilen 300 TL iştirak nafakaları davalı-karşı davacı erkeğin temyizi üzerine miktar yönünden, talep aşılarak...
Mahkemece; nafakanın aylık 600.00.- TL ye yükseltilmesine ve nafakanın devam eden yıllarda ÜFE oranında arttırılmasına karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. HUMK'nun 74. (HMK 26 md.) maddesi hükmü gereğince; hakim, tarafların talep ve savunması ile bağlı olmakla, talepten fazlaya karar veremez. Mahkemece, davacının talebi olmadığı halde; nafakanın "ÜFE" oranında artırılmasına karar verilmiş olması doğru değildir....
Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi üzerine yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, davacının emekli maaşından kesilen nafaka alacağının haksız yere kesildiği iddiasıyla icra dosyasında fazladan kesilen nafakanın kaldırılması istemine ilişkindir. İcra Hukuk Mahkemesince, nafakanın kaldırılmasına ilişkin istemin Aile Mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası ...in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. ./.. -2- Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında, nafakanın takdir edildiği boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; mahkemece, davalının nafakanın enflasyon endeksi oranında artırılmasını kabul ettiğine ilişkin beyanı da değerlendirilmek sureti ile, yoksulluk nafakasının Yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda ...in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı özetle; Aile mahkemesinin 2009/114 esas ve 2010/580 karar sayılı ilamı ile 10.12.2009 tarihinden itibaren hükmedilen 300 TL nafaka yargılama gideri ve avukatlık ücreti ile birlikte ayda 407 TL ödediğini, malulen emekli olduğunu aylık 700 TL emekli aylığı aldığını, davalı kızının boşandığı adamla tekrar birlikte yaşadığını, tarafınca ödenen nafakanın haksız olduğunu bu nedenle bağlanan nafakanın kaldırılması ya da azaltılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevabında; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının değişmediğini, davacının maaş dışında mal varlığı bulunduğunu, ayrıca müvekkilinin böbrek yetmezliği tedavisi gördüğünü beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; davanın kabulü ile nafakanın kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz etmiştir.Davada, davacının gelirinin...
için aylık 200 TL iştirak nafakası, kendisi için de 250 TL yoksulluk nafakasına hükmediliğini, aradan 2 yıl kadar süre geçtiği çocuğun okul çağına geldiği açıklanarak kendisi için bağlanan nafakanın 600,00 TL'ye çocuk için bağlanan iştirak nafakasının da aylık 500,00 TL'ye yükseltilmesini talep etmiştir.Davalı düzenli olarak nafakaları ödediğini, 2300 TL maaş aldığını, giderlerinin fazla olduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuştur.Davacının yoksulluk nafakasının artırımı yönündeki talebinin reddine, çocuk için davanın kısmen kabulü ile 200 TL olan nafakanın 300 TL’ye yükseltilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Davacı, davalı ile 2004 yılında boşandığını, müşterek çocukları Kaan'ın velayetinin kendine bırakıldığını, en son 2007 tarihli mahkeme ilamıyla çocuk için 340.00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, müşterek çocuğun eğitimi ve sağlık giderlerine hükmedilen nafakanın yetmediğini ileri sürerek, iştirak nafakasının aylık 750,00 TL'ye artırılarak davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı, davacı tarafından daha önce açılan nafaka artırımı davasında TÜFE oranında nafakanın artışına karar verildiğini, talep edilen nafakayı ödeyecek maddi durumu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir....
Ancak, 28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre, nafakanın artırılması, kaldırılması veya nafakaya hükmedilmesine dair istemlerin kabulünde, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere karar verilmesi gerekir. Buna göre, mahkemece dava konusu talebin kısmen kabulüne karar verilirken, nafakanın dava tarihten itibaren artırılması yönünden hüküm kurulması gerekirken; nafakanın hangi tarihten itibaren artırıldığının hükümde gösterilmemiş olması doğru görülmemiştir. Ancak, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği ve "hakimin takdir yetkisi kapsamında" kalmadığından; hükmün düzeltilerek onanması HMUK’un 438/7 maddesi gereğidir. ./.....
Davalı; hükmedilen nafakanın yetersiz olması nedeniyle zaman zaman günlük işlerde çalıştığını, kendisinin ve çocuğunun maddi olarak zor durumda olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davacının ekonomik durumunda gerileme olduğu, davalının ise çalışmaya başladığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, yoksulluk nafakasının karar tarihinden itibaren aylık 200.TL'ye indirilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili davası niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder (28.11.1956 gün, 15 E 15 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı)....