Baba ile ortak çocuk arasında düzenlenen kişisel ilişkinin ortak çocuğun yaşı da gözetildiğinde yetersiz kaldığı anlaşılmaktadır. Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman islenebilir. Bu bakımdan, babalık duygularını tatmine elverişli, çocuğun da baba sevgisi ve şefkatini tatmasına yeterli, yatılı olacak şekilde daha uygun süreyle kişisel ilişki tesisi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kişisel ilişkiye konu çocuk ... ile baba ... arasında kişisel ilişki kurulduğunu ve bu kişisel ilişkiden çocuğun babasına uzun bir süre ilişki tesis edildiğini, çocuğun babanın sorumsuzluğu sebebiyle davacıların insafına ve inisiyatifine bırakıldığını, çocuğun yaşı itibariyle spor eğitimi, müzik eğitimi ve akademi eğitime başlayacağını veya başladığını, çocuğun baba ile kurulan kişisel ilişkisi dikkate alındığında kişisel ilişki kurulması halinde çocuğun zor durumda kalacağını, zamanının yetmeyeceğini ve çocuğun zarar göreceği açık olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; küçük ...'nın anne ve babasının Bakırköy 12....
CEVAP Davalı-davacı baba vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; babanın tek isteğinin kişisel ilişki günlerinde çocukla sağlıklı ilişki kurmak olduğunu, annenin çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasını engellemeye çalıştığını, anne eşliğinde kurulan ilişki nedeniyle babanın sürekli boşandığı eşi ile biraraya gelmek durumunda kaldığını, yine aynı sebeple çocuğu sadece açık alanlarda görebildiğini ve çocuğun babanın ailesi ile iletişim kuramadığını iddia ederek; karşı davanın kabulü ile çocukla baba arasında her hafta sonu pazar günleri anne refakati olmadan kişisel ilişki kurulmasını talep etmiştir. III....
arasında boşanma kararı ile hem tedbiren hem de kesinleşmeden sonraya yönelik yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmuş olup gerek davacılar gerek baba ve çocuğun aynı ilde yaşadıkları, babanın kişisel ilişki günlerinde çocuğun babaanne ve dede olan davacılar ile görüşmelerine engel bir durum bulunmadığı, davacıların babaya tanınan süre içinde torunlarıyla görüşme imkanlarının bulunduğu, davalı ile dava dışı baba arasındaki husumetin (öldürmeye teşebbüs olayı) davacılar yönünden olağanüstü hal oluşturmayacağı, kaldı ki baba ile kişisel ilişkinin sınırlandırılması sebebi ile davacılar lehine kişisel ilişki kurulması düşünülse dahi mevcutta babanın kişisel ilişki kurmasının sınırlandırmasının 6284 sayılı Yasa kapsamında geçici olarak uygulandığı, geçici kişisel ilişki sınırlandırmasının da ayrıca davacılar ile torun arasında kişisel ilişki hakkı tanınmasını gerektirecek olağanüstü bir durum olarak kabul edilemeyeceği, küçüğün yaşı da dikkate alınarak hem baba hem de davacılar ile kişisel...
in velayetinin davalı anneye bırakıldığı,boşanma davasında davacı babanın, davalı kadının anne ve babasını öldürmesi sebebiyle cezaevinde bulunduğu için çocuklarıyla kişisel ilişki kurulmadığı, daha sonra babanın çocuklarla kişisel ilişki kurulması talebiyle 05.10.2015 tarihinde açtığı davanın da uzman raporu doğrultusunda ve davaya konu çocukların küçük olmaları sebebiyle reddine karar verildiği, bu kararın da 27.02.2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Velayet ve kişisel ilişki düzenlenirken; gözönünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m. 1; TMK m. 339/1. 34.3/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir....
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından, kusur belirlemesi, velayet, kişisel ilişki, tazminatlar ve nafaka yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Kişisel ilişki tesisinde aslolan çocukların yararı olmakla birlikte, analık ve babalık duygularının tatmin edilmesi de önemlidir. Davacı anne Ankara'da, davalı babanın ise .... ikamet ettikleri toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Günümüz ulaşım imkanları ve iki yerleşim yeri arasındaki mesafe dikkate alındığında kişisel ilişki düzenlenirken aynı yer veya farklı yer ayrımı yapılmaksızın kişisel ilişki kurulmalıdır....
Değişen koşullara göre, çocukların yaşları ve eğitim durumları gözetilerek kişisel ilişkinin yeniden düzenlemesi ileriki yıllarda her zaman istenebilir. Kişisel ilişki kurulmasına yönelik hüküm kurulurken, gelecek yıllardaki koşullar önceden bilinemeyeceğinden, şimdiden müşterek çocuk ile davacı baba arasında kademeli bir şekilde kişisel ilişki düzenlenmiş olması doğru olmadığı gibi, günümüzdeki ulaşım olanakları gözetildiğinde talep olmadan tarafların aynı, ya da ayrı şehirde yaşamalarına göre farklı düzenleme yapılması da doğru görülmemiştir....
Baba ile kurulan kişisel ilişkide, baba ile ortak çocuk arasında her ayın birinci, üçüncü ve varsa beşinci haftaları Cumartesi günü saat 10.00 dan Pazar günü saat 16.00'ya kadar kişisel ilişki tesisine şeklinde hüküm kurulmuştur. Hükümde, varsa beşinci haftada da eklenerek baba ile kişisel ilişki kurulması, kişisel ilişki süresi yönünden çoktur. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün bu yönden düzelterek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK m.438/7)....
Bu bakımdan böyle bir ayrıma gidilmesi doğru olmadığı gibi, davacı anne ile çocuk arasında mahkemece kurulan kişisel ilişki annelik duygularını tatmine elverişli olmayıp çocuğun da anne sevgi ve şefkatini yaşayacağı yeterlilikten uzaktır. Bu bakımdan mahkeme tarafından günümüzün ulaşım kolaylıkları göz önüne alınarak, aynı şehir-farklı şehir ayrımı kaldırılıp, ayın belli hafta sonları ve dini bayramlarda çocuğun anne yanında yatıya kalacağı, yaz tatili ve yarıyıl tatilinde uzun süreli kalacak şekilde kişisel ilişkinin düzenlenmesi gerekirken yazılı şekilde yetersiz kişisel ilişki tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir....
O halde tüm bu açıklamalar ışığında; kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun yüksek yararı, yaşı ve anne ve babalık duygusunun tatmini ve infaz edilebilir nitelikte olması hususları birlikte değerlendirilerek çocuğun kişisel gelişimine en uygun düzenleme tercih edilmelidir. Çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında ana ve/veya babalık duygularını tatmin de önemlidir. Çocuk ile babası arasında yeterli kişisel ilişki kurulamadığı takdirde güven duygusunun oluşamayacağı açıktır. Çocuğun babası ile yatılı kişisel ilişki kurulmasına engel somut bir olgu ve delil bulunmamaktadır....