Yasada nafakanın yeniden belirlenebilmesi için belli bir zamanın geçmesi aranmamıştır. Buna göre, mahkemece iradın arttırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin artırımı zorunlu kılması gerekmektedir. Artırım davasında; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle mahkeme, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde nafakayı artırmalıdır. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası ...n yayınladığı ... oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
Somut olayda, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, nafakanın ilk hüküm tarihinden bu yana her yıl düzenli olarak artırılmış olması, davacı annenin çalışıyor olması, anneninde çocuğun bakım ve eğitim masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunduğu gözetildiğinde; takdir edilen artırım oranın fazla olduğu açıktır. O halde mahkemece; çocuğun ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli, nafaka yükümlüsü davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek daha uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, davalının geliri ile mütenasip olmayacak şekilde fazla nafakaya hükmedilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
Aile Mahkemesi 2012/1127 Esas ve 2012/1124 Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, müşterek çocuk Ayperi'nin velayetinin kendisine verildiğini; müşterek çocuk için aylık 100,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen süre, ağırlaşan hayat koşulları, çocukların okul ve dershane giderlerinin artması, paranın alım gücü ve nafakanın yetersizliği nedeniyle iştirak nafakasının 750,00 TL'ye çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece; müşterek çocuk için hükmedilen nafakanın her yıl artış oranının belirlendiği, kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, tarafların iştirak nafakası ve artış şeklini anlaşarak kararlaştırdıkları ve bu yönde kurulan hükmü temyiz etmedikleri gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava; iştirak nafakası artırım istemine ilişkindir....
Ancak, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği müşterek çoçuğun yaşı ihtiyaçları ve eğitim durumu davalının belirlenen gelir durumu nazara alındığında hükmolunan (artırılan) iştirak nafakası miktarı az olup, TMK'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır. Ayrıca TMK'nun 176/son, 330/son,365/5.maddesinde hükmolunan nafakanın gelecek yıllarda da artırımına ilişkin olarak getirilen bu madde gerekçelerinde de bahsedildiği gibi ekonomik yönden güçsüz olan nafaka alacaklıların her yıl dava açmak suretiyle emek ve masraf saflarının önüne geçilmek için getirilmiş bir hak olup, bu hak sadece nafaka alacaklılarına tanınmıştır. nafaka borçlularının böyle bir talep hakkı yoktur. Buna görede davacı taraf (nafaka alacaklısı) somut olayda nafakanın gelecek yıllarda artırım talebinde bulunmamıştır. Sadece davalı nafaka borçlusu bu talepte bulunmuştur....
Mahkemece, açıklanan nedenlerle önceki nafaka takdirinde taraflar arasında oluşan dengeyi koruyucu, hakkaniyete uygun, en azından enflasyon oranında artırım kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile artırım talebinin reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; tarafların, 17.06.2011 tarihinde kesinleşen kararla anlaşmalı olarak boşandıkları, davacının, davalı kadına aylık 2.500 TL yoksulluk nafakası ödeme ile nafakaya her yıl %20 oranında artırım yapılmasını kabul ettiği, bu nedenle mahkemece, davalı kadın lehine aylık 2.500 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini ve nafakaya her yıl %20 oranında artırım yapılmasına karar verildiği, nafakanın kaldırılmasına dair bu davanın ise 24.04.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırmasında, davacının mesleğinin muhasebecilik olup,31.12.2014 tarihinde işten çıktığı,işsiz olduğu ,aylık 650 TL işsizlik maaşı aldığı ,davalının ise öğretmen olup,aylık 2.500 TL maaşı olduğu anlaşılmaktadır....
Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 31/10/2011 tarih ve 2011/263 Esas -2011/1084 Karar sayılı ilamı ile boşandıkları, davacı lehine 150,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, davacının eldeki artırım davasını 13.09.2012 günü açtığı anlaşılmaktadır. Her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilir. Buna göre, önceki artırım davasının açıldığı 13/07/2011 tarihi ile eldeki artırım davasının açıldığı 13.09.2012 tarihi arasında yaklaşık 14 ay geçmiştir. Aradan geçen bu sürede davacının ihtiyaçları doğal olarak artmış, davalının gelirinde de en az ÜFE oranında iyileşme meydana gelmiştir....
Aile Mahkemesi'nin 2010/704 Esas 2012/405 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, müvekkili lehine aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen 10 yıllık süre içerisinde ihtiyaçların artığını, enflasyon ve paranın satın alma gücünün düştüğünü, nafakanın artık yetersiz gelmeye başladığını, müvekkilinin başkaca gelirinin bulunmadığını, yakınlarının yardımı ile yaşamını sürdürmeye çalıştığını, davalının kazandığı aylık ücretin, nafakanın artırılması halinde kendisini etkilemeyecek kadar fazla miktarda olduğunu, bu nedenlerden dolayı davalarının kabulü ile nafakanın aylık 2.000,00 TL'ye çıkartılmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir....
Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Cari nafakanın belirlendiği nafaka artırım davasında dava tarihi ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında 2 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır. Cari iştirak nafakasının belirlendiği Aksaray 3....
Ereğli Aile Mahkemesi'nin 2016/233 E. -2017/572 K.sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, müşterek çocuğun velayetinin anneye verildiği, müşterek çocuk lehine aylık 500 TL iştirak nafakasına ve nafakanın her yıl Ekim ayında enflasyon oranında artırlmasına ayrıca müşterek çocuğun eğitim giderlerinin ( yemek ücreti, servis ücreti, kitap ve kırtasiye giderleri, okul kıyafetleri vb. ihtiyaçlarının ) her sene eğitim öğretim başında taraflarca 1/2 oranında karşılanacağının hüküm altına alındığı, kararın 31/10/2017 tarihinde kesinleştiği , iş bu davanın 29/09/2021 tarihinde açıldığı; davacı kadının dava dilekçesinde anlaşmalı boşanma davasında erkeğin taahhüt ettiği çocuğun okul masraflarını karşılamadığını , hükmedilen nafakanın yetersiz kaldığını belirterek nafakanın 1.500 TL'ye çıkartılmasını talep ettiği, aylık 500 TL iştirak nafakasına mahkemece enflasyon oranında artırım oranı uygulandığı için her yıl ekim ayında artış ile 2021 ekim ayında iştirak nafakasının 920 TL'ye çıktığı...