WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ ; Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 425,00 TL olan nafakanın kaldırılmasına, reddi halinde ise müvekkilinin ekonomik durumuna göre nafakanın azaltılmasına karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması istemine ilişkindir. TMK’ nun 176. maddesine göre; yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir. Bu bağlamda; nafakanın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Nafaka iradı, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile indirilebileceği gibi tamamen de kaldırılabilir....

Dava dilekçesinde ve aşamalarda takdir edilen nafakanın artışına ilişkin bir talep olmadığı gibi, her davanın taleple bağlı olduğu, bu konuda ek bir karar verilemeyeceği, Ankara 6. Aile Mahkemesi'nde artış oranı belirlenmiş ise de yeni dava açılmakla o hükmün geçerliliğini yitirdiği" gerekçesiyle, davacının tavzih talebinin reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararında nafakanın her yıl hangi oranda arttırılacağına ilişkin bir hüküm kurulmadığını, tavzih taleplerinin haksız reddedildiğini, nafakanın her yıl arttırılması konusunda ayrıca bir talebe gerek olmadığını beyanla, ilk derece mahkemesinin tavzih talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılarak, hükmedilen nafakanın her yıl 1. sınıf hakimlerin maaşına Ocak ve Temmuz ayında gelecek zammın toplamı oranında arttırılmasına ilişkin tavzihine karar verilmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur....

Somut olayda, davacının 01.05.2003 tarihinden önceki isteğe bağlı sigortalılık süresine ait prim ve gecikme zammı borcunu 506 sayılı Yasa'nın geçici 85. maddesinin (c) bendine göre, 01.05.2003 tarihinden itibaren 6 ay içinde Kuruma ödemediği gibi, 4958 sayılı Kanun'un geçici 1.maddesinin (K) fıkrası uyarınca borçlarını yapılandırmasına rağmen, yapılandırmaya da uymadığı ve hiç prim ödemesinin bulunmadığı, 4958 sayılı Kanunun anılan geçici 1. maddesinin (K) bendinin, taksitlendirme sözleşmesi yapılan Kurum borçlularının, tahakkuk edecek cari ay borçlarını veya taksitlendirilmiş borçlarıyla ilgili ödeme yükümlülüklerini; bir takvim yılı içinde art arda üç defa yerine getirmemeleri halinde, yeniden yapılandırma hakkını kaybedeceklerine ilişkin hükmü kapsamında davalı Kurumun sözleşmeyi iptal etmekle haklı olduğu anlaşılmakla davanın reddine karar vermek yerine kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir....

    Somut olayda, davacının 01.05.2003 tarihinden önceki isteğe bağlı sigortalılık süresine ait prim ve gecikme zammı borcunu 506 sayılı Yasa'nın geçici 85. maddesinin (c) bendine göre, 01.05.2003 tarihinden itibaren 6 ay içinde Kuruma ödemediği gibi, 4958 sayılı Kanun'un geçici 1.maddesinin (K) fıkrası uyarınca borçlarını yapılandırmasına rağmen, yapılandırmaya da uymadığı ve hiç prim ödemesinin bulunmadığı, 4958 sayılı Kanunun anılan geçici 1. maddesinin (K) bendinin, taksitlendirme sözleşmesi yapılan Kurum borçlularının, tahakkuk edecek cari ay borçlarını veya taksitlendirilmiş borçlarıyla ilgili ödeme yükümlülüklerini; bir takvim yılı içinde art arda üç defa yerine getirmemeleri halinde, yeniden yapılandırma hakkını kaybedeceklerine ilişkin hükmü kapsamında davalı Kurumun sözleşmeyi iptal etmekle haklı olduğu anlaşılmakla davanın reddine karar vermek yerine kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir....

      Davalı şirket vekili; başvuru konusu ibare ile müvekkili markası arasında karıştırılma tehlikesinin bulunduğunu, her iki markanın da asıl ve ayırt edici unsurlarının "OTTO" ibaresinden oluştuğunu, ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, "FİX" ve "ART" eklerinin yeterince ayırt edicilik sağlamadığını, başvuru konusu ibarenin ticaret unvanında kullanımının ayrıcalık sağlamayacağını, davacının unvanının tescilinin müvekkilinin marka başvuru tarihinden sonra olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; markaları esas ibarelerinin “OTTO” olduğu, markalardaki “ART” ve “FİX” ibarelerinin yeterli farklılık yaratmadıkları, ayırt edici niteliklerinin düşük olduğu, her iki markanın da “OTTO” ibareleri itibariyle aynı veya benzer etkiyi bıraktıkları, bütünsel olarak birbirleriyle ilintili oldukları yönünde izlenim oluşturdukları, farklılıkların ortalama tüketici kitlesi nezdinde fark edilerek markaların iki farklı marka oldukları...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:AİLE MAHKEMESİ Asıl dava nafakanın arttırımı istemine, karşılık dava ise velayetin değiştirilmesi ve nafakanın indirilmesi istemine ilişkin olup, mahkemece verilen hüküm davalı (k.davacı) tarafından her iki davaya yönelik olarak temyiz edilmiştir.Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 09.07.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          İlk derece mahkemesince 16.05.2013 tarihinde kesinleşen boşanma davası içerisinde çocuk için belirlenen 200,00 TL nafakanın aylık 400,00 TL artışla 600,00 TL 'ye yükseltilmesine karar verilmiştir. Tarafların müşterek küçük çocuğunun yaşı, ihtiyaçları, ilk nafaka belirlemesi üzerinden geçen süre, nafakanın hiç artırılmadığı, çocuğun yaşının ve ihtiyaçlarının arttığı, okula başladığı dikkate alındığında nafakanın artırılması doğrudur. Ancak tarafların ekonomik sosyal durumları, yıllık ÜFE artışları ve hakkaniyet gözetildiğinde artış miktarı yüksektir. Bu haliyle davalı erkeğin, nafaka artışına yönelik istinaf talebinin reddine, miktara yönelik istinaf talebinin kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile İstanbul Anadolu 19....

          Aile Mahkemesi'nin 2018/371 Esas 2018/907 Karar sayılı kararı ile müvekkili lehine aylık 500,00 TL yoksulluk nafakası verildiğini, aradan geçen sürede nafakanın yetersiz hale geldiğini belirterek, aylık nafakanın 2.000,00 TL'ye çıkartılmasına ve TMK'nun 176/5. maddesi uyarınca nafakaya ilerleyen dönemlerde uygulanacak artış oranının belirlenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 900,00 TL'ye çıkarılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; takdir edilen nafakanın düşük olduğunu, ayrıca talep etmelerine rağmen nafakaya ilerleyecek dönemde uygulanacak artış oranının belirlenmediğini açıklayarak kararın kaldırılarak davanın tüm talepleriyle kabulünü istemiştir. GEREKÇE : Dava; yoksulluk nafakasının artırılması, artırılan nafakanın gelecek yıllarda artış oranının belirlenmesi isteğine ilişkindir....

          2.500,00 TL'ye yükseltilmesini, nafakanın her yıl ÜFE/TÜFE oranında artırılmasını ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          Ayrıca nafakanın takdirinde birlik devam ederken çocuğun alıştığı yaşama şeklide dikkate alınır. Diğer taraftan nafaka miktarı belirlenirken, velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın, bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Her ne kadar, nafakanın takdirinde; davalı (baba) nın hayat koşulları ve ödeme gücünün de dikkate alınması zorunluluğu var ise de; bu durum, yani davalının gelir seviyesinin düşüklüğü nafakanın artırılması gerekliliğini büsbütün ortadan kaldırmaz. Hakim, iştirak nafakası takdirinde; nafaka alacaklısı çocuğun ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumu arasındaki dengeyi kurarak, hakkaniyet ölçüsünde nafakayı artırmalıdır....

            UYAP Entegrasyonu