Bir başkasıyla birlikte yaşayan kadının yoksulluk nafakası talebi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup dürüstlük kuralına da aykırıdır (MK. md.2). Bu sebeple hükmün yoksulluk nafakası yönünden bozulması gerektiğin düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....
Anılan nedenler ile mahkemece sulh sözleşmesine aykırı olarak yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Ancak, bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden ve "Hakimin takdir yetkisi kapsamında" kalmadığından, hükmün 1.fıkrasında yer alan; "...yoksulluk nafakasının dava tarihi olan 29/11/2013 tarihinden başlayacak şekilde..." ifadesinin çıkarılarak yerine "...yoksulluk nafakasının 18/12/2014 tarihinden başlayacak şekilde ... " ifadesinin yazılması sureti ile hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 29/01/2015 NUMARASI : 2014/131-2015/55 Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının öğretmen olarak göreve başlaması ile yoksulluk halinin sona erdiğini belirterek, davalıya ödenen aylık 300TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; nafaka miktarının zaten düşük olduğunu, davacının ekonomik durumunun iyi olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir....
Karar taraflarca yukarıda gösterildiği şekilde temyiz edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 176. maddesinin birinci fıkrasında, yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebileceği öngörülmüştür. Yoksulluk nafakasının toptan ya da irat biçiminde ödenebilmesine karar verilebilmesi için, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ödeme gücünün göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Somut olayda irat şeklinde ödeme tarafların ekonomik sosyal durumu dikkate alındığında Kanunun (TMK m. 176/1) amacına uygun değildir. O halde, yoksulluk nafakası yükümlüsünün yoksulluk nafakasını toptan şekilde ödemesinin uygun olacağı gözetilerek, bu yönde hüküm kurulması gerekirken, nafakanın irat şeklinde ödenmesine karar verilmesi somut olay bakımından isabetli bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir....
şerTL yoksulluk ve iştirak nafakasının erkekten alınarak, kadına ödenmesine karar verildiği, davacı-davalı erkek tarafından; ekonomik durumundaki bozulma ve kadının çalışmaya başlaması nedeni ile kadına ödenmekte olan yoksulluk nafakasının kaldırılması uygun görülmediği takdirde aylık 500,00.TL'ye indirilmesi, davalı-davacı kadın tarafından Mersin 4. Aile Mahkemesinin 2020/220- 519 E.K. Sayılı birleşen dava ile de; takdir edilen yoksulluk ve iştirak nafakası miktarlarının yetersiz olduğu gerekçesi ile aylık 4.000,00.'erTL yoksulluk ve iştirak nafakasına çıkarılmasına, gelecek yıllar için ÜFE oranında artış uygulanmasının talep ve dava edildiği, her iki tarafçada açılan karşı davaların reddine karar verilmesinin talep ediliği, İlk Derece Mahkemesince; davacı-davalı erkeğin yoksulluk nafakasının kaldırılması/indirilmesi davasının reddine, davalı-davacı kadının da; yoksulluk ve iştirak nafakası artırım davasının kısmen kabulü ile ödenmekte olan aylık 1.750,00.'...
Ayrıca, madde metninden de anlaşıldığı üzere yoksulluk nafakası isteminde bulunan tarafın kusurunun daha ağır olmaması gerekmektedir. Ancak yoksulluk nafakası boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacına yönelik olduğu içindir ki, boşanmış olan yoksul tarafa verilecek olan yoksulluk nafakası hiçbir surette diğer tarafa yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde olmayacaktır. Şayet böyle olsaydı, sadece boşanmada kusuru olan eşten istenebilmesi gerekirdi. Oysa ki, maddede açıkça belirtildiği gibi, kusursuz eş dahi yoksulluk nafakası ödemekle yükümlüdür. Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır (Akıntürk, T./Ateş, D.: Aile Hukuku, C. 2, İstanbul 2019, s. 302). Bunun yanında, yoksulluk nafakası istenebilmesi için istemde bulunan tarafın boşanma yüzünden yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşılaşmış bulunması şarttır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde; boşanma davası ile davalı lehine aylık 200 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, davalının çalışmaya başladığını, yoksulluğunun ortadan kalktığını belirterek yoksulluk nafakasının kaldırılmasını veya indirilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının asgari ücretle çalıştığını, yoksulluğunun kalkmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Davacı kadın, ön inceleme duruşmasında 300 TL tedbir ve yoksulluk nafakası talep etmiş, duruşmada hazır bulunan davalı vekili ise bu taleple ilgili olarak açık bir muvafakat beyanında bulunmamıştır. Durum böyleyken davacının talep ettiği yoksulluk nafakası isteği ile ilgili olarak “karar verilmesine yer olmadığına" dair karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ancak ilk incelemede bu hususun gözden kaçtığı ve hükmün yoksulluk nafakası yönünden de onandığı anlaşılmakla, davalı erkeğin yoksulluk nafakası ile ilgili kurulan hüküm yönünden karar düzeltme isteğinin kabulüne, Dairemizin 19.01.2016 tarih, 2015/10777 esas, 2016/899 karar sayılı onama ilamının yoksulluk nafakası yönünden kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan sebeple yoksulluk nafakasına ilişkin kurulan hüküm yönünden bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....
Hükme karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuş, bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davacı-davalı kadının asgari ücret karşılığı çalışmakta iken 24.04.2021 tarihinde kendi isteği ile işinden istifa ettiği, bu nedenle boşanmakla yoksulluğa düştüğünün kabulüne olanak bulunmadığı gerekçesiyle yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı-davalı kadın tarafından reddedilen yoksulluk nafakası talebi yönünden temyiz edilmiştir. Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir (TMK m. 175)....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 15/07/2014 NUMARASI : 2014/158-2014/482 Taraflar arasındaki iştirak ve yoksulluk nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde, boşanma ilamıyla müşterek çocuk lehine 100 TL iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 250,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, nafakaların, ihtiyaçları karşılamada yetersiz kaldığını belirterek; iştirak ve yoksulluk nafakalarının ayrı ayrı 500,00'er TL'ye yükseltilmesini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde davanın reddini istemiştir....